7 Kasım 2014 tarihinde Yargıtay, Müslüman Travestilerin [aslında erkek] kadın kıyafetleri giyebileceklerine ya da halk arasında kadın olarak dolaşabileceklerine hükmetti. Datuk Mohd Hishamudin Mohd Yunus başkanlığında üç yargıçtan oluşan heyet, erkeklerin kadın elbise giymelerini ya da halka açık yerlerde kadın gibi dolaşmalarını yasaklayan 1992 yılı Şeriat Ceza Kanun'unun [Negeri Sembilan] 66. Maddesinin geçersiz ve hükümsüz olduğuna karar verdi. Ayrımcılık yasasına ek olarak Anayasanın 8 [2] Maddesi uyarınca temyiz başvurusunda bulunan travestilerin bu başvurusu üzerine mahkeme, 66. Maddeyi iptal etti. Bu maddenin, onları 5 [1] uyarınca kişisel özgürlüklerinden, 10. Madde uyarınca ifade özgürlüğünden, 8 [1] Madde uyarınca kanun önünde eşitlikten ve 9 [2] uyarınca da serbest dolaşım hakkından mahrum ettiğine hükmetti. Açıkçası, liberaller ve insan hakları örgütleri, mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladıklarını ve bu karar karşısında çok mutlu olduklarını ifade ettiler.

İslam'a aykırı olan mahkemenin bu kararı, aslında şaşırtıcı değildir. Çünkü dini hayattan ayıran bu laik devletin yapısı, hâkimlerin aldıkları kararların insan yapımı kanunlara dayalı olmasını ve İslam'ı göz önünde bulundurmadan karar vermeyi gerektirir. Travesti, ister transseksüel olsun, ister travesti kıyafetler giysin, isterse de her ikisi olsun karşı cinsten olmaya çalışan ya da onun gibi görünen kişidir. İslam, kesinlikle travestiyi yasaklamaktadır. Birçok rivayetlerde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kadın gibi görünen erkekleri lanetledi ve onu tazir cezasını gerektiren bir pislik ve rezalet olarak kabul etti. Bu hadislerden biri şudur:

لَعَنَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْمُخَنَّثِينَ مِنْ الرِّجَالِ وَالْمُتَرَجِّلاَتِ مِنْ النِّسَاءِ "Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, kadınlara benzeyen erkekleri ve erkeklere benzeyen kadınları lanetledi." ^{[el-Buhârî]}

Liberal grupları sevindiren mahkemenin bu kararı, diğer insanların öfke ve memnuniyetsizliği yol açtı. Bu öfke anlaşılıyor, anlaşılmayan nokta ise bu öfkenin karar odaklı olup anayasal kanun ve bu kanunun arkasındaki sisteme kayıtsız kalmakla sınırlı olmasıdır. Mahkemenin bu kararı, sömürgeci kâfirler tarafından Malezya'nın bağımsızlığı öncesinde Lord Reid başkanlığında oluşturulan Malezya Federal Anayasa ile güvence altına alınan özgürlük ilkelerine dayalıdır.

Bu anayasa uyarınca Malezya'da düalisttik bir yasal sistem uygulanıyor. Bu karar, medeni mahkemenin Şeriat Mahkemesi üzerindeki hâkimiyetine apaçık delildir. Bu nedenle sivil mahkeme hâkimi, sadece Şeriat Mahkemesinin kararını değil, aynı zamanda Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın hükümlerini de iptal ediyor! Temyiz mahkemesi yargıçlarının, anayasa kapsamında özgürlüğe saygı gösterilmesi gerekir diye yaptıkları bu içtihat, Allah'ın emrini çiğnemek için de özgürlük olmalı anlamına gelir!

Malezya hükümeti, liberalizm karşıtı gibi görünüyor. Ama diğer yandan liberalizmin bel kemiği olan demokrasiyi ayakta tutmak için var gücüyle çalışıyor! Hâlbuki hem liberalizm hem de demokrasi, şeytani kötülüklerin başıdır. Mahkemenin travestilerin haklarını tanıması, bu yozlaşmış sistemden kaynaklanan sistematik çürük ve köhnemişliğin sadece küçük bir parçasıdır. Onun için Batı yapımı sistemi ortadan kaldırmak ve onun yerine İslam Devletinin gölgesi altında Allah'ın sistemini koymaktan başka çare yoktur. Çünkü İslam Devleti, insanlığı, bütün kötülük ve zulümâttan uzaklaştırarak hidayete ve insanlığın gerçek fıtratına ulaştıracaktır.