Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

هَذَا بَلَاغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ

“İşte bu, kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek İlah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” [İbrahim 52]

Müslüman ve Gayrimüslim Tüm Lübnan Halkına

Ey İnsanlar! Bu kritik saatlerde yaptığımız bu hitap, korku ve dehşet duyanların bir seslenişidir. Bu çürümüş, yozlaşmış ya da dağarcığından hiçbir öneri ve çözüm çıkmayan siyasi sınıfın ardından gittiğinizi görenlerin bir seslenişidir! Durumları ve durumunuz için Buhari’nin Ebu Hurayra’dan rivayet ettiği Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu sözünün geçerli olduğu kimselerin bir seslenişidir.

إنَّما مَثَلِي ومَثَلُ النَّاسِ كَمَثَلِ رَجُلٍ اسْتَوْقَدَ ناراً، فَلَمَّا أضاءَتْ ما حَوْلَهُ جَعَلَ الفَراشُ وهذِه الدَّوابُّ الَّتي تَقَعُ في النَّارِ يَقَعْنَ فيها، فَجَعَلَ يَنْزِعُهُنَّ ويَغْلِبْنَهُ فَيَقْتَحِمْنَ فيها، فأنا آخُذُ بحُجَزِكُمْ عَنِ النَّارِ، وَأَنْتُمْ تَقَحَّمُونَ فِيهِا Benimle sizin durumunuzun örneği ateş yakan bir adamın örneğine benzer. Pervane ve kelebekler ateşe düşmeye başlayınca adam onları engellemeye çalışır. Ben de sizi kuşağınızdan tutup ateşten korumaya çalışıyorum ama siz elimden kaçıp gidiyorsunuz.Bugün size hitap ediyoruz. Bu varlık için bağımsız ve olduğu şekliyle geçici sihirli bir çözüm iddia etmiyoruz. Aksine bu, Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl’ünün, kendisine zulmeden köy halkına yönelik bir hitabıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, o köy halkına Allah ve Rasûl’ünün, peygamber davetçilerinin çağrısına icabet etmedikleri için yaptıklarının sonucunu tattırdı.

Ey insanlar! Durumunuzun nereye vardığını görüyorsunuz. Ülke ve halkın içine düştüğü uçurumun derinliğine hissediyorsunuz. Neredeyse dibe vurmuştur. Yozlaşmış zorba siyasi sınıfı, yozlaşmış ve laik aynı düzenden çözüm arayanları görüyorsunuz. Büyük veya küçük ülkelerde çözüm arayanlar, gerçekte düşmanınızdır, ülke ve halkı zulüm ve zorbaların boyunduruğundan kurtarmak isteyen her samimi kişinin düşmanıdır. Güç mücadelesinde zamanın lüksünü yaşadıklarını görüyorsunuz! Kendileri saraylarda yaşarken açlığınız, yoksulluğunuz ve güvenliğiniz konusunda birbirlerini suçluyorlar! Görüyorsunuz, ama yine de ülke ve halkı için gerçek çözümden hala uzaksınız! Doğru yola götüren işaretlerin ve delillerin varlığına rağmen kalpleriniz hala dağınıktır.

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi? Lübnan ve başkenti, adeta faizci bankaların sahası haline dönüşmüştür. Haksız para kazanmak isteyenler Lübnan’a koşuyor. Bu yüzden Allah Subhânehu ve Teâlâ şu uyarısını size yolladı:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِنْ كُنتُمْ مُؤْمِنِينَ * فَإِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِنْ تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ لا تَظْلِمُونَ وَلا تُظْلَمُونَ Ey iman edenler! Allaha karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece ne zulmetmiş ne de zulme uğramış olursunuz.” [Bakara 278-279] Sustunuz ve faizi kabul ettiniz. Dolayısıyla Allah Azze ve Celle’ye savaş açtınız. Paralarınız bu bankalarda heder oldu. Bir şeyler kazansanız da, kazandıklarınız göz açıp kapayınca yok olacak, cebinizdeki paralar eriyecektir. Yoksullukta dibe vurdunuz. Neredeyse açlık sınırına ulaştınız.

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi? Aranızdan bazıları, halkı katletmek ve kan akıtmak üzere Suriye, Yemen, Irak vb. ülkelere koştu. Buna sessiz kaldınız, hatta içinizden bazıları onlarla ittifak kurdu. Bunun üzerine Allah Subhânehu ve Teâlâ hakkınızda şöyle buyurdu:

وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُتَعَمِّداً فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içerisinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap eder ve lanet eder. Onun için büyük bir azap da hazırlamıştır.” [Nisa 93] Buhari’nin Abdullah b. Ömer’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَنْ يَزَالَ المُؤْمِنُ في فُسْحَةٍ مِن دِينِهِ، ما لَمْ يُصِبْ دَماً حَرَاماً Mümin, haram bir kana bulaşmadıkça dininde ferahlık üzere devam eder.Sessizliğinizin sizi Allah’ın gazabından koruyacağını ve bir alan açacağını mı düşündünüz?

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi? Suriyeli komşularınız, halkınız, soydaşlarınız, daha öncede Filistin halkı size sığındı. Onurlarını ve çocuklarını kurtarmak için kaçan “bu mültecileri ve yerinden edilmiş insanlara” ırkçılık yaptınız. İyi bir ev sahipliği yapmadınız, yardım da etmediniz. Dahası soğuk ve sıcaktan korumayan, hayvanların bile yaşamadığı çadırlarını yaktınız. Birçokları Filistinli ve Suriyelilerin rızıklarını yediklerini düşündü. Onları hayal kırıklığına uğrattınız. Suyuti’nin Cabir b. Abdullah ve Ebi Talha b. Sehl’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَا مِنِ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِماً فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ، إِلَّا خَذَلَهُ اللهُ تَعَالَى فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ، وَمَا مِنْ أَحَدٍ يَنْصُرُ مُسْلِماً فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ، إِلَّا نَصَرَهُ اللهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi?Başkentin kalbinde neredeyse onu yeryüzünden silecek bir liman patlaması meydana geldi. Patlamadan duvarlar ve tavanlar yerinden oynadı, kalpler afalladı. Neredeyse ayağınızın altındaki yer sallandı. Yine de geri dönmediniz, daha fazla yıkıma yol açacak bir yolda yürümeye devam ettiniz. Bu yüzden sizden önceki milletlerin başına gelenler sizin de başınıza geldi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

أَفَأَمِنَ ٱلَّذِينَ مَكَرُواْ ٱلسَّيّئَاتِ أَن يَخْسِفَ ٱللَّهُ بِهِمُ ٱلأرْضَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ ٱلْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لاَ يَشْعُرُونَ Kötü işler düzenleyenler Allah’ın kendilerini yere batırmasından yahut fark etmedikleri bir yerden onlara azabın gelmesinden güvende midirler?[Nahl 45] Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِن نَّشَأْ نَخْسِفْ بِهِمُ ٱلأرْضَ أَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفاً مّنَ ٱلسَّمَاء إِنَّ فِى ذَلِكَ لآيَةً لّكُلّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ Eğer dilersek onları yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır.[Sebe 9]

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi? Bugün açlık ve yiyecek sıkıntısı çekiyorsunuz. Birçoğu hala sadece lirayla, dolarla ve tekelcilikle, insanların acı ve sıkıntılarından kazanç elde etmekle meşgul. Bu nedenle Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلاً قَرْيَةً كَانَتْ ءامِنَةً مُّطْمَئِنَّةً يَأْتِيهَا رِزْقُهَا رَغَداً مّن كُلّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِأَنْعُمِ ٱللَّهِ فَأَذَاقَهَا ٱللَّهُ لِبَاسَ ٱلْجُوعِ وَٱلْخَوْفِ بِمَا كَانُواْ يَصْنَعُونَ Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allahın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı.[Nahl 112]

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi? Siz ve etrafınızdakiler, hastalıklara, salgınlara ve Korona virüsüne yakalandı. İbn Mace ve El Hâkim’in Abdullah b. Ömer’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

يَا مَعْشَرَ الْمُهَاجِرِينَ! خِصاَلٌ خَمْسٌ إِذَا ابْتُلِيتُمْ بِهِنَّ، وَأَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ تُدْرِكُوهُنَّ: لَمْ تَظْهَرْ الْفَاحِشَةُ فِي قَوْمٍ قَطُّ حَتَّى يُعْلِنُوا بِهَا، إِلَّا فَشَا فِيهِمْ الطَّاعُونُ وَالْأَوْجَاعُ الَّتِي لَمْ تَكُنْ مَضَتْ فِي أَسْلَافِهِمْ الَّذِينَ مَضَوْاAllah Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem bize yönelerek şöyle buyurdu: Ey Muhacirler cemaati! Beş şey vardır ki, onlarla müptela olduğunuzda, ben sizin o şeylere erişmenizden Allaha sığınırım. Onlar şunlardır: Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu aleni olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde veba hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.

Ey Lübnan halkı? Size kanıtlar gelmedi mi?Korkuya, düşmanların tasallutuna, zillete ve katliamlara maruz kaldınız, savaşlar yaşadınız. Birbirini boğazlayan tayfalara dönüştünüz. Ve hala ırkçılığı, haram mezhepçiliği ve liderlerini takip ediyorsunuz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

قُلْ هُوَ ٱلْقَادِرُ عَلَى أَن يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَاباً مّن فَوْقِكُمْ أَوْ مِن تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ أَوْ يَلْبِسَكُمْ شِيَعاً وَيُذِيقَ بَعْضَكُمْ بَأْسَ بَعْضٍ ٱنْظُرْ كَيْفَ نُصَرّفُ ٱلآيَـٰتِ لَعَلَّهُمْ يَفْقَهُون De ki: “Üstünüzden ve altınızdan size azap göndermeye, sizi fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya Kadir olan O’dur.” Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak.[Enam 65] Anladınız mı? İbn Mace ve El Hâkim’in Abdullah b. Ömer’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَمَا لَمْ تَحْكُمْ أَئِمَّتُهُمْ بِكِتَابِ اللَّهِ وَيَتَخَيَّرُوا مِمَّا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَّا جَعَلَ اللَّهُ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ Eğer önderleri Allahın Kitabı ile hükmetmeyi bir kenara bırakırlarsa, belalarını kendi aralarında bulurlar.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ * فَإِنْ زَلَلْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ * هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ يَأْتِيَهُمُ اللَّهُ فِي ظُلَلٍ مِنَ الْغَمَامِ وَالْمَلَائِكَةُ وَقُضِيَ الْأَمْرُ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ Ey İnananlar! Hep birden barışa girin, şeytana ayak uydurmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır. Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer yine de yan çizerseniz, bilin ki Allah, gerçekten mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Onlar, bulut gölgeleri içinde, Allah’ın azabının ve meleklerin tepelerine inip işin bitmesini mi bekliyorlar? Bütün işler Allah’a dönecektir.[Bakara 208-210] Barış, İslam ya da itaat, teslimiyet ve Yüce Allah’a uymak anlamındadır.

Ey Lübnan halkı! Hükümetin kurulması, seçimlerin erken ya da geç olması, sivil ya da askeri olsun yönetimdeki yüzlerin değişmesi ya da bankanın müdahalesi veya etmemesi, IMF ve Dünya Bankası sisteminde yürümek, farklı bölgesel devletlerin kollarına atılmak, hiç bir şeyi değiştirmez. Bunlar uyuşturucu iğnelerdir, çok geçmeden etkisi gider ve eskisine döneriz. Politikacıların, mezhepçilerin ve yozlaşmış liderlerin çözüm yörüngesinde döndüğümüz sürece daha da kötüye gidebiliriz! Yetmişli yıllardan -öncesi yoksa- beri atılan gazete manşetlerini gözden geçirirseniz, aynı acıları, ağrıları ve çığlıkları mutlaka görürsünüz.

Ey Lübnan halkı! Sayfalarda birçok şeyin belirtilmesi imkânsız, ama umarız bahsettiklerimiz bugün varoluşsal bir duruş sergilemeniz için yeterli olur. İçine düştüğünüz çamurdan kurtaracaktır. Yukarıda bahsettiklerimiz, Aziz ve Hâkim Allah’ın istediği değişim yolunun seçimidir. Gece gündüz, gizli açık sizi Yüce Allah’ın dini odaklı evrensel insani çözüme çağırıyoruz. Adalet ve doğruluk devleti Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafette İslami hayatın yeniden başlatılması yolunu benimsediğinizi açıklayın, özellikle de Hilafetin yıkılışının yüzüncü yılında. Ümmetin safına katıldığınızı, mezhepçiliği ve liderlerini, yozlaşmış siyasi sınıfı ve adamlarını reddettiğinizi ilan edin. Bölgesel ve uluslararası efendilerinin boyunduruğundan kurtulun.

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz, açık ve net bir şekilde davet ediyoruz. Aranızdayız, yaşadıklarınızı yaşıyoruz. Allah’ın izniyle mütekâmil bir metotla aranızda çalışıyoruz. Siyasi, ekonomik, içtimai ve idari sistemleri düzeltir. Samimi bir çağrıyla size ellerimizi uzatıyoruz. Bu yozlaşmış siyasi sınıftan, yönetiminden ve palyatif çözümlerinden sakındırıyoruz. Sizi doğru yola ve Allah’a uymaya çağırıyoruz. Eğer Allah Azze ve Celle’yi doğrularsanız ki sizinle birlikte biz de doğruluyoruz, o zaman Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğuna erişeceğinize inanıyoruz.

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ O ülkelerin halkı iman etseler ve sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık.” [Araf 96]Aksi halde, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın buyruğu mutlaka vuku bulacaktır.

وَلَكِن كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.[Araf 96]

هَذَا بَيَانٌ لِّلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ “Bu (Kur’an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür.” [Ali İmran 138]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti


H. 4 Şa'bân 1442
M.  Çarşamba, 17 Mart 2021

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER