Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Şeyha Hasina, Sizleri Haçlı Amerikalılara ve Müşrik Hintlilere Teslim Ediyor Ey Müslümanlar! O Halde Hıyanet Silsilelerini Tamamlamadan Hain Hükümetini Alaşağı Ediniz!

Hizb-ut Tahrir, gerek Şeyha Hasina hükümetinin tamamen kafirlere ve müşriklere teslim olduğu gerekse Şeyha Hasina'nın haçlı Amerikalı, müşrik Hint devleti ve onun arkasındaki İngiliz efendilerine hizmet etmede sınır tanımadığı noktasında insanları sık sık uyarmıştır. Bu beyanda hükümetin ülkeyi İslam'ın ve Müslümanların düşmanlarına teslim etmekle işlediği hıyaneti ortaya çıkaran bazı hususlara açıklık getireceğiz.

Birincisi: Şeyha Hasina hükümeti, Bangladeş'te kendisine askeri üsler inşa etmesi için Amerikan ordusundaki katillere kapıları arkasına kadar açmıştır ki bu, Amerikan ordusunun ülkedeki tekrarlanan askeri tatbikatlarından açıkça ortaya çıkmaktadır. Nitekim yapılan bu tatbikatların her defasında Bangladeş dışişleri bakanlığı veya savunma bakanlığı yerine Amerikan büyükelçiliği tarafından ilan edilmesi bunu teyit etmektedir! Mesela 11.04.2010'da Amerikan büyükelçiliği tarafından yapılan basın açıklamasında, Amerika'nın mayıs ayının sonlarında Chittagong ve Sylhet bölgesinde ‘Köpekbalığı-2' adında askeri tatbikatlar yapacağı geçmiştir. Yine 2009 kasım ayında "Köpekbalığı-1" adlı benzeri tatbikatlar yapıldığı gibi Bangel körfezinde şubat ayının ortalarından başlayıp 2010 mart ayı sonuna kadar süren ve "Limana Çağrı" tatbikatlar olarak adlandırılan üç Amerikan savaş gemisinin katıldığı ortak tatbikatlar yapılmıştı. Ayrıca önümüzdeki günlerde artı tatbikatların yapılacağına dair planlar yayınlanmıştır. Mesela "Köpekbalığı-3" tatbikatları gelecek temmuz ayında ve "Köpekbalığı-4" tatbikatları gelecek eylül ayında yapılacaktır. Amerikalılar bu tatbikatların bölgenin güvenliğini korumaya dönük Bangladeş'e verilmiş bir Amerikan taahhüdü olduğunu iddia etmektedir... Ancak Bangladeş'teki Müslümanlar, herhangi bir ülkeye dönük "Amerikan taahhüdünün" ne anlama geldiğini bilmektedirler. Zira bu taahhüt, kendi sömürgeci çıkarlarını koruma amaçlı hakimiyet ve hegemonyadan başka bir anlam taşımadığı gibi "bölgesel güvenlik" ve "küresel barış" gibi ifadeler de dünyanın farklı bölgelerinde kendilerine dayanak oluşturmak için emperyalistlerin sık sık tekrarladıkları kadim ifadelerden öte bir şey değildir.

İkincisi: Amerika'nın 21.04.2010'da Dakka'ya ulaşan Hindistan büyükelçisi "Timothy J. Roemer'in", Hindistan-Bangladeş ilişkilerini ele almak ve "terörizmle" mücadele yollarını araştırma bağlamında ortak işbirliğini güçlendirmek için  Şeyha Hasina ile de görüşmesi planlanmaktaydı. Nitekim Amerikan Merkezî Sözcüsü şöyle demiştir: "Büyükelçi Roemer'in Dakka'daki görüşmeleri, bölge devletleri arasında terörizmle mücadele, ticaret, gelişim ve entegrasyon hususunda ortak işbirliğini güçlendirmek amacıyla Hindistan-Bangladeş ilişkilerinin kuvvetlendirilmesine odaklanacaktır." Bundan bir gün sonra Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı James Steinberg, Hindistan'ı ziyaretinin ardından iki gün süren bir ziyaret için ülkeye geldi. Bu Amerikan ziyaretlerinin arkasındaki gerçek sebepler ortaya çıkmıştır ki o, Bangladeş'i iyici pençesine almak ve müşrik Hint devleti ile işbirliği kurmaktır. Böylece bu ikisi birlikte siyasi bir akide olarak İslam'ın bölgede kalkınmasını engellemek için çalışsınlar. Ayrıca bunları, Çin'e karşı da kullanmaktadır. Dolayısıyla Amerika, General Müşerref ve ondan sonra gelen Zerdari ile Gilani yoluyla Pakistan'da uyguladığı planının aynısını uygulamaktadır. Şu anda Şeyha Hasina da İslam'a ve Müslümanlara karşı hainlerin partisi olan aynı partiye mensuptur ki siyasi uyanıklığa sahip olan hiçbir kimse yoktur ki özellikle dünyanın birinci terörist devletinin (Amerika'nın) temsilcisinin bu ülkedeki baş terörist ile görüştüğüne şahit olduğumuz bir sırada sözde terörizmle mücadele hususundaki akıl dışı bir söze inanmış olsun.

وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ "Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar adeta dayanmış kütükler gibidirler, her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onları katletsin! Nasıl da döndürülüyorlar." [el-Munâfikûn 4]

Ey Müslümanlar!

Hükümeti Hindistan ile anlaşmalar yaparken takip etmekteyiz. Bu anlaşmalar birer teslimiyet anlaşmalarından öte bir şey değildir. Mesela Şeyha Hasina, Hindistan'a yaptığı son ziyaretinde Chittagong ve Mongla limanlarını Hindistan'a teslim ettiği gibi ona Ashjong limanı üzerinden geçit koridoru vermiştir. Dolayısıyla Şeyha Hasina hükümeti, her geçen gün ülkeye karşı hıyanet işlemektedir. Hıyanetlerini herhangi bir engelle karşılaşmadan hayata geçirmek için de aynen geçmiş hükümetlerin yaptığı gibi su ve elektrik krizi gibi suni krizler üretmeye başvurmaktadır. Oysa su ve elektrik krizi, yeni bir şey olmayıp bunun teknik çözümü herkes tarafından bilinmekte olup bir yıldan daha az bir zamanda çözülmesi mümkündür. Ancak hükümet, bu krizi çözmek için gerekli tedbirler almak yerine kendisi emperyalistlerin ülkeye yönelik planlarını hayata geçirirken sizler bununla meşgul olup günlük meşgaleniz olması için bunu sürüncemede bırakmaktadır. Diğer taraftan hükümet kendisini, Amerikalı, İngiliz ve Hintli emperyalistlerin Bangladeş'e yönelik projelerini ifşa ederek İslam'ı ve Müslümanları savunmak için takındığı cesur tutumlarından dolayı Hizb-ut Tahrir'i susturmaya adamıştır. Nitekim hükümetin, Hizb-ut Tahrir Resmî Sözcüsü Muhyiddîn Ahmed ile yardımcısı Mürşid-il Hakk'ı tutuklamasının arkasında yatan gerçek sebep işte budur. Ancak hükümetin yaptığı bu despotik eylemler, hizbi insanları terk etmeye veya İslam'a davet etmekten vazgeçmeye asla zorlayamayacaktır. Zira hizb, güçlüdür ve Allah'a olan imanı onu İslam düşmanlarına karşı dik başlı kılmaktadır. Dolayısıyla bir kişinin veya iki kişinin veya on kişinin veya elli kişinin hatta daha fazla kişinin tutuklanması hizbi asla susturamayacaktır. Eninde sonunda İslam ve Müslümanlar muzaffer olacaklardır ve hain yöneticiler dünyada rezillik ve hesap gününde çetin bir azaptan başka hiç bir şey elde edemeyeceklerdir. Nitekim Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرْفَعُ لَهُ بِقَدْرِ غَدْرِهِ أَلا وَلا غَادِرَ أَعْظَمُ غَدْرًا مِنْ أَمِيرِ عَامَّة ٍ "Kıyamet günü, her bir vefasız için vefasızlığı nisbetinde bir bayrak dikilecektir. Haberiniz olsun! Genel bir emirin vefasızlığından daha büyük bir vefasızlık olmayacaktır." [Sahih-i Muslim]

Ey Müslümanlar!

Amerika ile Hindistan'ın yıllar boyunca İslami ümmetin maslahatlarını ifsat etmeye çalışan birer düşman devlet olduğunun farkına varmalısınız. Başta İslam'ın apaçık düşmanları olan haçlı liderler olmak üzer emperyalistler, Bangladeş'e hakim olmaya devam etmektedirler. Zira Amerika, Afganistan, Irak ve Pakistan'ı harap etmesinin ardından şimdi de Bangladeş'i harap etmeye göz dikmiştir. Dolayısıyla onlar, ister sizler siyasi bir parti içerisinde olun yada olmayın isterse Hizb-ut Tahrir'in veya Avami Birlik Partisi'nin veya Bangladeş Halk Partisi'nin üyeleri olun Müslümanlar olarak sizlere karşı komplolar kurmaktadırlar. Zira Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur:

مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَاللّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ "Ne Ehl-i Kitaptan kafirler ne de müşrikler Rabbinizden size bir hayrın inmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir." [el-Bakara 105]

Hizb-ut Tahrir, Müslümanları emperyalistler ile onların ajanlarına karşı derhal siyasi mücadeleye başlamaya davet etmektedir. Zira kendi çıkarlarına hizmet etmesi için Şeyha Hasina'yı iktidara dikenler bizzat emperyalistlerdir. Haçlı Amerikalılar, müşrik Hindistan ile karşılıklı ortak mutabakatlara vardılar. Amerika ise bu sırada bölge yöneticilerine -özellikle de Pakistan ile Hindistan yöneticilerine- Hindistan ile olan krize dönüşmüş sorunlarını çözmeleri baskısında bulundu. Bu ise Hindistan'ın bölgede elini kolunu serbest bırakmaktı ki bu da iki düşmana, yani Amerika ile Hindistan'a bölgedeki nüfuzlarını güçlendirecek bir ortaklık yapmaları imkanı vermiştir. Bundan dolayı bizler, Şeyha Hasina'nın Hindistan'a her istediğini verdiğine ve aynı zamanda da bölgedeki Amerikan askeri varlığını güvence altına aldığına şahit olmaktayız. Hatta Bangladeş, Irak ve Afganistan'da ellerini Müslümanların kanlarına bulayan mücrim Amerikalı askerlerin eğitimi için askeri bir kamp haline gelmiştir.

Ey Kuvvet Ehli!

Hizb-ut Tahrir sizleri, Şeyha Hasina hükümetini kaldırıp atmak için hızlı adımlar atmaya davet etmektedir. Zira bu hükümet, sınır muhafızları subaylarını katletmek için efendileri ile komplolar kurmada hiç tereddüt etmemiş ve şimdi de düşman Hindistan'ın dostluğuna güvenen "Munel İslam'ın" propagandasını yapmaktadır. Hatta general rütbesine yükselmesi için onu terfi ettirmiş ve genelkurmay başkanı olarak atamıştır. Dolayısıyla Şeyha Hasina'nın otoritedeki varlığı uzadıkça orduyu düşmanların çıkarlarına hizmet eden bir güce dönüştürmek amacıyla haçlı ve müşriklerle olan gizli ittifakları artmıştır. Bunun içindir ki Hilafet'i kuracak adımlar atmalısınız. Zira ülkede emperyalistlerin nüfuzunu yok etmeye muktedir olan sadece Hilafet'tir. Ülkenin durumunu iyileştireceklerine dair haklarında hüsnü zanda bulunarak sabırsızlıkla beklediğiniz alternatifin Bangladeş Halk Partisi olmasından sakının. Şüphesiz sizin göreviniz İslami ümmeti kurtarmaktır ve biliniz ki ümmet, sadece Bangladeş'te değil dünyanın dört bir tarafında sizlerle birlikte olacaktır. Yine biliniz ki sizlerin bu görevini Allah Subhânehu ve Te'alâ sizlere farz kılmıştır. Dolayısıyla Allah'ın davetine icabet ediniz, Allah Subhânehu ve Tea'alâ'ya tevekkül ediniz, Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayınız ve biliniz ki koruyucu olan şüphesiz Allah'tır.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaadetti. Zira onlar yalnız bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Her kim de artık bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." [Nur 55]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilâyeti


H. 16 Cumâde’l Ûlâ 1431
M.  Cuma, 30 Nisan 2010

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER