Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Reform Kararları, Suriye Rejiminin Ömrünü Uzatma Amaçlı Bir Aldatmacadır Talep Edilen Rejimin Derhal Gitmesidir

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, birçok kişinin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan rejim karşıtı halk hareketlerinin başlamasından iki hafta sonra işlerin netleşmesi ve halka verilen reform vaatlerinin belirlenmesi beklentilerinin olduğu bir ortamda 30.03 çarşamba günü Halk Meclisi'nde (Kukla Meclisi'nde) bir konuşma yaptı. Beşar Esad, konuşmasının "istisnai bir anda" geldiğini söyledi... Kimileri ise fırsatları tepen umut kırıcı, içi boş ve reform vizyonundan yoksun bir konuşma olduğunu söyledi. Hatta Beşar Esad'ın kritik bir zamanda filozof kesildiği görüldü. Konuşmaya ve konuşmanın içeriğine girmeden önce daha önce meydanlarda yaşanan siyasî gelişmeleri arz etmek kaçınılmazdır. Çünkü bundan uzak bir şekilde konuşmayı anlamak imkansızdır.

-Öncelikle yöneticilere karşı düzenlenen halk protestolarının tüm bölgeyi sardığı, (Tunus ve Mısır gibi) bazı ülkelerde yöneticileri alaşağı etmeyi başardığı, (Libya ve Yemen gibi) bazı ülkelerde bunu başarma evresinde olduğu, bundan dolayı Suriye rejiminin son derece gergin bir atmosfer içerisinde yaşadığı, buna karşı koymaktan başka bir çaresinin olmadığının görüldüğü hatırlanmalıdır.

‑Suriye'deki halk protestoları, 15.03 günü başlamış ve 23.03 çarşamba günü kanlı ve trajik bir hal almıştır. Suriye rejimi, hiçbir kutsiyeti göz önünde bulundurulmaksızın Deraa'daki Ömer mescidinin basılması sonucunda onlarca kişinin hayatına mal olan bir katliam işlemiş ve masum kanlar sel olup akmıştır. Suriye rejimi de her zaman olduğu gibi Deraa'da katledilen kişilerin ailelerinin onurlarını hiç sayarak akıttığı bu kanları, mescidi kendilerine yuva edinen ajanların kanı olarak vasıflandırarak Deraa halkını ajan ve hain olarak nitelendirmiştir...

-Bu katliam ve protestoların yayılması korkusu üzerine Suriye rejimi, Beşar Esad'ın Danışmanı ve Deraa doğumlu olan Buseyna Şaban aracılığıyla siyasî ve hizmet alanında bir dizi reform kararlarının alındığını ilan ederek bir ses bombası patlattı. Bu açıklamanın bu denli hızla yapılması, 25.03 cuma gününün Suriye'de genel bir öfke gününe dönüşmesinden duyulan korku ve rejim karşıtı büyük öfkeyi dindirmekti. Açıklanan bu reformun bentleri şu şekildedir: Deraa'da yaşanan olayların aslını ve içeriğini öğrenmek için bir komisyon oluşturulması, faillerin ve ihmali olanların sorgulanması, devlet işçilerinin maaşlarının hemen arttırılması, sağlık güvenceleri için gerekli olan finansmanın sağlanması, yolsuzlukla mücadele için yeni ve etkin mekanizmaların geliştirilmesi, olağanüstü hal uygulamasının sona erdirilmesinin derhal ele alınması, siyasî partilere dönük bir yasa tasarısının hazırlanması, yeni bir medya yasası çıkarılması, yargı otoritesinin güçlendirilmesi ve gelişigüzel tutuklamaların engellenmesi.

Buseyna Şaban, dış destekli karanlık ellerin olduğunu ve bu kişilere karşı koymada halk ile rejimin birlik içerisinde olduğunu söyledi... İleride açıklanacak başka reform paketlerinin de olacağı sözünü verdi.

-Suriye'nin birçok bölgesinde 25.03 cuma günü büyük gösteriler düzenlenmiş ve Suriye rejimi, özellikle Samaneyn şehri olmak üzere diğer bölgelerde (Hama'da takip ettiği) katliam yöntemini takip etmiştir.

-Yine Deraa doğumlu olan Devlet Başkanı Yardımcısı Faruk el-Şara, insanların karşısına çıkarak başkanın, vaatlerde bulunacağı bir konuşma yapacağını ve beklemeleri gerektiğini açıklamıştır.

