بسم الله الرحمن الرحيم
Lübnan Otoritesi, Kendisini Mazlumu Desteklemekten Uzak Tutarken Güçlerini İse Zalim Esad Rejimini Desteklemek İçin Kullanmaktadır
Suriye'de, Esad ailesi çetesinin "rejiminin" devrilmesini talep eden protesto hareketlerinin başlamasından bu yana Amerikan yönetimi de oradaki önce ajanı Hafız Esad'ın daha sonra da oğlu Beşar'ın kendisi için garantilediği çıkarlarını korumak için harekete geçmiştir. Suriye'deki işlerin dizginlerini elinde tutmaya devam etmek ve çıkarlarını yok edecek değişimin gerçekleşmesini engellemek için de bölgedeki ajanlarını kullanmaktadır. Zira onun yörüngesinin, ajanı Esad'ı nüfuzunun devam etmesini garantileyecek ve Suriye'deki otoriteyi kendisine bağlayacak başka bir ajanla değiştirmek amacıyla işleri hazırlamak istediği şeklinde olduğu gayet açıktır. Bunu gerçekleştirmek içinse uzun bir zamana ihtiyacı olmasının yanı sıra Suriye'de ayaklanan ümmetin kitlelerinin iradesini kırmaya da ihtiyacı vardır. Bu nedenle Amerikan yönetimi, katletmesi ve vahşi hayvanların bile yapmaktan imtina ettiği toplu katliamları işlemesi için Beşar'a mühlet üzerine mühlet verilmesi amacıyla Rusya ve Çin'i desteklemektedir. Nitekim Arap Birliği'nin girişimleri, Güvenlik Konseyi'nin kararları, Erdoğan'ın vaatleri ve Kofi Annan planı Suriye'deki mücrim rejimle gizli anlaşma yapıldığının bir kanıtıdır.
Ancak Suriye'deki halkımızın imanı, sabırları ve sebatları Amerika'ya, bütün girişimlerine rağmen ajanı olan rejimin helak olmasına yol açacağını ve nüfuzunu yok etmekle tehdit ettiğini hissettirmektedir. Bu nedenle elçisi Jeffrey Feltman'ı, Lübnan otoritesinin unsurlarıyla görüşmeye ve Lübnan'ın Suriye'deki mazlum halkımıza dönük her türlü yardımı durdurmasının gerekliliği ile ilgili talimatlarını vermeye göndermiştir. Dolayısıyla Feltman, Amerikan ajanları komplolarının uygulanması ve nüfuzunun korunması için ısrarcı olsalar da bu komplo ateşinin Trablus'ta tutuşup alevinin tüm Lübnan'a yayılması için yola çıkmıştır.
Lübnan otoritesinin bu duruma gelmesi onu, iddia edilenin aksine Suriye'deki olaylarla ilgili tüm ahlakî ve insanî değerlerden uzaklaştırmaktadır. Dolayısıyla onun tutumu, kesinlikle tarafsız olmamıştır! Bilakis o güçlerini, Suriyeli halkımızı Lübnan sınırları üzerinde boğazlaması, Lübnan'da onları destekleyenleri takip etmesi ve mücrim rejime karşı olan protesto hareketlerini baskı altına alması için kullanmaktadır. Nitekim Trablus'taki en son olaylar bu bağlamda gerçekleşmiştir.
Bu otoritenin lisanı hali şöyle demektedir: Amerika'nın hatırı için yüzlerce Müslüman genci yargılamaksızın cezaevine koyarız. Amerika'nın hatırı için mücrim Suriye rejimini destekleriz ve bizler, halkımızın Suriye'deki kardeşlerine destek vermelerini durdurmak için Trablus'ta fitneyi tutuşturmaya hazırız. Dolayısıyla otorite, darda kalmış olan Suriye halkına destek vermek, Suriye Büyükelçisi'ni kovmak ve Büyükelçiliği'ni kapatmak yerine mazlumlara karşı zalimi desteklemektedir. Zira o, ne Allah'tan nede Allah'ın kullarından utanmaktadır.
Ey Lübnan Otoritesinin Unsurları!
Otoritenin asıl görevi, ülkemizdeki düşmanımız Amerika'nın çıkarlarını gözetmek değil insanların işlerini gözetmektir. İnsanlarla olan muamelelerinde yozlaşmış ölçütleri takip eden otoritenin, onlarla ölçütleriyle muamele etmelidir. Halbuki Suriye rejimini sınırsız bir şekilde desteklemek, "kendini uzak tutma" politikasıyla çatışmayan kabul edilebilir bir husus haline geldiği gibi barışçıl bir şekilde olsa bile Suriye halkını desteklemek, affedilemez bir cürüm haline gelmiştir. Dahası "İsrail" ile ilişki kurmak büyük bir hıyanetken bir tartışma konusu haline gelmiştir ki bu hain ilişki, sadece otorite unsurları tarafından desteklenmekte olup buda onu uzun bir süre rahatlatacaktır. Halkına düşmanca davranışta bulunan bu otoriteye deriz ki; birçok ülkelerdeki mazlum halkların rejimlerine karşı sokaklara çıktıkları gibi bir gün insanlar da ona karşı sokaklara çıkma kararı aldıklarında sadece kendisini kınayacaktır. O halde ibret almayacak mısınız ey otoritenin unsurları? Yoksa siz; "sağır dilsiz ve kör müsünüz?"!!
Müslümanların Alimlerine Deriz ki:
Sizler, gösterdiğiniz tüm tutumlarınızdan dolayı Allah katında sorumlusunuz. O halde Allah'ı razı etmeyi tercih ediniz ve bu kerim ümmetin muhlis evlatlarıyla birlikte olunuz. Sizlere ve insanlara aşağılanma, yıkım ve yoksulluktan başka bir şey yaşatmayan ve düşmanlara tutunan iktidar ve muhalefette denediğiniz 14 ve 8 Mart İttifaklarının olduğu Lübnan'da rehin alınmış otoritenin ittifaklarından herhangi biriyle olmayınız... Zira bu iki ittifakın önemsediği tek şey, sizler, kanlarınız ve onurlarınız pahasına bile olsa haricî planları uygulamaktır. Sakın bu iki ittifakın, size ve insanlara hizmet etmek için mücadele ettiklerini sanmayınız. Bilakis onlar, efendilerine hizmet etmek için mücadele etmektedirler. Ve siz ey alimler; düşmanların projelerine hizmet etmeye boyun eğen ve insanları fitnenin yakıtı yapanların sesleri olmalısınız.
Genelde Müslümanlara Özel de Trablus Halkına da Deriz ki;
Sizler, haricî ajandaları uygulayan iktidar ve muhalefet ittifaklarının istediği bir fitneye sürüklendiğiniz gibi sizleri helaka sürüklemek isteyen akıl hocalarının gösterdiklerini onaylamaya sürüklenmektesiniz. Allah aşkına bu ittifaklardan herhangi biriyle hareket etmeniz sayesinde bir gün olsun kazançlı çıktınız mı?! Dolayısıyla bizler sizleri, Suriye'deki halkımızla birlikte olan bu onurlu duruşunuzda sebat göstermeye ve ısrarcı olmaya devam etmeye çağırıyoruz. O halde oradan buradan yayınlanan terörizm hakkındaki konuşmalar sizleri korkutmasın ve zalimlerin zulmü sizleri, mazlum kardeşlerinizin yanında yer almaktan ve onların mübarek ayaklanmalarına destek vermek için ileriye doğru yürümekten vazgeçirmesin. Bazıları sizleri korkuttuğunda ise Allahuteala'nın şu kavlini hatırlayın: الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ "İnsanlar onlara: İnsanlar size karşı toplandılar, artık onlardan korkun dedikleri halde bu onların imanları artırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir dediler." [Âli İmran 173] Şüphesiz sizler, Allah'ın tek vücut kılarak şereflendirdiği azim bir ümmetsiniz. O halde yapay sınırlar, kardeşlerinizden vazgeçmeniz ve onlara destek verme vacibinizden uzaklaşmanız için bir sebep olmasın. Bilakis vacip olan, bir kez daha tek bir ümmet ve tek bir vücut olmaya geri dönmek için bu sınırları ortadan kaldırmaktır.
İyi biliniz ki Hizb-ut Tahrir sizlere, cezaevlerindeki mazlum Müslüman tutukluların serbest bırakılması ve Suriye'deki mazlum halkımıza destek verilmesi için her yolu sergilemeye söz vermektedir. Zira o, sizinle birlikte sizin aranızda olup kendisine düşkün olduğu gibi size de çok düşkündür. Dolayısıyla o, size karşı kurulan tuzaklardan dolayı sizleri uyarmakla birlikte sizin için emin bir nasihatçidir. Şüphesiz bizler, zalimleri devirmek ve İslam ülkelerini birleştirecek, Kur'an-ı Kerim ile tertemiz Nebevî sünneti yeniden bu ümmetin anayasası yapacak, insanlar arasında adaleti sağlayacak ve onlardan bütün zulmü kaldıracak olan Hilafet'i kurmak için çalışmaktan bıkmayacağız.
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine galiptir. Velakin insanların çoğu bunu bilmezler!" [Yusuf 21]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
H. 24 Cumâde’s Sânî 1433
M. Çarşamba, 16 May 2012