29 Aralık 2015 Salı günü, rejimin güvenlik güçleri, Suleyh bölgesinde yaşayan Mutasım Düveyk adlı Hizb-ut Tahrir’in bir gencini gözaltına aldılar. Ardından Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı’na sevk ettiler. Savcı da tutuklanarak hapse atılması yönünde görüş beyan etti. Hâlbuki savcının, askeri mahkemeler ile ilgili yapılan anayasal düzenlemenin ardından böyle bir yetkisi yok. Bu da Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı’nın ne gibi bir art niyete sahip olduğunu gösterir.

Ey Müslümanlar! O gençten sadece Rabbim Allah dediği için tutuklayarak intikam alıyorlar. Oysa o genç, kendisini Nübüvvet metodu üzere gerçek Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaya adayan Hizb-ut Tahrir’in bir üyesidir. Hilafet, güç ve kuvvet demektir. İzzet, merhamet, adalet, huzur, dürüstlük ve iyi bakım demektir. Halife, ilk önce acıkır, en son doyar. İslam’ın ve ümmetin çıkarı pahasına hiçbir kimseye yakınlık göstermez. Onun meclisinde fasık, ajan veya hırsıza yer yoktur.

Ey Müslümanlar! O gençten Hizbin bir üyesi olduğu için tutuklayarak intikam alıyorlar. Hâlbuki Hizb, akide ve dinin hükümleri temelinde sizi kalkındırmak için çalışıyor. Yegâne şeri siyasi varlık olan Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için gecesini gündüzüne katıyor. Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vaadi ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir müjdesidir.

Ey Müslümanlar! O gençten bu ülkede kökleri derin, varlığı yerleşik siyasi partinin bir üyesi olduğu için tutuklayarak intikam alıyorlar. Hizb, Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e düşman olanların düşmanı, bu ümmete ve dine musibet gelmesini dört gözle bekleyenlerin de her daim hasımı olacaktır.

Ey Müslümanlar! O gençten toplumun duygu ve fikirlerinin denetleyicisi olan Hizbin bir üyesi olduğu için tutuklayarak intikam alıyorlar. Hizb, İslam ümmetini bu büyük ihanet ve belaya düşmekten şiddetle sakındırıyor. Hizb, sömürgeci kâfirlerin, onların ajan kölelerinin, İslam’a ve Müslümanlara ihanet edenlerin devam eden entrikalarını deşifre ediyor.

Ey Müslümanlar! O gençten siyasal İslam’ı kendine dava edinen Hizbin bir üyesi olduğu için tutuklayarak intikam alıyorlar. Hizb, İslam’ı sulandırma bulandırma girişimleri karşısında, cahiller eliyle Hilafet projesini karalama çabaları önünde sağlam bir kaya gibi duruyor. Tüm gücüyle küfür ve dalâlet fikirleriyle çatışıyor. Yönetici ve insan yapımı sistemlerle politik olarak mücadele ediyor. Onlara meydan okuyarak pisliklerini ifşa ediyor.

Ey Müslümanlar! Rejimin güvenlik güçleri, Hizb-ut Tahrir’in bir gencini nasıl tutuklayabilir? Zira Hizb-ut Tahrir, Allah’ın kanunlarının uygulanması için çalışırken Ürdün rejimi, beşeri yasaları korumak için çırpınıyor. Hizb-ut Tahrir, Müslüman ülkelerin birliği için çalışırken Ürdün rejimi, parçalamak, bölmek ve sınırların kutsallığı için çalışıyor. Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti yeniden kurmak ve Yahudi varlığını ortadan kaldırmak için uğraşırken Ürdün rejimi, Yahudi varlığına kol kanat germekte, onun varlığını korumak için elinden geleni yapmaktadır. Hizb-ut Tahrir, Allah hakkında hiçbir kınayıcının kınamasından korkmaz. Sadece Allah’ı razı etmek ve O’nun yardımı nail olmak için çalışır.

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim.” ^{[Enam 162-163]}