Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Obama, Türkiye Yönetiminden Başlayıp Suudi Yönetimine de Uğrayarak Mısır Yönetimine Varıncaya Kadar Müslümanların Beldelerini İstila Ediyor

Obama, İstanbul ziyaretinin ve orada yaptığı konuşmasının üzerinden daha iki ay geçmeden Cezîra-tul Arap'a uğrayarak el-Kenâne arzına doğru harekete geçti. Mısır yönetimi, 04.06.2009 Perşembe sabahı onu, fatihler gibi karşıladı! Zira Afganistan, Pakistan ve Irak'taki Müslümanların kanlarına kasteden cani ruhluluğuna devam eden küfrün başı Amerika Başkanını karşılamak üzere uçağının indiği sabah saat dokuzdan, hatta daha öncesinden itibaren hava alanı ve civarında kesintisiz güvenlik önlemleri alındı, güvenlik güçleri konuşlandı, süsler donatıldı.

Mısır yönetimi, Obama için sağını solunu, önünü arkasını yağız atlı "süvarilerin" kuşattığı, lüks otomobiller ile müziklerin de eşlik ettiği görkemli bir geçit töreni hazırladı... Mısır Devlet Başkanı, kubbeli sarayın kapıları önünde onu, selam ve onurla karşıladı. Ardından da kürsüsünden Müslümanlara seslenmek üzere Kahire Üniversitesi'ne yöneldi!

Gerek Amerika'nın Müslümanların beldelerine yönelik savaşları konusunda olsun, gerek Filistin meselesi ve Yahudi varlığıyla sağlam ilişkiler konusunda olsun, gerek nükleer silah konusunda olsun, gerekse diğer tali ve tali olmayan meselelerde olsun içeriği bakımından önceki ve daha önceki Amerikan Başkanlarının genel politikasından farklı olmamasına rağmen Obama'nın konuşması, Müslümanların beldelerindeki Amerika'nın savaşlarını "özümsemeleri" için İslâmî kamuoyunu cezbetme çabası içerisinde olmakla birlikte her şeyden önce Amerikan çıkarını gerçekleştirme çizgisinin dışına çıkmamıştır.

Bununla birlikte şekil bakımından konuşması, daha öncekilerini geçen aldatıcı hoşa giden bir yumuşaklıkla karakterize olmuş bir konuşmaydı. Konuşması, genel ilişkilerin ötesine geçmemesine rağmen aldatma ve saptırma sanatındaki maharetinden dolayı sözlerine kulak verilmiştir.

وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ "Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar âdeta dayanmış kütükler gibidirler, her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onları katletsin! Nasıl da döndürülüyorlar." [el-Munâfikûn 4]

Konuşması genel ilişkilerin ötesine geçmemesine rağmen önemli ve ağırlıklı hassas meselelere değinmiştir. Zira konuşma, görünüm olarak Müslümanların meselelerine yönelik adavetini gizlemeyen bir keskinlikteydi.

وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ "Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür." [Âl-i İmrân 118]

Zira konuşmasına ilk olarak Afganistan ve Pakistan'daki "terörist" aşırıcılar denilen kimseleri tehdit etmekle ve onlara gözdağı vermekle başlayarak onlara izin vermeyeceğini, devletleri onlara karşı savaşmaya teşvik edeceğini ve Afganistan'da kendisi ile birlikte savaşan kırk altı devleti bir araya toplamaktan gurur duyduğunu ifade etmiştir! Bununla da sınırlı kalmayıp Pakistan'ı dolaylı ve dolaysız şekilde bombardımana tutmakta ve bunda hiçbir beis görmemektedir. Aksine bunu, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik "onurlu" bir katliam olarak görmektedir. Zira bu, artık Afganistan'da Obama'nın askerlerinin kasıtsız bir hata olarak meşrulaştırdıkları bir fenomen haline gelmiştir!! Ancak onlar, aşırıcılıları hedef almaktadırlar. Doğal olarak Obama da ülkesinde Amerikan işgalini veya mukaddesatlarına yönelik Yahudi gaspını istemeyen dinine sımsıkı bağlı bir Müslümanı aşırı "terörist" olarak görmektedir!

Hem yaptığı onca kötülüklere, hem de Afganistan, Pakistan ve Irak'ta devam eden vahşî katliamına rağmen Türkiye'de söylediği ben İslâm'a ve Müslümanlara savaş açmak istemiyorum söylemini tekrar etmiştir! Doğrusu Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], hadis-i şerîfinde ne kadar da doğru söylemiştir:

إِذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ "Eğer haya etmiyorsan dilediğini yap!"

Amerikan ordusu, Müslümanların beldelerinde katliamlar işlediği, gece-gündüz Müslümanlara yönelik azgınca savaş açtığı, alenen katliamların işlendiği ve insanların yurtlarından sürgün edildiği bir sırada Obama, hala Müslümanlarla savaş içerisinde olmadığı söylemini tekrar etmektedir!

Ardından konuşmasında Filistin'e geçerek Amerika'nın, Filistin'i gasp eden "Yahudi" Devleti ile güvenlik ve güvenlik dışı kopmaz ilişkilerini, bu devletin gasp ederek varlığını ikame ettiği yerlerde baki kalacağını ve bundan başka bir alternatifi asla kabul etmeyeceğini güçlü bir şekilde ifade etmektedir! Ardından iki devletli çözüme, yani her ne kadar Filistin halkı için bir devlet olarak isimlendirilse de kıytırık bir şey karşılığında Yahudilerin Filistin'in genelinde var olma hakkının tanınmasına vurgu yapmaktadır. Ardından sıradan insanların duygularını okşayarak Yahudi varlığının kendi varlığı için kaleler inşa edeceği güvenli uygun bir yer kalmadığını bildiğinden Yahudi yerleşim birimlerinin durdurulmasını, yani yerleşim birimlerinin kaldırılması yerine yeni yerleşim birimlerinin inşa edilmesinin durdurulmasını istediğini ifade etmektedir! Hatta durdurulmasını istediği bu şey için dahi öldürücü yol haritasını hatırlatıp buna vurgu yaparak Yahudi düşmanına yönelik her türlü direnişin durdurulması şartını koşmaktadır!

Ardından konuşmasında nükleer silah konusuna geçiyor ve İran üzerine yoğunlaşarak Ortadoğu'nun nükleer silahtan arınmasını ve orada nükleer silah yarışının engellenmesini istediğini ifade ettiği halde nükleer bir devlet olduğunu bilmesine rağmen Yahudi varlığı hakkında tek bir kelime dahi etmemiştir! Konuşmasında Müslümanların meselelerine karşı açıkça bir meydan okuma olmasına rağmen Mısır yönetimi, Afganistan, Irak ve Pakistan'daki askerlerinin akıttığı ve akıtmakta olduğu masum kanları ört pas etme uğraşısı içerisinde sinsiliği, kurnazlığı ve ballandırılmış konuşmasıyla gelen bu istilacı için yağcılık ve yalakalıkla ona alkış tutan yandaşlarından bir kalabalık hazırlamıştır ki böylece Obama'nın konuşmasında kustuğu zehri Mısır halkı kabul ediyormuş gibi bir manzara oluşsun.

Bu sahte alkış, iki gözü olan herkes için açıktır. Ancak nasıl olur da iki devletli çözüm hakkındaki söylemleri alkışlanabilir? Alkış tutulması bir yana mübarek el-İsrâ ve'l Mirâç arzının, halkı ile onu gasp eden arasında paylaşılmasına bir Müslüman hiç razı olur mu?!

Kelimelerin yerlerini değiştirdiği halde nasıl olur da ona alkış tutulabilir? Zira Obama, şu âyet-il kerimeye işaret ederek:

مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا "Her kim bir kişiyi bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur." [el-Mâide 32]

Müslümanlardan aşırıcılar olarak isimlendirdikleri kimselere yöneltmektedir. Oysa bu âyet, ilk olarak İsrailoğulları hakkında inmiştir. Ancak Obama, bir Müslümanın dini ile halkını savunmasını ve kendisine saldıranlarla savaşmasını tüm insanlığı öldürmüş olarak gördüğü halde Yahudi varlığının insanları katletmesini, onların topraklarını gasp etmesini, onları yurtlarından sürgün etmesini, hurumatları ve mukaddesatları çiğnemesini, fitne ve fesat çıkarmasını ve bu canları katletmesini tüm insanlığı öldürmek olarak görmemektedir. Bırakın bunu Amerika'nın Müslümanlara yönelik katliamlarını bile tüm insanlığı öldürmek olarak görmemektedir.

كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَّقُولُونَ إِلاَّ كَذِبًا "Ağızlarından çıkan, ne büyük, (ne ağır) bir söz oldu! Onlar ki yalandan başkasını söylemezler." [el-Kehf 5]

Sorunun Yahudi yerleşim birimleri olmayıp yenilerinin yapılması olduğunu ilan ettiği halde nasıl olur da ona alkış tutulabilir? Kaldı ki bu, şer'î olmayan bir şeydir. Böylesi kötü söze Mısır yönetimi yandaşlarından başka kim alkış tutabilir?!

Ayrıca Ömer'in fethederek Yahudilerin oturamayacağını ifade eden Ömer Ahitnamesi ile zaptettiği, ardından da Salahaddîn'in kurtardığı Kudüs'ün otoritesinin Yahudiler, Nasranîler ve Müslümanlar arasında ortak olduğunu ilan ettiği halde nasıl olur da ona alkış tutulabilir? Tabii ki bunların hepsi, "Doğu" Kudüs olarak bilinen yer hakkında olup "Batı" Kudüs olarak bilinen yer hakkında değildir!

Ona tutulan bu alkışın sahteliği açıktır. Nitekim bir taraftan Obama'nın imajını düzelteceğini ve onu adaletli asil bir kahraman olarak göstereceğini, diğer taraftan da Mısır yönetiminin her şeyde Amerika'ya olan uşaklığındaki açığını örteceğini sanarak onun için bir sahne hazırlamasına rağmen Mısır yönetimi, bu sahteliği gizleme becerisini gösterememiştir. O kadar ki Mısır yönetimi, gasıp Yahudi varlığı ile Filistin halkı arasında kalan Filistin'e yönelik bakışında tarafsız kalmış, hatta tarafsızlığın da ötesine geçerek Yahudi varlığının yanında yer almıştır!

Ey Müslümanlar!

Obama, sizler hissetmeksizin sizlere zarar vermek için sizlere adeta bir keşiş elbisesi ile yanaşmaktadır. Dolayısıyla o, sizlere açıkça adavet besleyenlerden daha tehlikelidir. Bush Amerika'sının vakıası sizlere hiç de uzak olmadığı halde sizler, işinizi ona havale ediyorsunuz. Amerika, sizlere musallat ettiği ajanlarına rağmen topraklarınızda sıkışıp kalmıştır. Amerika silahlarla donanmış olmasına rağmen sizlerden dolayı korku ve panik içerisindedir ve bu da sizlere karşı düşmanlığını açığa vurmasından dolayıdır. Obama ise, ülkeleri işgal etmesine, insanları katletmesine, sizleri sevgi ve dostlukla aldatan korkakça tebessümlerine alkış tutmanızı istemektedir!

يعطيك من طرف اللسان حلاوةً  ويَروغُ منك كما يَروغُ الثعلب

Bir taraftan dilinin ucuyla sana bal verirken
Diğer taraftan tilki gibi sana sinsilik yapmaktadır

Ey Müslümanlar!

Obama, İstanbul'dan başlayarak Cezîra-tul Arap arzına uğrayıp el-Kenâne arzında son bulan Müslümanların beldelerini aldatıcı bir görüntü altında istila etmeyi gelişigüzel bir şekilde seçmemiştir. Bilakis İstanbul'un, Yahudilerin Filistin'i gasp etmesi önünde engelleyici bir set olan Hilâfetin Başkenti, Fatih'in arzı olduğunun farkındadır. Cezîra-tul Arap arzının da Ömer'in Kudüs'ü fethetmek üzere hareket ettiği ilk İslâmî Devlet'in Başkenti olduğunun farkındadır. Aynı şekilde el-Kenâne arzının, Kudüs'ü haçlılardan kurtarmak üzere hareket eden Salahaddîn'in vilâyetinin merkezi olduğunun da farkındadır.

