John Kerry hükümetinin İcra Kurulu Başkanı Dr. Abdullah, Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında, “Hizb-ut Tahrir, Afganistan halkı ve gençlerini terörist eylemlere yönlendiren terörist grupların sivil kanadıdır.” dedi. Dr. Abdullah ayrıca Hizb-ut Tahrir’in siyasi bir partiden ziyade terör örgütler ile ilişkisi olan bir örgüt olduğunu söyledi. Dahası, “Afganistan hükümeti tarafından bu partinin faaliyetlerini yasaklayan herhangi icraatta bulunulmamıştır.” diye konuştu.

Hizb-ut Tahrir’in faaliyetleri, açıkça John Kerry’nin kukla hükümetini ajite etmiştir. Onlarca hatta yüzlerce Müslüman Batılı ve bölgesel istihbarat teşkilatları tarafından öldürülürken, bu acımasız katliamlar karşısında sessiz kalan hükümetin, Hizbi terörist grup olarak tarif etmesinin nedeni budur. Ne yazık ki çoğu durumda Afgan hükümeti, doğrudan bu zulümlerde yer almıştır. Her ne kadar Abdullah, Müslüman soykırımlarını terör eylemleri olarak kabul etse de! CEO’ya şöyle bir soru sormak gerekir. Terörizm ve terörist grupların bariz tanımı nedir? Terör, 14 yıl boyunca CEO’nun destekçi ve işbirlikçilerinin propagandasını yaptığı kirli ve pis siyaset yoluyla Batıdan ithal edilmiş bir olgudur. Bunun en belirgin örneği, cihadi liderlerin örtülü bir şekilde öldürülmüş olmalarıdır. Bir gün kendisinin de böyle bir politikanın kurbanı olacağı ihtimal dışı değildir. Şüphesiz politikasıyla birlikte CEO, Afganistan Müslümanlarına karşı Batı politikasını yürütmektedir. Başkanlık seçimleri sırasında utanç verici skandallarını ifşa edenin Batı olduğunu unuttu herhalde.

CEO’nun bu açıklamaları, onun küresel politikalar gerçeği hakkında sığ ve gaflet içinde olduğunu gösterir. Çünkü Hizb-ut Tahrir hakkındaki iddiasını doğrulamak için en ufak bir bulgu ve belge ortaya koymuş değil. Gerçekte ise CEO, kamuoyunu yönlendirmek için böyle bir iftira ortaya atmıştır. Hizb-ut Tahrir, yarım yüzyıldır Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna uygun olarak fikri ve siyasi mücadele yapmaktadır. Hiçbir zaman fiziksel eyleme başvurmamıştır.