Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Gazze'ye Yardım Etmek, Sükunete Yada Şehitlere Taziyede Bulunan Heyetlere Çağrıda Bulunan Arabulucularla Olmaz Ancak Sabah Akşam Yahudi Varlığına Darbe Vuracak Çok Büyük Sayıdaki Ordularla Olur

Birbiri ardına dört gün boyunca Gazze, Yahudi varlığı tarafından karadan, denizden ve havadan bombalanmıştır. Dolayısıyla onlarca şehit ve yüzlerce de yaralı vardır... Özellikle nesepte akraba olan İslam ülkelerindeki yöneticiler(!) ise ölü ve yaralıları saymaktalar, kınama ve inkar yarışına girmekteler, yumuşak, dahası şamatalı konuşmalarla protesto etmektedirler! Nitekim Yahudi varlığının bölgedeki vaftiz babası olan Katar'ın Dışişleri Bakanı, devekuşu tüylü sarayı yoluyla Yahudi saldırısının "cevapsız kalmayacağı" şeklinde söz verip tehditte bulunmuştur! Sonra birbirleriyle iletişim kurarak Gazze'de meydana gelen trajediler hakkında sohbet etmişler, meydana gelenlere dönük üzüntülerini göstermişler ve sükunet için arabulucular yada taziye için heyetler gönderme sözü vermişlerdir... Sonra heyetler aralarında oldukları halde Gazze'ye dönük bombalama devam etmiş ve yöneticiler kıllarını dahi kıpırdatmamışlardır! Bilakis onların en iyi yöntemleri, sabah güne şu sözleriyle başlamalarıdır: "Sabahın erken saatlerinde Amerika Devlet Başkanı Obama'yı aradım ve aramızda bu saldırıların durmasının önemi ve tekrar etmemesi hakkında bir konuşma geçmiştir." Dolayısıyla sabah güne, Yahudi varlığının güvenliğinin koruyucusu Obama ile saldırının durmasının önemi hakkındaki konuşmayla başlamaktadır...! Halbuki bunun yerine güne, sabah namazını kılıp Yahudilerin elleriyle akıtılan Gazze halkının kanlarına yardım etmek için orduyu harekete geçirmekle başlanmalıdır. Dolayısıyla onun lisanı hali şöyle olmalıdır: "Kana kan ve dişe diş." Ancak bunun yerine güne, Obama ile konuşarak başlanmaktadır! Bundan daha da kötüsü, onların dostu şöyle bir soru sormaktadır: O zaman sizinle devrik yöneticiler arasında ne far var ki? Zira onlar da Büyükelçiyi çekmekte, saldırıyı kınamakta ve Obama ile de konuşmaktaydılar...! Buna ise şöyle bir cevap verilmektedir: burada bir far var! Zira bizler bunu çok hızlı bir şekilde gerçekleştirdik. Devrilenler ve onların aveneleri ise bunu çok yavaş yapmaktaydılar!

Ey Müslümanlar!

Çok garip olan şey İslam ülkesinin işgal edilmesi sonra da izdiham içerisinde onun kurtuluşunun helak edilmesidir. Dolayısıyla sahih bir çözümün dışındaki tüm çözümler aranmakta ve emri vaki ile insanlar saptırılmaktadırlar. Sanki Yahudilerin mevcut bir devleti varmış gibi. Halbuki ortada bizim ile onlar arasında sınırla ilgili sorunlar bulunmaktadır. Zira Camp David'te veya Vadi-Araba'da veya Doha'da veya diğer yerlerde gizli yada açık anlaşmalar imzaladık! Sonra ülkeler arasında sınırlar üzerinden meydana gelen çatışmalardan değil uluslar arası kanunlara saygı duyulmasından bahsettik. Ardından bunun için yerel, bölgesel ve uluslar arası arabulucular araştırdık ve hakikat olan bir şeyi yaptığımızı zannettik. Halbuki savaş için Allah müminlere yeterdi!

Mesele böyle değildir ey Müslümanlar! Bilakis durumun gerçeği, Yahudilerin Filistin'i gasbetmeleri, orada bir devlet kurmaları ve halkını da buradan çıkarmalarıdır. Dolayısıyla bizleri katledenlere ve yurtlarımızdan çıkaranlara karşı yedi kat gökyüzünün ötesindeki Allah'ın hükmüne icabet eden mümin ve güçlü bir ordu olmadıkça, bu devlet ortadan kalkmayacak ve Filistin de halkına geri iade edilmeyecektir.

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ "Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın." [el-Bakara 191]

Peki Allah'ın kalbine, kulağına ve gözüne perde çekmiş olduğu kimseler dışında bu durumdan  habersiz olan var mı Allah aşkına? Filistin'i halkına geri iade etmekten, onu gasbeden varlığı ortadan kaldırmaktan ve Filistin halkını çıkardığı gibi onu da (yurtlarından) çıkarmaktan başka bir çözüm var mı Allah aşkına?

Ey Müslümanlar!

Bizim musibetimiz, insanlar için yas tutan yöneticilerimiz ile onların bir avuç  aveneleridir... Dolayısıyla bizler de Yahudilerle savaşmaya muktedir değiliz. Çünkü bizim elimizde onların silahları gibi silahımız bulunmadığı gibi onların yardımcıları gibi yardımcılarımız da bulunmamaktadır!

كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلا كَذِبًا "Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey de söylemiyorlar." [Kehf 5]

Nitekim bizim elimizde bilekteki bilezikler gibi Yahudi varlığını kuşatacak çok silahlarımız vardır... Ancak bunlar, ne Yahudi varlığına nede sömürgeci kafirlere karşı ortaya çıkarılmaktadır. Bilakis bunlar sadece İslam ülkelerinin halklarına karşı ortaya çıkarıldığı gibi... Filistin gaspçısı Yahudi varlığı ile savaşmak için silahlanan Sina'daki direnişçilere karşı ortaya çıkarılmasının yanı sıra Suriye'deki insanları, ağaçları ve taşları katletmek için ortaya çıkarılmaktadır. Ayrıca bizler rejimin, daha önce hiç tanık olmadığımız silah çeşitlerini görmekteyiz! Dahası  Pakistan uçakları, Amerikalılara yardım etmek amacıyla Kabileler bölgesindeki Müslümanları bombalamak için ortaya çıktığı gibi Güney Sudan'ın zayi edildiği bir sırada Sudan'daki insanlara baskı yapmak için ortaya çıkmaktadır...! Bu hususların dışında bir de Allah'a, Resulüne ve müminlere icabet etmeyen yöneticiler gelmektedir... Ama onlar, Yahudilere yardım etmek için konuşmaktadırlar. Vallahi bizim yardımcımız Allah'tır ve onların ise yardımcıları yoktur.

ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ مَوْلَى الَّذِينَ آَمَنُوا وَأَنَّ الْكَافِرِينَ لا مَوْلَى لَهُمْ "Bu, Allah'ın, inananların yardımcısı olmasından dolayıdır. Kafirlere gelince, onların yardımcıları yoktur." [Muhammed 11]

Sonra Yahudi varlığının birinci yardımcıları bizzat yöneticilerin kendileri olup bu Yahudi varlının gücüyle insanları saptırmaktadırlar. Halbuki şayet onlar, dürüst ve samimi bir şekilde savaşmaları için Müslümanların ordularına bir alan açmış olsalardı bu Yahudi varlığının gücünün örümcek ağından daha zayıf olduğunu göreceklerdi...

Ey Müslümanlar!

Gazze'nin Tahir zeki kanlarına, sükunet için arabuluculuk yapmak amacıyla Gazze'yi ziyaret eden tarafsız arabulucular yardım edemeyeceği gibi taziye için Gazze'ye gelen bir heyet de yardım edemez. Ayrıca Melik'in veya Devlet Başkanı'nın veya Emir'in yatak odalarının ötesine geçmeyen ateşli açıklamaları da yardım edemez. Zira onların hepsi, bıyıklarının altından aptal aptal gülmektedirler! Dolayısıyla düşmanlar onları ciddiye almadığı gibi onların yanında ciddi bir etkileri de yoktur... Bunun yanı sıra onların gözlerinden önce kendi gözleri kör olmuş adamların dışında bu ümmetin akil adamları da onları kayda almamaktadırlar. Zira onlar, bu veya şu yöneticiler için alkış tutup durmaktadırlar. Çünkü onlar, kazazedeleri için taziye ve sabır dileklerini göndermekteler ve Yahudi varlığı da taziye heyeti yanı başlarında iken onları bombalamaktadırlar...!

Gazze halkının kanlarına, o veya bu yardım edemez. Ancak Sina'dan, Ürdün nehrinden, Güney Litani'den ve Golan'dan harekete geçecek olan ordular yardım edebilir ki bunların tamamı veya bir kısmı Yahudi varlığını inletecektir... Zira bunlar, kanatları arasında Ebi Bekir [Radıyallahu Anh]'ın Şeytan'ın vesveselerini bile unutturacak yeminini taşıyan ordulardır... Hakeza ey Müslümanlar! Filistin'in kanlarına, Salahaddin'in askerlerinin elleriyle yardım edileceği gibi aynı şekilde ez-Zahir Baybars'ın askerlerinin elleriyle yardım edilebilir. Aynı şekilde Yahudi varlığı ile savaşmak için yanıp tutuşan Müslüman askerlerin elleriyle yardım edilmesi gerekmektedir... Hakeza Gazze halkının zeki kanlarına, bunun dışındaki hiçbir şeyle yardım edilemez ve gözü ve basireti kör, dünyası kör ve ahireti kör olmuş birinin dışınki aklı başında biri de bundan başka bir şey söyleyemez.

وَمَن كَانَ فِى هَـٰذِهِ أَعْمَىٰ فَهُوَ فِى ٱلآخِرَةِ أَعْمَىٰ وَأَضَلُّ سَبِيلاً "Bu dünyada kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik iyice yolunu şaşırmıştır." [İsra 72]

Ey Müslümanların Ordularının İçerisindeki Sadık Askerler!

Hiç içinizde, bu yöneticileri Yahudi varlığı ile fiili savaş muamelesi yapmaya mecbur bırakacak ve bu varlığı kökünden  söküp atmak için orduları harekete geçirecek aklı başında bir adam yok mudur...?

Hiç içinizde, bu yöneticilere asi gelecek ve bu gaspçı Yahudi varlığını kökünden söküp atmak amacıyla Allah ve Resulünün hoşlandığı cihad için kolordusunu yada tugayını harekete geçirecek dayanaklı ve sert mümin bir adam bir adam yok mudur? Zira bir tugayın açmış olduğu ateşi diğer tugayların ateşleri takip edecek olursa zalim ve adaletsiz bir yöneticinin bunları durdurması imkansızdır. Nitekim böylece hayır ve nusret için yarışanlardan olursunuz.

إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ "Eğer siz Allah'a [Dinine ] nusret verirseniz Allah da size nusret verir ve ayaklarınızı [Dini üzere] sabit kılar." [Muhammed 7]

Hiç içinizde, Allah'a, Resulüne ve Hilafet'i kurmak için çalışan Allah'ın kullarına nusret verecek aklı başında bir adam yok mudur? Dolayısıyla ensarın siretini iade edenlerden olduğunuz gibi dünyanın ve ahiretin izzetine tanık olacaksınız. Böylece Allah sizlere, sizlerin eliyle gerek yeniden Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet'i kurmak müjdesini gerekse Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Yahudilerle savaşma ve onlara galip gelme müjdesini gerçekleştirmeyi ikram edecektir. O halde müminleri müjdele.

Ey Sadık Askerler!

Hizb-ut Tahrir, sizler için güvenilir bir nasihatçidir. Şüphesiz Allah için tarihin mafsallarını ortaya çıkaracak adamlar vardır. O halde sizler, onlardan olunuz...

Vallahi Allah, İslam'ın izzeti olan Hilafet'i kurmak için nusret verecek ve arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan bir Halife olacaktır...

Vallahi, vallahi İslam'ın doruk noktası cihad, nusret yada şehitliktir...

Vallahi, vallahi sizleri elim bir azaptan kurtaracak olan ticaret, sözlerin en güzeli ve en doğrusu olan Allahu Subhânehu'nun şu kavline tabi olmaktır:

ٱنْفِرُواْ خِفَافاً وَثِقَالاً وَجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنْفُسِكُمْ فِى   سَبِيلِ ٱللَّهِ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ "(Ey müminler!) Gerek hafif gerek ağır olarak savaşa çıkın. Mallarınız ve canlarınız ile Allah yolunda cihat edin! Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır." [Tevbe 41]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir


H. 3 Muharrem 1434
M.  Cumartesi, 17 Kasım 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER