Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Kızıl Haç Uçaklarının Ülkeye Girişine İzin Vermek Ülke ve Halka Karşı İhanettir, Suçtur!

Kızıl Haç uçakları, Etiyopya’nın Asos kentinde Halk Hareketi’nin kontrolündeki Yaboos, Mavi Nil, Kauda ve Güney Kordofan’a uçmak için izin bekliyorlar. Bu uçaklar, 18 aydır devam eden sürecin ardından Halk Hareketi tarafından esir tutulan esaretleri Etiyopya’ya götürmek için bekletiliyorlar. Aralık 2014’de Halk Hareketi, hükümet kuvvetlerine bağlı 20 asker ve madencilik şirketlerinin 22 işçisinin bir grup turist önderliğinde yürütülen girişim kapsamında serbest bırakıldığını duyurmuştu. [665 sayılı es-Sayha gazetesi]

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz aşağıdaki gerçekleri vurgulamak istiyoruz:

Birincisi: Eğer esirler değişimi söz konusuysa, neden Sudan topraklarında gerçekleşmiyor? Zira Kızıl Haç uçakları havalanıp Halk Hareketi’nin kontrolündeki bölgelere iner ve esirleri alıp Sudan hükümetine teslim ederler. Ya da Kızıl Haç uçakları, [geçmişte bu kuruluşların militan taşıdıklarına bakıldığında] arama taramalardan sonra Hartum havaalanından havalanıp Kaouda Weiabos havalimanına inerler, sonra hükümete teslim etmek üzere esirleri alıp Hartum havaalanına geri dönerler. 

İkincisi: Bu kuruluşların, ülkede savaş ve çatışmanın ateşini kızıştırmak amacıyla militan taşıdıklarına dair kara sicilleri var. Örneğin bu kuruluşların militan desteği sağladığını göstermek bağlamında Nisan 2000’de Birleşmiş Milletler uçağı, Mişar güçlerine katılmak üzere askeri komutanları Yukarı Nil eyaleti Fangak kentine taşımıştı. Yine Kızıl Haç uçağı da Kuzey Kenya Lokichokio üssünden asker ve mühimmat nakletmişti. O zaman Kwanyin Kuvvetleri, uçağa el koymuştular. UNICEF uçağı da Güney Sudan’ın Bor ve Pibor bölgelerine belge ve haritalar taşımıştı. Ayrıca Bor bölgesinde Birleşmiş Milletler pilotlarından biri askeri hareketlilik hakkında askeri bilgi taşırken yakalanmıştı. Wunrock’ta Uluslararası Kızıl Haç Komitesi bazı çalışanları milislere askeri mühimmat taşırken yakayı ele vermişlerdi…

Üçüncüsü: Şüphe yok ki Kızıl Haç uçakları, Halk Hareketi’ne silah tedarikinde can simididir. 28 Ocak 2012 tarihinde Halk Hareketi’nin yaptığı eylem buna hizmet etmektedir. Mesela Halk Hareketi, Abbasi Tekeli bölgesinde çevre yolu yapan yüklenici firmanın 29 Çinli işçisini kaçırmış, ardından işçileri el-Kawada’ya götürmüştü. Hemen devreye giren Kızıl Haç örgütü, işçileri teslim almak üzere şaibeli bir uçak göndermişti. Kenya’dan havalanan uçak, uçağın içinde olanlardan habersiz olan hükümetin de izin vermesinin ardından 07 Şubat 2012’de el-Kawada havalimanına iniş yapmıştı. Kızıl Haç uçağının taşıdığı ekipmanı ülkeye sokmak için Çinli işçiler kaçırılıyor ve dağlardan uzun bir yolculuğun ardından el-Kawada kentine götürülüyor. İşte görüldüğü gibi izlenen yöntem çok net ve açıktır!

Dördüncüsü: İnsanlık iddialarını bir kenara bırakırsak, bu şaibeli kuruluşlar, ülkenin farklı yerlerinde savaşın ateşini kızıştırmak için en önemli araçlardan biridir. Çelişkili davranış sergileyen hükümet de bu kuruluşların entrikalarına müdahil olmaktadır. Öyle ki hükümet, Sudan’ın çeşitli bölgelerinde çalışan Kızıl Haç örgütünün toplam 130 personelinden sadece 13’nü ülkeden kovmuştur. Dönemin Medya ve İletişimden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Ubeyd, sınırdışı edilen tüm kuruluşların Sudan’da istihbarat adına çalışan unsurlar olduğunu belirtmişti. Bazı kuruluşlar hakkında sahip olunan yeterli bilgilerin ardından ancak sınırdışı edilmişlerdi. Buzdağının görünmeyen kısmı ise çok daha büyüktür. Kuşkusuz hükümet tarafından bu uçakların ülkeye girişine yeşil ışık yakılması, savaş cephesindeki askerlerin hatta sivillerin hayatını ve ülke güvenliğini tehdit etmektedir. Bu, ülke ve halka karşı ihanettir ve suçtur.

Esirler değişimi böyle şaibeli bir yöntemle olmaması gerekir. Dahası, insanların işlerini Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti altında İslam ideolojisine göre adalet ve ihsanla gütmek farzdır. Ki böylece devlet karşısında silaha sarılma nedenleri ortadan kalkmış, sömürgeci kâfir ve onun ülkedeki kuruluş ve kuklalarının kökü kazınmış olsun. Bu nedenle âlemlerin Rabbini razı eden İslami bir hayat altında yaşamak için çalışanlar ile çalışmak tüm Müslümanlara farzdır. İşte çalışanlar bunun için çalışsın.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti


H. 23 Ramazan 1437
M.  Salı, 28 Haziran 2016

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER