حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu
No: BRu2013BAu20132010u2013MBu2013TRu20130021 |
H. 14 Muharrem 1432 M. Pazartesi, 20 Aralık 2010 |
-Basın Açıklaması- Bangladeş'teki Cinsel Tehdidin Ölümcül Sonuçları, Kadının Onuruna Hakkıyla Önem Veren İslami Liderliğin Ne Kadar Hayati Bir Gereklilik Olduğunu Vurgulamaktadır
Bangladeş insan hakları örgütü [Ain o Salish Kendra-ASK]'a göre, bu sene ülkede 28 kadın ve kız intihar ederken diğer 7 kadın da tekrarlanan cinsel tehditten kaçmak için intihara kalkıştı. Aynı şekilde kızına yönelik cinsel taciz sonucunda çektiği aşağılanma sıkıntısı nedeniyle bir baba da intihar etti. Bangladeş'te kızlara ve kadınlara yönelik tekerrür eden cinsel tehdit veya halk tabiriyle "gece tacizi", yaygın olup giderek daha da yaygınlaşmakta ve şiddetlenmektedir. Zira çocuklar ve erkekler, sokaklarda, okullarda ve işyerlerinde sık sık kızlara veya kadınlara cinsel tarzda sözlü veya fiili tacizlerde bulunmaktalar. Nitekim Bangladeş Ulusal Müslüman Kadın Avukatları Derneği'ne göre, yılda 10-18 yaşları arasındaki kızların yaklaşık %90'nı "cinsel tacize" maruz kalmaktadır. Ayrıca Eğitim Bakanı Nurulislam Nahid, şu anda bayan öğrenciler ve öğretmenlerin sokaklarda ve okullarda güven içinde olmadıklarını itiraf etti. Bu nedenle birçok bayan öğrenci, günlük tacizden kaynaklanan aşağılanma sebebiyle okulu bırakmakta veya babaları kızlarının bu tür tacizlerin kurbanı olması korkusuyla okula gitmelerini engellemektedir. Nitekim sadece bu sene içerisinde "ASK" örgütüne cinsel tehdit yüzünden okulu bırakan kızlardan 61 şikayet gelmiştir. Diğer iffetli kızlar veya kadınlar ise tekrarlanan tacizlere ve ahlaksız saldırılar yüzünden aşağılanmaya tahammül edemedikleri gibi güvenlik birimlerinden ve hukuktan sıkıntılarını sona erdirecek gerekli yardımı da alamıyorlar. Dolayısıyla da intihar ediyorlar. Çoğu zaman suçlular hiçbir ceza almadan serbest kalıyorlar ve kurbanlar yardımsız ve barınaksız kalıyorlar.
Bangladeş hükümeti, şu ana kadar kızlara veya kadınlara yönelik cinsel tacize karşı hiç bir kanun çıkarmadı. Bu konuda rejimin yasal bir düzenlemeye sahip olmaması nedeniyle 2009 Mayıs ayında bu uygulamaya dönük bir yasaklama çıkarması için meseleyi Yüksek Mahkeme'ye bıraktı. Şu ana kadar cinsel taciz, bir suç eylemi bile sayılmamıştır. Cinsel saldırıların bulunması ve kadınların istismar edilmesi bu ülke için hiç de garip değildir. Zira fuhuş yasal olup kırmızı lisanslı yaklaşık 18 bölge vardır ve ülkedeki fahişe sayısının yaklaşık 200.000 bin olduğu tahmin edilmektedir. Bunların çoğunluğu aşırı yoksulluk sonucunda bu işe düştüğü gibi Bangladeş, Güney Asya ve diğer ülkelerde ticari cinsel istismar amaçla kullanılmak üzere kaçırılan kadın ve çocukların ana merkezidir.
Hizb-ut Tahrir'in İngiltere'deki Bayan Medya Temsilcisi Dr. Nesrin Nevaz, bu hususta şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Bu trajik ölümler, Bangladeş'teki ardışık laik hükümetlerin kadının onurunu, selametini ve yaşamını güvence altına almadaki mutlak başarısızlıklarının bir sonucudur. Bu hükümetler, herhangi layık bir liderliğin azami bir ilgi göstermesini gerektiren bu meselenin ciddiyetini teşhis etmede başarısız oldukları için kadının onurunu koruma sorumluluğunu basit yöntemlerle çözdüler. Diğer taraftan bu hükümetler, kadınlara en aşağı derecede gören İslam dışı adetlerle yüzleşmekten kaçındılar ki bu, kötü muameleye yol açan bir faktördür. Bir diğer taraftan fahişelik yasasını kabul ederek kadının toplumdaki konumunu bilfiil düşürdüler. Şu halde erkeklerin şehvetlerini tatmin etmek için binlerce kadının cinsel amaçla istismar edilmesini yasallaştırarak hükümetin oluşturmayı beklediği kadına yönelik yaygın bakış nasıl olur? On binlerce kadın kendilerini ve çocuklarını doyurmak için ümitsizce bedenlerini satmaya kalkışmak zorunda kaldığı bir sırada hiçbir hükümet liderliğinde, herhangi bir başarı gerçekleştirdiğini iddia edemez."
"Ayrıca hükümet, eğlence, reklam ve laik eğitim sistemi yoluyla Batılı özgürlük değerlerinin serbest akışını teşvik etmiştir. Bunlar, cinsel özgürlüğü kutsayan, erkeklerin yabancı kadınlara bakmasına ve onlarla diledikleri gibi ilişki kurmalarına izin veren değerlerdir."
"Bangladeş hükümeti, dikkate almayarak seyirci kalırken bu yolda kaç nice kızın hayatı heba olacaktır? Kadının onurunu kirletmek, bu denli ilgisiz kalınacak bir mesele değildir. Zira tacizden veya kötü muameleden korkmadan eğitim almak, çalışmak ve seyahat etmek her kadının temel hakkıdır. Bangladeş'teki ardışık hükümetler, kadınları korumayı öncelik sıralamasında en aşağıya atarak bu hakka hıyanet etmişlerdir. Kadının hak ettiği onurlu hayatı tanımayan herhangi bir hükümet, halkına liderlik yapmaya müstahak değildir."
"Bu çirkin sosyal salgının durdurulması mümkündür. Ancak bu, kadının onurunu korumayı hayatı koruma ile aynı seviyeye koyacak bir yönetim nizamını gerektirmektedir. Bu ise İslami Hilafet Devleti'ne ait bir değerdir. Hilafet Devleti, sözlü yada fiili olsun her türlü cinsel tacize veya kötü muameleye veya kadınlara uygulanan şiddete karşı en ufak gevşekliğe izin vermeyecek bir nizamdır. Hilafet Devleti, -ne kadar basit olursa olsun- herhangi bir kadına yönelik cinsel alayı veya tacizi ağır bir cezayı gerektiren ciddi bir suç sayacaktır. Hilafet Devleti, kadına yönelik olumsuz adetleri ve gelenekleri söküp atmak için çalışacak ve toplumda kadına ilişkin İslami bakış açısını besleyecek bir nizamdır. Kadın, sosyal bir konuma sahip olması ve yüksek bir saygı görmesi gerektiği gibi hiçbir taciz veya korku olmaksızın eğitim, seyahat ve çalışma hakkına da sahiptir. Hilafet Devleti, kadına yönelik her türlü cinsel istismarı yasaklayacak, eğitim sistemi ve medya yoluyla kadına bakılması gereken keyfiyetin ve ona muamele yönteminin muhasebe edilmesini güçlendirecek. Hilafet Devleti, vatandaşların bir hamisi olarak onları gözetme mefhumunun hakkını verecek olan bir devlet olup zulme uğrayan kimselerin acziyetini giderecek ve onların meselesini destekleyecektir."
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Britanya Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+44) 070 74 – 19 24 00 www.hizb.org.uk |
E-Mail: media@domainnomeaning.com / press@hizb.org.uk |