حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Malezya
Medya Bürosu
No: MLu2013BAu20132014u2013MBu2013TRu201307 |
H. 24 Safer 1436 M. Salı, 16 Aralık 2014 |
Basın Açıklaması Tutuklulara İşkence: CIA'nın Vahşeti ve Malezya'nın İşbirliği
Amerikan Senatosu İstihbarat Komitesi'nin CIA'nın tutuklulara yönelik barbarca işkence yaptığına dair yayınladığı son rapor, geniş yankı buldu. Rapora göre Malezya, 11 Eylül saldırısı sonrasında CIA'nın gizli sorgulamaları ve gözaltı program listesinde Amerikan müttefikleri arasında gözüküyor. Malezya yanı sıra CIA'nın küresel işkence operasyonları ile işbirliği yapan diğer Müslüman ülkeler Afganistan, Cezayir, Azerbaycan, Bosna Hersek, Mısır, Libya, Endonezya, Fas, Pakistan, Suudi Arabistan, Somali, Suriye, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan ve Yemen'dir. Rapor, aslında Açık Toplum Adalet Girişiminin "Küresel işkence: CIA'nın gizli sorgulamaları ve sıra dışı infazı" başlıklı çalışmasıyla da örtüşüyor. Çalışmaya göre Şubat 2013 yılında Putrajaya iki kez CIA'nın yasadışı infazına yardımcı olduğu iddia ediliyor.
Senato raporu, uluslararası yasalar çiğnenerek CIA ajanlarının mahkûmlara karşı ne gibi korkunç ve acımasız işkence teknikleri kullandığına dair biraz daha detay veriyor. Bazı tutukluların kırık bacaklarla saatlerce ayakta durmaya zorlandığı, zifiri karanlığa konulduğu, eli başı üzerinde bağlı haftalarca uykusuz bırakıldığı, waterboarding [boğulma hissi] ve ölümle sonuçlanan insanlık dışı diğer teknikler raporda belirtilen detaylar arasındadır.
Malezya Insider gazetesine göre Malezya Kraliyet Polisi [RMP] özel timi başkanı Datuk Seri Akhil Bulat, Malezya'nın veri paylaşımı yaptığını ve CIA ile eğitime katıldığı, ama terör şüphelilerine yönelik güçlendirilmiş işkence yöntemlerine ve sıra dışı infaz operasyonlarına katılmadığını doğruladı. Akhil, raporun doğru olmadığını söyledi ve terörle mücadele konusunda dünyadaki bütün istihbarat örgütleri arasında bilgi paylaşımının gerekli olduğunu ileri sürdü ve dolayısıyla CIA ile ilişki kurmanın normal olduğunu söyledi. Akhil, raporda da belirtildiği gibi 2004 yılında Malezya'da tutuklanan Ebu Abdullah es-Sadık [Abdul Hâkim Belhadj] ve karısı Fatima Bouchar'ın yasadışı infazından söz etti. Rapora göre Ebu Abdullah ve o zaman hamile olan eşi, Malezya yetkilileri tarafından Malezya'da tutuklanmış ve 13 gün boyunca kötü koşullar altında gözaltında tutulmuşlardır. Hamile olan karısına tıbbi yardım dahi verilmemiştir. Daha sonra "Tayland"a nakledilerek orada işkence gördükleri, sonrasında Libya'ya götürüldükleri, 2010 yılına kadar Ebu Abdullah'ın orada tutuklu kaldığı, karısının ise doğum yaptıktan kısa bir süre sonra serbest bırakıldığı iddia edilmiştir. Akhil, "Çin'den Malezya'ya getirildiler ve ülkeye geri iade edilmeleri gerekiyordu, ama vize sorunları nedeniyle iade edilemediler. Bunun yerine bizim değil kendi istekleri üzerine Tayland'a götürüldüler." dedi.
CIA raporu ile çelişenler dışında Akhil tarafından verilen bilgiler gerçekten çok özel bilgiler! Ne zamandan beri RMP, bırakın bir suçlu olmayı bir "terörist" olan şüphelinin istek ve ricasını dinler oldu? Neden RPM, CIA'nın güvenilmez ve insanlık dışı bir karaktere sahip olduğunu, özellikle de Müslümanlara karşı ne kadar acımasız ve barbarca tavır takındığını bildiği halde CIA ile işbirliğini sürdürdü? İnsanların en kötüsüne yardakçılık ederken RPM'nin haysiyet ve dürüstlüğü neredeydi? Hepimiz, ABD'nin dünyanın gerçek teröristi ve İslam'ın, Allah'ın, Rasûlü'nün ve tüm müminlerin düşmanı olduğunu biliyoruz! RPM, tüm bunları görmüyor mu? Kâfir harbi devlet olan ABD ile işbirliği yapmanın İslam'a göre haram olduğunu RPM'ye söyleyen hiçbir dindar danışman olmadı mı? Ya da aslında oldu ama RMP onları dinlemedi?
ABD Senatosu'nun kendi itibarını zedeleyen, kendilerini rezil rüsva eden ve "terörist" tehditlere maruz bırakan bu raporu ifşa etmesi ayrı bir muammadır. Bu soruya ancak fikri netliğe ve keskin siyasi analize sahip olanlar doğru cevap verebilirler. Şimdi bizim için bundan ziyade önemli olan soru şudur, bu rapor bizim için ne anlam ifade ediyor? Bir şey bizim için kesindir ki artık Müslümanların yöneticilerinin, dünyadaki en iğrenç ve acımasız kâfirlere yardım ve yardakçılık yaptıklarını biliyoruz. Eğer kalpleri ihanetle tıka basa dolu olmasaydı, Müslümanların yöneticileri bu ittifakta yer almazlardı. Gerçekten de Amerika sanki bu ifşaat ile bize şunu ima eder gibi: "Ey Müslümanlar! Ben, benim iğrenç suçlarımı ve liderlerinizin de bu suçlarda bana ortak olduklarını, işbirliğimizin gerçekten çok sıkı fıkı olduğunu ifşa ettim. Nerede ve ne zaman istersem size işkence edip, sizi ve kardeşlerinizi öldürebilirim. Ben güçlüyüm, siz ise onca sayınıza rağmen zayıfsınız. Dolayısıyla bana ne yapabilirsiniz ki? Bana süklüm püklüm olan liderlerinize bir bakın... Onlar sizinle değil benimle birlikteler. Bu nedenle sakın benimle kavga etmeye kalkışmayın. Çünkü ben size işkence eder, öldürürüm. Siz ise kimseden yardım ve koruma alamazsınız." Bu rapor ve ABD'nin vahşetine karşılık biz de onlara Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözleri yanıt veririz:
وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُ فِى الاٌّرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّواْ أَنَّهُمْ إِلَيْنَا لاَ يُرْجَعُونَ "O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar." [Kasas 39]
كَدَأْبِ ءَالِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَفَرُواْ بِآيَـتِ اللَّهِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ إِنَّ اللَّهَ قَوِىٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ "(Bunların gidişatı) tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidişatı gibidir. (Onlar da) Allah'ın ayetlerini inkâr etmişlerdi de Allah onları günahları sebebiyle yakalamıştı. Allah güçlüdür. O'nun cezası şiddetlidir." [Enfal 52]
Ey Müslümanlar!
ABD ve müttefiklerinin nasıl ikiyüzlü ve korkunç olabileceklerini hâlâ görmüyor musunuz? Onlar, insan hakları savunucusu ve destekçisi ve uluslararası hukukun koruyucusu olduklarını söylüyorlar. Aslında gerçek suçlu onlardır. Bu vesileyle Hizb-ut Tahrir / Malezya, ümmete şunu hatırlatır ki ABD öncülüğünde teröre karşı yürütülen küresel savaş, aslında gerçek düşmanları olan İslam'a karşı yürütülen bir savaştır. Onların gözünde Batı sömürgeciliğine ve hegemonyasına karşı çıkan, fikri mücadele yoluyla olsa bile Hilafet Devleti çatısı altında İslam'ı kapsamlı bir şekilde uygulamak için çalışan herhangi bir Müslüman teröristtir!
Ayrıca Hizb-ut Tahrir, Müslümanlara şunu da hatırlatmak ister; Allah'ın emirlerine itaat ederek Hilafet Devletini kurmak dışında kendimizi Amerika'nın işlediği kötülüklerden kurtarmanın başka hiçbir yolu ve umudu yoktur. Küresel siyasi bir varlık olan Hilafet, sadece ümmeti birleştirmekle kalmayacak, aksine tüm Batı hegemonyalarını ve onunla birlikte gelen tüm iğrenç kalıntılarını toprağa gömecektir. Yine Hilafetin kurulması, bizi, ABD çıkarlarına sadakatle ve itaatkâr bir şekilde hizmet eden Müslüman ülkelerdeki kukla yöneticilerin boyunduruğundan kurtaracaktır. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir, samimi ve imanlı insanları Rasûl'ün metodu üzere Raşidi Hilafeti yeniden kurmak için çalışmalarımızda bize katılmaya onları davet etmekten asla geri durmayacaktır. Emin olun ki İslami Hilafet gölgesi altında Allah'ın vaat ettiği gibi İslam tecelli edecek, Müslümanların haysiyet ve onuru, topraklarımızın egemenliği Allah'ın izniyle bütünüyle tahakkuk edecektir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Malezya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Khilafah Center 47-1 Jalan 7/7A Seksyen 7 43650 Bandar Baru Bangi, Selangor Telefon: (+03) 89.201.614 mykhilafah.com |
Fax: (+03) 89.201.614 E-Mail: htm@mykhilafah.com |