-Suriye rejimi, herkesin geniş bir popülariteye sahip olduğunu sanması için 29.03 salı günü en büyüğü Şam'da olmak üzere birçok bölgede büyük gösteriler tezgahlamıştır. Bilindiği üzere bu tür gösteriler, okulları, daireleri, kurumları, kuruluşları, sendikaları, orduyu ve sivil güvenlik birimlerini kapsayacağından mazeret sahibi bir kimse bile suçlanma korkusuyla bu gösterilerden geri kalamaz. Rejimin tezgahladığı bu gösteriler, yapılması kararlaştırılan devlet başkanının konuşmasından önce kendi pozisyonunu desteklemeye dönük gösterilerdi.

İşte Esad, böyle bir atmosfer içerisinde 30.03 günkü konuşmasını yukarıda geçtiği üzere Şaban ve el-Şara'nın işlerin netleşeceği, halkın taleplerinin karşılanacağı, en ufak ayrıntıların üzerinde titizlikle durulacağı vaatlerinde bulunduğu, iç ve dış kamuoyunun... özellikle de şehit ailelerinin beklediği bir ortamda yaptı. Ancak konuşma, herkesin beklentilerinin tam aksine ümit kırcı bir felaket oldu. Hatta konuşması, bu gibi şartlarda (çoğunlukta olsa bile) reform talep eden bir kimsenin dışarıda tezgahlanan ve içeride birtakım bağlantıları olan bir komplo içerisinde olduğu, (kendince) küçük bir azınlık olan bu kişilere karşı koyulması ve engellenmesi gerektiği şeklinde Suriye halkını suçlayan ve tehdit eden bir içerik taşımaktaydı. Esad konuşmasında, "Reformların sadece bölgeyi saran dalganın bir yansıması olması halinde içerikleri bir yana bir yıkım olacağını" ifade etti. Böylece reform taleplerini bir kaos, bunun için ayaklanmayı ise birbirine karıştırılan yeni bir moda ve fitne olarak değerlendirdi. Sonra meydan okuyarak şöyle dedi: "Karşı koymamız gerekirse başımız gözümüz üstüne!" Böylece halkına karşı koymaya ve taleplerine boyun eğmemeye kararlı olduğunu gösterircesine şehitlerin kanları üzerinde dans etti. Sonra kendisinin reform yanlısı olup yönetimi teslim almasından bu yana bunu ortaya attığını ama normal şartların ve dış komploların hayata geçirmeyi ertelemek zorunda bıraktığını iddia etti. Ardından cevap verilmesi gerek asıl sorunun "Nasıl bir reform istiyoruz?" sorusu olduğunu ifade etti. Esad'a göre ise reform, Firavun'un yolu üzere olduğu sürece ancak kendisinin uygun gördüğü şekilde olur.

مَا أُرِيكُمْ إِلا مَا أَرَى وَمَا أَهْدِيكُمْ إِلا سَبِيلَ الرَّشَادِ "Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak doğru yolu gösteriyorum." [Mümin 29]

Nasıl bir reform istediğine bir bakalım:

Konuşmasında istenilen reformun henüz eksik bir vizyon olduğunu, 2011 yılında her şeyin yeni kanlardan ibaret olacağını ve bu kanlarla yeni bir döneme geçeceklerini belirtti. Esad'ın bu ifadesinde insanlara bıkkınlık veren simaları değiştireceği ve bir çalışma vizyonu ortaya koymadan başka yandaş simaları getireceği ortaya çıkmaktadır. Sanki başka simaların getirilmesi ve eski bozuk kanların yeni bozuk kanlarla değiştirilmesi bir çözümmüş gibi!

-Esad'ın konuşmasının ertesi günü danışmanı Buseyna Şaban'ın 24.03 günü açıkladığı reform adımlarına ilişkin bir dizi başkanlık direktifleri yayıldı ve bu da aşağıdaki şekildeydi:

-Bölgesel liderlikler, vatanın güvenliğini ve onurunu korumayı ve terörle mücadeleyi içeren bir yasanın ele alınması ve tamamlanması amacıyla ileri gelen hukukçulardan oluşan bir komisyon oluşturdu. Bu ise komisyonun çalışmasını 25.04.2011 tarihinden önce bitirmesi şartıyla olağanüstü halin kaldırılmasının ön aşmasını oluşturacaktı. Bu direktifte açıkça görüldüğü üzere Esad, olağanüstü hal kanununu terörle mücadele kanunu ile değiştirmek istemektedir. Bu ifadede devlet başkanının, lafızlardan başka bir şeyde değişimin olmayacağı üzerinde ısrarı vardır. Böylece Esad, daha önce olağanüstü hal kanunu yoluyla yaptığı gibi... insanları terörle mücadele kanunu yoluyla tutmayı, tutuklamayı, insanları tek tek saymayı, istihbarat birimlerini yaymayı ve hakları yemeyi istemektedir.

-Vatanın birliğini güçlendirmek amacıyla onuncu bölgesel konferansın, büyük çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Haseke şehrinde 1962 yılında yapılan genel nüfus sayımı sorununun çözümüne ilişkin tavsiyesini uygulamayı ele alması için bir komisyon oluşturuldu ve çalışmasını tamamlaması için komisyona 15.04.2011 tarihine kadar süre verildi.

Bu rejim, bu insanlara zulmetti ve istihbarat birimleri ellerini hala insanların yakasından çekmedi. Bu insanların meselelerine haklarda, şeri vecibelerde ve İslam kardeşliğinde diğer insanlarda olduğu gibi Müslüman bir halkın meselesi gözüyle bakmak yerine ayrılıkçı niyeti taşıyan ve düşmanlarla bağlantı kuran komplocu bir bakışla bakmaktadır. Şimdi de kalkmış hem onların meselelerini çözmek istediğini -ki baskılar olmasaydı bunu yapmazdı- göstermekte hem de baskılara boyun eğmeyeceğini ve baskıyla reform olmayacağını söylemektedir. Yani rejim, bu direktifleri yayınlayarak talepleri ve kendisine öfkeyle dolu insanları geçiştirmek istemektedir.

-Deraa ve Lazkiye şehirlerinde bazı sivil ve askerî tutukluların hayatına mal olan tüm davalarda hızlı bir soruşturma yapması için özel bir adlî komisyon oluşturuldu.

Bu adlî komisyon, devlet başkanı ve devlet yanlısı hakimler tarafından seçilmiş olup bu komisyonun vereceği hükümler Suriye'de bu tür hakimlerin alışık olduğu üzere önceden hazırlanan hükümlerdir.

Bu rejim, her geçen gün hem Allah hem de halkıyla hiçbir ilgisinin olmadığını göstermektedir. Hatta halkının tepesine çıkmakta, kendisini şüphelerin ve muhasebenin üzerinde görmektedir. Bizler deriz ki Suriye'deki rejim reforma değil değişime muhtaçtır.

Eğer Suriye rejimi, reform istediğini iddia ediyorsa ona deriz ki: Olmayan bir şey verilmez, fasit bir kimse reform yapamaz, Suriye'de fesadın başı rejimin başıdır, sonra ona en yakın olanlardır ve bunun aksi düşünülemez. Yine ona deriz ki: Talep edilen kararların derhal uygulanması değil rejimin derhal gitmesidir ve rejimin yapabileceği geriye kalan tek doğru şey çekip gitmesi ve insanların trajedilerine son verilmesidir. Aksi takdirde kendisini kapkaranlık bir gelecek beklemekte, tarih onu lanetleyecek hatta lanetlemeye başladı bile. Suriye halkı, rejimin gitmesinde karar kılmış ve bu uğurda ödeyeceği her türlü bedelin rejimle birlikte reformlarda hiç gündeme gelmeyen insanların en çok sıkıntısını çektiği belaların başı olan istihbarat birimlerinin kalması halinde ödeyeceği bedelden az olacağını düşünmektedir.

Ey Suriye'deki Müslümanlar ve Subaylar!

Suriye'deki halkımıza deriz ki: Rejime ve zebanilerine karşı uzun bir zamandır sessiz kaldınız ve o da size olan baskısını arttırdı. Rejime karşı sessiz kalmanız, sizleri dünyada büyük bir zillete ve ahirette Allah'ın öfkesine maruz bıraktı. O halde bunu, Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'yı razı edecek ve dinini yüceltecek bir değişim ile telafi edin. Subaylara da deriz ki: Boyunlarınızda Müslümanların kanlarının olduğu bir halde Rabbinizle buluşmaktan sakının! Başkalarının dünyası için ahiretinizi harap etmekten sakının! Bilakis hem kendinizin hem Rabbinizin hem de dininizin hakkı için yönetimi bu mücrim çetenin elinden alın ve Allah'ın yönetimi olan Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafeti yeryüzünde kurarak işleri en güzel şekilde düzeltmeye çalışın. Yolun doğrusu Allah'a aittir ve ham alemlerin Rabbi Allah içindir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 27 Rabi’-ul Âhir 1432
M.  Cuma, 01 Nisan 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER