Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Eski Siyasi Mahkumlar Neden Yeniden Tutuklanıyor?

Bugün Taşkent’te 23 vatandaş yargılanıyor. Bu gençlerin her biri, Kerimov diktatörlüğü döneminde zindana atılmış ve ölene kadar zindanda kalmıştı. Bu gençler, 1999-2000 yıllarında İslami siyasi parti Hizb-ut Tahrir’e üyelikten hüküm giymişler ve tutuklu iken defalarca tutukluluk süreleri uzatılmıştı. 20 yıl veya daha fazla son derece zor koşullar altında kaldılar… Bu dönemde 1999’daki toplu tutuklamalar sonucu Özbekistan’ın farklı bölgelerinden dava taşıyıcısı binlerce kadın-erkek tutuklanmıştı. O karanlık yıllarda, ölümle sonuçlanan işkenceler, cezaevlerindeki “kırılmalar”, son derece ağır insanlık dışı koşullar sonucu yüzlerce kardeşimizin naaşı ailelerine teslim edildi. Morarmış bedenleri, zindanlarda yapılan korkunç işkencenin sessiz öyküsünü anlatıyordu! Üzerlerine kaynar su dökülerek öldürülen, tırnakları sökülen, göğüsleri yarılan ve dayaktan morarmış cesetleri evlerine bırakılan kardeşlerimizin bedenleri, aile babalarının ve çocuklarının yüreklerini parçaladı...

Zalim Kerimov’un korkunç ölümünün ardından iktidara gelen Mirziyoyev, cezalarını bitirmeleri nedeniyle zindanlarda bulunan Hizb-ut Tahrir gençlerini serbest bırakmaya başlayınca, adeta mazlumların evinde yeniden sevinç yaşanıyordu. Ancak bu sevinç çok uzun sürmedi. Çünkü Mirziyoyev, Rusya gibi sömürgecilerin ve etrafındaki bazı kukla çetelerin tavsiyelerine yanıt verdi ve akıl hocası Kerimov’un uyguladığı baskı makinesini yeniden aktifleştirdi. Soruşturmalar, infazlar, zulümler ve yeniden tutuklamalar artmaya başladı. Soruşturmalar sırasında baskılar arttı ve yukarıda adı geçen kardeşlerimizden bazıları, eşlerine tecavüz etmek ve çocuklarını tutuklamak tehdidiyle iddianameyi imzalamaya zorlandı.

Şu anda Taşkent’te yargılanmakta olan 23 gencin hepsi, yirmi yılı aşkın bir süredir cezaevinde bulunuyor ve uzun süredir ailelerinin yanına dönemediler. Onlar, dinimize tam anlamıyla uymak isteyen, zulme sessiz kalmayan, sonra fikirleri ve inançları yüzünden suçlanan ve çeyrek asra yakın bir süreyi zindanlarda insanlık dışı acılarla geçiren çağımızın cesur insanlarıdır. Bu gençlerin terörizmle hiçbir ilgilerinin olmadığını belirtmek gerekir. Şu an onlara yöneltilen suçlamalar, 1999’da yöneltilen suçlamalardan pek farklı değil. Onların, Ulusal Ceza Kanunu’nun 159. ve 244. maddelerinde öngörülen suçlarla hiçbir ilgisi yok. Çünkü yetkililerin anayasal faaliyetlerini engellemedikleri gibi anayasal düzeni şiddet yoluyla yıkmaya da çalışmamışlardır. Onlar, Özbekistan halkı da dahil olmak üzere tüm dünya halklarının yalnızca Allah’ın indirdiği sisteme göre yaşadıkları takdirde mutluluk ve refaha erişeceklerine inanıyorlar. Salt böyle bir düşünce ve inanç, anayasal düzeni zorla ortadan kaldırmaya çalışmak veya maddi olarak işlevini iptal etmek anlamına gelmez! 16 Şubat 1999’da Taşkent’te gerçekleşen terör saldırısı ise bambaşka bir konu. Bu tür eylemlerin Hizb-ut Tahrir ile hiçbir ilgisi yok. Çünkü Hizb-ut Tahrir, evrensel siyasi bir partidir. Amacına ulaşmak için yalnızca fikri çatışma ve siyasi mücadele yürütür.

Özbek rejiminin gençlere yönelik suçlamalarına geri dönecek olursak, bu suçlamaların hiçbiri sorgulamalar sırasında kanıtlanmış değildir. “Anayasal düzeni yıkma…” suçlaması, önceki rejim döneminde olduğu gibi kuru bir iftiradır. Hizb-ut Tahrir’in ideolojik programlarına, fikri ve siyasi kitaplarına, ayrıca soruşturma sırasında gençlerin verdiği ifadelere bakmak, bu dediğimizi kanıtlamak için yeterli. Ancak ne yazık ki hükümet, çeyrek asırdır bu tür tarafsız soruşturmalar yürütememiştir. Öyle görünüyor ki gelecekte de bunu yapamayacaktır. Dolayısıyla bugün iktidardakilerin, İslami sisteme göre yaşama gerekliliğine inananlara savaş açtıkları ve böylece tarihteki cahillerin yolundan gittikleri söylenebilir. Bugün Müslüman ülkelerde bir veba gibi yayılan ahlaksızlığa ardına kadar açılan kapı, aklı başında her insan için bu gerçeğin açık kanıtıdır. Ayrıca dinimizin emrettiği erdemler ve Salih amellerle mücadele biçimleri de bizi yöneten hükümetin bu safta yer aldığının delilidir.

Fikirleri üzerinde kararlılık gösteren bu gençleri, cezalarını çektikten sonra cezaevinden salıvermek ve yıllar sonra bu fikir ve görüşlerinden dolayı onları tekrar cezaevine atmak cumhurbaşkanı için ne anlam ifade ediyor? Bu gençler, halkımızın ve yurdumuzun iyiliği için davette bulunan kimselerdir ve kesinlikle yıkıcı değillerdir. Bugünkü Özbek rejiminin eylemlerinin, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar tarafından izlendiğini ve tartışıldığını da ayrıca belirtelim.

Siyasi parti Hizb-ut Tahrir olarak biz, Özbekistan hükümetini bu tür vahşeti tekrarlamamaya çağırıyor, Kerimov rejiminin 1999 yılında gerçekleştirdiği katliamlara benzer yeni katliamlara karşı bir kez daha uyarıyoruz. Bu suçlar, hükümetin tarih sayfalarında en çirkin niteliklerle damgalanmasına yol açacaktır. Özbekistan’ın Salih halkına baskı yapmayı bırakın! Tutukluları serbest bırakın! Ülkemizdeki iyi insanlara saldırmayı ve işkence etmeyi bırakın. Yirmi yılı aşkın bir süredir işkence ettiğiniz ve hapsettiğiniz bu saf ve dindar insanları zindanlara geri göndermeyin.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Özbekistan


H. 29 Zilhicce 1445
M.  Cuma, 05 Temmuz 2024

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER