بسم الله الرحمن الرحيم
Lübnan Otoritesi, Şam Ayaklanmasına Destek Verdiler Diye Üç Hizb-ut Tahrir Şebâbını Hapsetmiştir
Askerî Mahkeme, Trablus'ta ikamet eden üç Hizb-ut Tahrir şebâbını üç ay hapse mahkum etmiştir. Bu üç kişi ise şunlardır: Muhammed Avsam: (43 yaşında. Demirci olarak çalışmakta olup dört çocuk babasıdır.) Bilal Taha: (32 yaşında. Gıda ticaretinde çalışmakta olup bir çocuk babasıdır.) Fuat Mansur: (40 yaşında. İnşaatta çalışmakta olup beş çocuk babasıdır.) Mahkeme onları, ordunun itibarını baltalamak suçlamasıyla mahkum etmiştir. Nitekim dava, Hizb-ut Tahrir -Lübnan Vilayeti'nin, Beka bölgesinde Şam ayaklanmasına destek vermeye dönük gösteriye davet ettiği zamandan, yani bir küsur yıl önceden beri başlamıştır. Halbuki gösteriye, Beka vilayeti tarafından izin verilmiştir, yani yasaya göre olmuştur. Buna rağmen istihbaratlar, insanların ve arabaların gösteri yerine ulaşmalarını engellemek için yolları kesmeye kasdetmişlerdir. Nitekim hizib ertesi gün, insanların beldelerine girmelerini ve görüşlerini ifade etmek hususunda meşru haklarını kullanmalarını engelleyerek onların üzerine saldırılmasını kınayan bir beyan yayınlamış ve şebâbı da onu dağıtmıştır. Dolayısıyla bu saldırıda ordunun kullanılması kararı alanlar muhasebe edileceğine istihbarat, hizbin şebâbını tutuklamış ve onları mahkemeye sevketmiştir!
Aslında bütün milletler nazarında yargı, mazlumların sığınadır. Ancak yargı, şuan Lübnan'da olduğu gibi halkına ve fesadını ifşa edenlere karşı siyasî otoritenin elindeki bir araç haline dönüşürse bu, büyük bir felakettir. Nitekim Şeyh Abdulvahid, Şeyh Muhammed Marab, şâb Şarbal Rahmet ve şâb Ahmed Kasım'a bariyerler üzerinde suikast düzenlenip güvenli insanlar, devletin başına meydan okuyan silahlı kanatlar tarafından gece gündüz evlerinden kaçırıldıkları halde otorite, insanlar otoriteye öfkelenip onu mecbur bırakıncaya kadar saldırganlara karşı kılını dahi kıpırdatmamıştır. Ancak Hizb-ut Tahrir şebâbı ortaya çıktıklarında da onların kardeşlerine destek olma hakları engellenerek otorite onları tutuklamakta ve haksız yere onları mahkemeye sevketmektedir.
Ey İnsanlar!
Lübnan otoritesi, her gün düşünce ve ifade özgürlüğünü övüp durmakta olup her gün de muhalefet, hükümet yanlısı güçler, partiler, gazeteciler ve aydınlar içerisindeki siyasî tabaka tarafından, devletin zulmüne ve fesadına, yasaların tatbik edilmediğine ve adaletin temellerinin çiğnendiğine yönelik ve devletin egemenliğinin ve insanların güvenliğinin silahlı eylemlerle tehdit edildiğine ve çeşitli sınıf ve mensupları olmak üzere halkın tüm bireylerine dönük suikastların, terörlerin ve şantajların yapıldığına dair açıklamalar ve kanıtlar işitmekteyiz. İşte tüm bunlar, siyasî merkezlerini ve taifeci vakıalarını güçlendirmek için olduğu halde otorite onlara karşı sessiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu otorite ve bu varlığın, bir gün olsun insanların özlemlerine yanıt vermemesi ve bu ülkeye ulaşan fesadın boyutunu sınıflandırması, iktidarın ruh sağlığının bozuk olduğunun açık kanıtıdır. Nitekim Uluslar arası Şeffaflık Örgütü, mevcut Lübnan otoritesi ile organlarına, dünya ülkeleri arasında dünyanın en çok yolsuzluk yapan ülke damgasını vurmuş ve onlara, (128'den 176ya) kadar ulaşan utanç verici rakamı vermiştir. Peki o halde yanlı olmayan egemen otorite, muhalefet, taifelerin kralları, savaş ve silah lortları, kaçakçılık ve uyuşturucu çeteleri ve mevcut iktidar güçlerini koruyan hırsızlar kim?
Ey Lübnan Halkı!
Bu sefil varlığın içerisindeki ardışık otoriteler, insanların onurlu bir şekilde yaşama umutlarını kaybettirmişlerdir. Zira bütün yönlerde ve dairelerde istisnasız ve sürekli bir şekilde yolsuzluk tufanları vardır. Nitekim bugün kabul edilemez noktaya ulaşan şey, mahkemeler kendilerine karşı uygulanan haksızlıklara karşı şikayette bulunacakları bir sığınak olacağına otoritenin birimlerinin mübarek Şam ayaklanmasına destek veren şebâbı takip ederek onları mahkemelere sevketmeleridir. Dolayısıyla bu otoritenin, yüzlerce Müslümanı, çok sayıdaki suçluları alacak genişlikte bir mahkeme salonunun bulunmadığı şeklindeki çok küstahça bir gerekçeyle yıllarca yargılamaksızın gözaltında tutmaya devam etmesi alnındaki bir utanç lekesi olarak yeter! Ey Lübnan halkı çok iyi biliniz ki; Lübnan'daki fasit otoritenin sizin üzerinize dayatmış olduğu karanlıklar, Suriye'deki fasit rejimin Suriye halkına ve daha önce de Lübnan halkına dayatmış olduğu karanlıkların uzantısından öte bir şey değildir. O halde ellerinizi, muhlis Şam ayaklanmacılarının ellerinin üzerine koyunuz. Umulur ki böylece Allah sizleri, zulmün nefyedildiği bir gün ile nimetlendirir, [لا إله إلا الله محمد رسول الله] râyesi altındaki adalet ve Şam beldesinden doğacak hak güneşi geri döner.
Ey Lübnan Yöneticileri!
Tebaasına iftira atan ve bu şekilde ayakta kalan otoritenin tarihini bilmiyor musunuz?! Tunus, Mısır, Libya ve Yemen tagutlarına ulaşan ve sizin iğrenç müttefikiniz Suriye tagutunu bekleyen karanlık akıbetten ibret almayacak mısınız!? Oysa bizleri, iddia olarak yazdıklarınızı tüm gerçeklerin çürüttüğü şeylerle suçluyorsunuz. Zaten insanlara gece gündüz attığınız iftiralar ve saldırılarla kendinizi kanıtlamaktasınız. Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:
وَلاَ تَقْعُدُواْ بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجاً "Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın." [Âraf 86]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 29 Muharrem 1434
M. Cuma, 14 Aralık 2012