Evet, o bunların farkındadır. Dolayısıyla o, Müslümanlara geçmişteki izzetli döneminiz artık sona ermiştir, şimdi güç ve saldırı sırası Obama, onun zümresi ve Amerikan hegemonyasındadır şeklinde bir mesaj getirmek üzere bu beldelere gelmiştir. Şüphesiz Sömürgeci kâfirler, nerelerin güç merkezlerimiz olduğunu Müslümanların çoğundan daha iyi bilmektedirler. Zira onlar, tarihimizi ve dinimizi araştırmaktalar, güç noktalarımız ile Ümmetimizin taşıdığı hayrın özelliklerini bilmektedirler. Zira Obama'nın يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا "Ey insanlar! Biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye de sizi kabileler ve halklar kıldık." [Hucûrat 13] ayeti kerimesini zikredip "halklar birbirini tanısın diye" ifadesinde durup âyetin son kısmı olan إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ "Sizlerin Allah katında en şerefli olanınız en takvalı olanınızdır." ifadesini tamamlamaması bir tesadüf değildir. Dolayısıyla İslâmî Ümmeti, en şerefli ve en onurlu kılan ve Amerika ile onun peşindekileri de en alçak ve en zelil kılan şeyin takva olduğunu zikretmemiştir.

Ey Müslümanlar!

Obama konuşmasında kendisini dünyanın lideriymiş gibi göstermeye çalışmakta ve bunu da ona Müslümanların beldelerindeki ruveybida yöneticileri hazırlamaktadır. Zira onlar, ona beklentisinin ötesinde bir ilgi göstererek kendi ülkesinde gösterilmeyen bir şekilde onun yoluna kırmız halalar serdiler, çiçekler ve güller ile donattılar. Adeta onun onlarla olan durumu, Firavun'un kavmi ile olan durumu gibiydi.

فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ "O (Fir'avn) kavmini küçümsedi ama onlar yine de kendisine itaat ettiler. Gerçekten onlar fâsık bir kavim idi." [ez-Zuhruf 54]

Obama, kendisini konuşmasında kurnaz ve zeki bir şekilde göstermeye çalışmasına rağmen şunu iyi bilmelidir ki onu, İstanbul, Cezîra-tul Arap ve el-Kenâne arzı karşılamamıştır. Bilakis onu karşılayanlar Müslümanlar tarafından dışlanmış nizamlardan oluşan hain bir zümredir. Yine şunu da iyi bilmelidir ki konuşmasındaki sinsilikleri ve yumuşak sözleri, Müslümanların akıllarında yer etmeyecektir. Bilakis onlar, onun elleri arasında ve arkasında ne olduğunu, kendisine tutulan alkışın onu karşılayan yönetimlerin yandaşlarının yerine getirdiği görevden öte bir şey olmadığını da bilmektedirler.

Şüphesiz Hizb-ut Tahrir, İslâm'ın devletini ikame edecek kendi erleri olduğunu Obama'ya ve dünyaya ilan eder. Ki o devlet, dünyayı istismar eden, onu sömüren ve servetlerini yağmalayan bir devlet olmak yerine adaleti tesis eden, zulmü kaldıran ve hakları sahiplerine döndüren dünyanın birinci devleti olacaktır. Böylelikle de Amerika'yı hezimete uğramış zelil bir şekilde kendi merkezine geri gönderecek, Filistin'i gasp eden Yahudi varlığını yok edecek, Filistin'i bir bütün olarak İslâm diyarına döndürecek, yeryüzü Hilâfetle yeniden aydınlanacak ve dünyanın dört bir tarafını hayır kuşatacaktır.

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine gâliptir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!" [Yûsuf 21]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir


H. 11 Cumâde’s Sânî 1430
M.  Perşembe, 04 Haziran 2009

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER