Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu

No: DNK–2022–MB–TR–01 H. 15 Şevvâl 1443
M. Pazar, 15 May 2022

Üniversite Öğrencilerine, Akademisyenlere ve Basına Açık Mektup Danimarka Hükümeti Düşünce Zorbalığı Yapıyor ve Kopenhag Üniversitesi’ni Tehdit Ediyor!

25 Mart 2022 ‘de Müslüman Öğrenci Derneği (MSA) Şehir Kampüsü, Kopenhag Üniversitesi (KÜ) Sosyal Bilimler Fakültesi’nde bir konferans vermek üzere Hizb-ut Tahrir üyesi, öğretim görevlisi ve tartışmacı Taimullah Ebu Laban’ı davet etti. Etkinliğin başlığı: “İslam modernleşmeli mi ?” idi.

Katılımcılar etkinliği çok başarılı buldu, hem gerçekçi, hem canlı hem de eleştirel bir tartışma gerçekleşti.

Fakat sonrasında siyasiler tepki verdi. Tepkileri düşmancaydı, Müslümanlar İslami bakış açısını dile getirdiklerinde, pek çok kez aynı tepkiye tanık olduk. Etkinliğe izin verdiği için Kopenhag Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı siyasilerin hışmına uğradı.

Danimarka Parlamentosu eski Başkanı Pia Kjærsgaard, Entegrasyon Bakanı’ndan bir açıklama talep etti. Hükümet sözcüsü, öfkeli bir açıklama yaptı, doğrudan dekana saldırdı.

Ancak, histerik siyasi saldırı bununla da kalmadı. Siyasi baskıya boyun eğmeyen dekanın ardından hükümet tartışmaya doğrudan müdahil oldu. Eğitim ve Araştırma Bakanı, BT’ye verdiği röportajda, etkinliğe izin verdiği için dekanı sert bir şekilde eleştirdi ve fakülteyi “modası geçmiş bir eşitlik görüşüne göz yummakla” suçladı.

Bakan ayrıca dekanı, “sonsuz derecede saf” olmakla itham etti, çünkü öğrencilerin yerlerini kendilerinin seçtiğini belirtti. Müslümanların bu ülkede kendi kanaatlerine göre hareket ettiklerine inanan kimse, apaçık naif biridir.

Bu arada Müslüman Öğrenciler Birliği, Kopenhag Üniversitesi Profesörü Thomas Hoffmann’ı 17 Mayıs’ta “Gangster Suçu: İslam Sorun mu Çözüm mü?” başlığı altında bir panele davet etti. Facebook’ta yaklaşık 700 kişi etkinliğe katılacağını veya ilgileneceğini belirtti.

Ama hükümetin farklı düşünceleri vardı. Yeni atanan Entegrasyon Bakanı Kaare Dybvad Bek, İslam’a ve Müslümanlara karşı histerik saldırılar başlattı. Bakan, Weekendavisen’e bir röportaj verdi ve Facebook’a uzun bir yorum yazdı, her ikisinde de dekana yeni tehditler savurdu, “dolgun maaşını” hatırlattı. Bakan o kadar ileri gitti ki, gelecekte üniversitede Hizb-ut Tahrir’in faaliyetlerine izin verdiği takdirde üniversiteye yasal kısıtlamalar getirileceğini ya da “yönergeler” dayatılacağını belirtti.

Peki sonuç? Tartışma, iptal edildi. Tüm prosedürlerin aksine MSA yönetim kurulu, en az iki dekan ve fakülte müdürü ile gizemli bir toplantı yaptı. “Bilinmeyen nedenlerden” dolayı toplantı, planlanan tartışma tarihinden çok sonra gerçekleşti.

Bu durumda şunları vurgulamak isterim:

- Danimarka hükümeti, değerleri ve görüşlerinde İslam’ı baz alan Hizb-ut Tahrir ve diğerlerinin uyum, demokrasi ve liberal özgürlük değerlerini tehdit ettiğini iddia etmektedir. Ancak Hizb-ut Tahrir’in siyasi ve entelektüel çalışma yürüttüğü küresel bir gerçektir. Eğer demokrasi ve liberal özgürlük değerleri tartışmaya açık değilse, o zaman bunların değeri nedir?

- Danimarka toplumunun en kutsal saydığı ilkeleri, son 20 yıldır hükümetlerin izlediği zorba politikalarından daha etkili hiçbir şey baltalayamaz.

- 17 Mayıs’ta KÜ’de yapılması planlanan tartışma etkinliğinin iptali, siyasi baskı ve tehditlerin doğrudan bir sonucu. Bu düşünce zorbalığı ve sansürden başka bir şey değil.

- Hükümet, KÜ’nün kendi kaderini tayin hakkını baltalıyor, tartışmaya katılmayı dört gözle bekleyen birçok öğrenci ve akademisyeni diskalifiye ediyor. KÜ profesörünün profesyonelliğini ve muhalif tartışmacı kimliğini dinamitliyor.

- MSA, ayrımcılığa uğradı, tüm mevzuat ve üniversite yönergelerine uymasına rağmen sosyal bir tartışma düzenlemesi yasaklandı.

- Bir kez daha görüldü ki ifade özgürlüğü, Müslümanların politikacıların nefretine maruz kalması için son derece elverişli siyasi bir araçtır. “Sakıncalı” görüşleri yasaklamak istediklerinde ifade özgürlüğünü bir kenara atılıveriyorlar. O cephede yeni bir şey yok.

Üniversite öğrencilerine ve akademisyenlere:

En üst düzey siyasiler, bu günlerde açık ve eleştirel tartışma şansınızı kısıtlıyor. Yükseköğretim kurumlarının, bakanların ruh hali ve mizacının dikte ettiği bir “ortak” görüşler eko odasına dönüşmesi istenmiyorsa, o zaman tepki verilmesi kaçınılmaz. Bu durumda KÜ yönetiminin, bu konuya yaklaşımının anormal derecede esnek bir omurganın ifadesi olduğunu anlamalı. Yönetimin aksine üniversite öğrencileri ve çalışanları, paralı politikacılardan daha çok ilkelere değer veriyorlar.

Danimarka basınına:

Diğer birçok durumda olduğu gibi bundan da birçok çıkarım yapılabilir. Bir önceki MSU etkinliğinden sonra da kişisel saldırılar oldu, ama yine de konuşmacı sıkıntısı yaşanmadı. Thomas Hoffmann’ın Weekendavisen’de açıkça hayal kırıklığına uğradığını ifade ettiği açıklaması dışında 17 Mayıs’taki tartışmanın siyasi olarak iptal edilmesiyle ilgili pek ses veren olmadı. Açıkça görülüyor ki üniversitelerde açık tartışma düzenlenmesi gibi bir kaygınız yok. Sonuç olarak, kişi ya entegrasyon bakanı ile aynı görüşlere sahip olabilir ya da alaycılık ve istihzayı kabul edebilir - yani seçmekte özgür!

Ben ve Hizb-ut Tahrir / Danimarka, aktif olarak tartışmada yer almaya devam edeceğiz. Kopenhag Üniversitesi olsun veya olmasın fark etmez. Devlet onayı olsun veya olmasın önemli değil. Danimarkalı politikacıların aksine biz görüşlerimizin arkasındayız.

Elias Lamrabet
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Temsilcisi
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: (+45) 50 59 90 66
www.hizb-ut-tahrir.dk
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER