Ürdün rejiminin, Hizb-ut Tahrir’li dava adamlarına yönelik tutuklama kampanyası kesintisiz sürüyor. Aslında bu, İslam’a ve Müslümanlara karşı yeni Amerikan Haçlı Seferleri doğrultusunda İslam’la mücadele çabalarının bir parçasıdır. Baskıcı Ürdün rejiminin haksız tutuklamaları devam ediyor. Tutuklanan gençler şunlardır:

1-    Profesör Rıdvan Said (Ebu İmad) - tecritte tutuluyor.

2-    Dr. Salim Ceradat - tecritte, baskıya maruz kalıyor ve ilaç verilmiyor.

3-    Hamza Beni İsa - Cezaevi idaresi tarafından dayak ve işkenceye maruz kalıyor.

4-    İmad Kandil - tecritte tutuluyor.

5-    Mühendis İbrahim Nasır- savcılık tanıklarınca bile suçsuz olduğu halde dört yıldır tutuklu!

6-    Takiyüddin İsmail Amir - İdari yargıç kararı ile tutuklu.

Bunlara ek olarak onlarca genç zorunlu ev hapsinde tutulmaktadır. Oysa durumları hukuken çözüme kavuşmuş durumda ve toplam bir milyon dinar kefalet istenmektedir. Ayrıca eziyet etmek amacıyla birçok gencin pasaportuna el konulmuştur. Hiç kimse niye böyle yaptın diyemiyor. Rejimde Allah korkusu da yok. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ “Şüphesiz mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.” ^{[Buruc 10]}

Ey Ürdün Müslümanları!            

Hizb-ut Tahrir gençleri, rejimin şiddetli zulmüne maruz kalmaktadır. Hizb, halkına yalan söylemeyen bir liderdir. Allah konusunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmaz. Yöneticilerin ayıp ve ihanetini ortaya seren gerçek bir lisana sahiptir. Ümmet eski ihtişam ve izzetine yeniden kavuşsun diye ve Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde Allah’ın Kitabı ve Rasûlü’nün Sünneti ile hükmetsin diye Hizbin gençleri canını, kanını ve malını feda etmiştir. Hilafet, adalet ve rahmetin metodudur, izzet ve gururun kapısıdır. İşte zillet ve aşağılığı kendisine karakter edinmiş bu yöneticiler kesinlikle Hilafeti istemiyorlar. O yöneticiler, kâfir Batının uşak ve ajanıdır. Batı projelerini uygulayan bu yöneticiler, ümmeti Batının esiri olarak tutmak için Batı planlarına göre hareket ediyorlar.

Bu yüzden sizi bu mücrim rejime engel olmaya ve Hizb-ut Tahrir gençlerine yardım etmeye davet ediyoruz.

مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِمًا عِنْدَ مَوْطِنٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلَّا خَذَلَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ. وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِمًا فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلَّا نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ“Hürmetsizlik ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümanı yardımsız bırakan kimseyi Allah da yardıma muhtaç olduğu bir yerde öyle bırakır. Kendisine saygısızlık edilen ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümana yardım eden kimseye de, Allah, yardıma muhtaç olduğu yerde yardımda bulunur.”İşte kendinizi bu uğurda feda etmelisiniz. Hizb-ut Tahrir ve gençlerini, ne ölüm ne tutuklama ne işkence ne de eziyet türleri Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde İslami hayatı yeniden başlatma çalışmasından asla caydıramaz. Zira biz, Allah’ın vaadine ve Rasûlü’nün müjdesine güveniyor ve inanıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

انَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ يَوْمَ لَا يَنفَعُ الظَّالِمِينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ“Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz. O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermez. Lânet de onlaradır, kötü yurt da onlaradır.” ^{[Mümin 51-52]}