Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD–BA–2024–MB–TR–01 H. 2 Raceb 1445
M. Pazar, 14 Ocak 2024

Ey Yöneticiler! Sizler Bizlerden Bizler de Sizlerden Değiliz Ey Yahudileri ve Hıristiyanları Dost Edinenler! Sizler de Onlardansınız

Ey Müslümanlar! Ey insanlar! Ey Mübarek Toprak Filistin’e komşu Müslüman ülkelerdeki ve Mescid-i Aksa’ya en yakın ve sonra daha yakın olan Müslüman ülkelerdeki halklar! Bugün halkına yalan söylemeyen bir lider olarak size sesleniyoruz. Artık göremediğiniz gizli hiçbir şey yok. 100 gündür Gazze halkı soykırıma uğruyor, on binlerce şehit ve yaralı var. Eşi benzeri görülmemiş yıkım, hayatın her alanını felç etmiştir. Allah’ın lütfu sayesinde sayıca ve silahça az bir avuç mücahit, Yahudilere ve onların savaş makinelerine zayiat, yıkım ve yenilgi gibi şiddetli darbeler indirmeye devam ediyor. Hayatta kalan çocuklar, lanetli sınırdaki nöbetçi kulesinde bulunan Müslüman bir askerden açlıklarını dindirmek bir parça ekmek istiyorlar. Kadınlar da soğuktan korunmak için battaniye ve temizlenmek için su istiyorlar. Ama yanıt verecek kimseyi bulamıyorlar! Gazze’de yaşanan savaşın trajedisini binlerce görüntüden görebilirsiniz. Yöneticilerinizin kalpleri katılaşmıştır, onlar bizden değil, biz de onlardan değiliz. Onların kalpleri taştan daha katılaşmıştır.

ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُم مِّن بَعْدِ ذلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً “Sonra kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu.” [Bakara 74]

Bugün İslam ümmetinin her kesimiyle 100 gündür tanık olduğu olay, şüphe ve inkara mahal vermeyecek şekilde şunları doğrulamaktadır:

1- Müslümanların yöneticileri istisnasız kendi halklarına ihanet etmişlerdir. Onları, kafir Amerika, İngiltere ve Avrupa’daki sömürgecilerin aveneleri ve ajanlarıdır. Hepsi kendi sahte anayasalarına göre gayri meşrudur ve Allah’ın Şeriatına göre onlara itaat farz değildir.

2- Yöneticilerden, siyasi, askeri ya da güvenlik çevrelerinden her kim iki devletli çözüme çağırır ve Filistin topraklarında Yahudi varlığını tanırsa, Allah’a ihanet etmiştir. Müslüman ülkeleri, insanlar içinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olanlara peşkeş çekmektedir.

3- Filistin sorununun çözümü, yani kurtuluşu, orduları, güvenlik güçlerini ve silahlı herkesi Yahudilerle savaşmak ve onları tüm Filistin’den çıkarmak için seferber etmekle olur. Komşu Ürdün ve Mısır halkı, hatta güçlerimizin bir kısmıyla bile Filistin’in kurtarılabileceğine tamamen ikna olmuş durumdadır. Korkak Yahudi güçlerinin geri çekildiklerini, kalenin arkasından ve insanların ipine tutunarak ancak savaştıklarını görüyorlar. Komşu yöneticilerin koruduğu cephelerin güvenliğini sağlamak, böylece Yahudi varlığının Gazze halkıyla savaşmasına olanak vermek, Batı Şeria’daki kanlar da dahil olmak üzere tüm Filistin halkına ihanettir.

4- Askeri ya da silahtan ziyade siyasi yolla Filistin’de çözüme ulaşılacağı iddiasında bulunanlar, mugalata ve yanılgı içinde oldukları gibi aynı zamanda Yahudilere uluslararası meşruiyet kazandırma çabası içerisindedirler. Çünkü bu yöneticilerin koltuklarını korumaları, Batı’daki efendilerine boyun eğmelerine ve teslimiyetçi çözümler için çalışmalarına bağlıdır. Bu yöneticiler tam bir yalancıdır, çünkü Yahudiler, 30 yıl önce yaptıkları hain anlaşmalardan bu yana verdikleri utanç verici tavizlere rağmen barışçıl çözümü reddetmişlerdir.

5- Sözde uluslararası hukuka, Uluslararası Şart’a veya insani topluma güvenmek caiz değildir, farz da değildir. Bu kurumların hepsi Batı’daki kafir sömürgecilerin eseridir. Yahudilerin soykırımına, yerinden etmelerine, hastaneleri ve sivilleri bombalamalarına göz yummaktadırlar. Dünyadaki çoğu Müslümanın, şeri hükme göre istemediği Yahudi varlığının güçlenmesini ve hayatta kalmasını istiyorlar. Bu, kapitalizmin vahşetine ve Amerika’nın yıkım makinesine maruz kalan toplumların bile istemediği bir şeydir.

6- Mısır ve Ürdün yöneticileri ile siyasetçileri, Gazze’den tehcir tehlikesi ve Batı Şeria’nın Gazze’den ayrılması konusunda açıklamalar yaptılar. Yahudi liderlerin Ürdün’ün Filistin olduğu yönündeki açıklamalarını kınadılar. Zorla yerinden edilme yerine gönüllü olarak yerinden edilme çağrısında bulundular. Kırmızı çizgileri, insanların bile kanmayacağı bir saçmalıktır. Çünkü Yahudiler tüm kırmızı ve kırmızı olmayan çizgilerini aşmışlardır. Yerinden edilmekten korkan, Ürdün’e ve Mısır’a en ufak bir sadakati olan birine, eğer dürüst olsaydı Yahudilerle savaşmak ve onları yenmek yakışırdı.

7- Bu hain yöneticiler, Gazze’de ateşkes için uluslararası topluma sesleniyorlar, Gazze ve Filistin halkı için değil, rejimlerinden korktuklarından dolayı çatışmanın kapsamının genişlemesine karşı uyarıda bulunuyorlar. Üç aydan fazla süren yıkımdan sonra geriye ne kaldı? Ümmet, çatışmanın kapsamını genişletmek istiyor, ateşkes istemiyor, aksine fırsat kolluyor. Savaş ne kadar uzarsa, Filistin ve Gazze’deki özgür kadın ve çocukların çığlıkları, komşudaki güç ve kuvvet ehlinin kulaklarına o kadar dokunacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]

8- Yahudilerle savaşmak için orduların fiilen seferber edilmesi yerine Filistin’de düşmanla yapılan anlaşmaların iptal edilmesi gibi çağrılarda bulunması yetersizdir. Ürdün sokaklarını Yahudi varlığı ve Amerika’nın komplolarından kurtuluşa yönlendirmez. Amerika Yahudi varlığını korumak ve Ortak Savunma Anlaşmasına göre Amerikan sömürge nüfuzunu genişletmek için Ürdün’ü kullanıyor. Amerika, en büyük düşmandır, bir dost ya da müttefik değildir, rejim ile birlikte bir komplocudur. ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, Almanya’nın nüfuzu ve askeri üsleri Ürdün’ün diskalifiye edilmelidir. Söylemin bölücü, birleştirici olmayan ulusal temelde olması caiz değildir. İslam ümmetinin duygu ve talepleri birdir, akideye bağlıdır.

9- Artık Müslümanların duruma hâkim olmalarının ve gerçek anlamda söz sahibi olmalarının zamanı gelmiştir. Kâfir milletlere, sorunlarımızı çözmeleri, kendi arzu ve isteklerine göre problemlerimizi halletmeleri için yalvarmamız, aşağılanmamız ve küçümsenmemiz yeter artık. Amerika’nın istediği iki devletli çözüm, Filistin’in kaybından ve işgalinin pekiştirilmesinden başka bir şey değildir. Bu nedenle ilim adamları, vaizler, düşünürler, etkili kişiler ve aydınlar, inançlı ve onurlu bir duruş sergilemelidir, Allah’ın dinine destek vermek, zulme ve karanlığa meydan okumak için toplumun tüm kesimlerini harekete geçirmek üzere seferber olmalıdırlar. Yalnızca Allah’a güvenmeli, rızkın ve zaferin yalnızca O’nun katında olduğuna, yaşam ve ölüm yalnızca onun elinde olduğuna inanılmalıdırlar. Bu inanç sayesinde Gazze, Siyonist ittifakına ve dünyadaki kâfir ve zorba güçlere üç ay boyunca direnmektedir.

10- Böyle bir iman sayesinde zalim yöneticiler karşısında durabilirler, ordulara çağrıda bulunabilirler, önlerine çıkan tüm engelleri aşabilirler, dine ve ümmetlerine yardım edebilirler. Alimler, imanla hareket etmeli, kendileriyle birlikte partileri, sendikaları, düşünürleri ve aydınları Gazze’ye destek ve Allah’ın dinine destek için hareket geçirmelidirler. Ya zafer ya şehadet vardır. Ümmetimiz hiçbir düşmanın sahip olmadığı yeterli sayıya, teçhizata ve zenginliğe sahiptir. Kaldı ki Allah Subhânehu ve Teâlâ bize yeter: أَلَيْسَ اللهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِن دُونِهِ“Allah kuluna kâfi değil mi? Öyleyken onlar kalkmış seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar.” [Zümer 36]

Artık ümmetin dini uğrunda ayağa kalkmasının, Rabbine yardım etmesinin, zalim yöneticilere karşı hak sözü söylemesinin zamanı gelmiştir. Yahudilerin ve Batı’nın sömürgeci askeri nüfuzunu güçlendiren, ülkeyi yağmalayan ve ordularımızın Gazze’de, Filistin’de ve tüm Müslüman ülkelerdeki mazlum kardeşlerine destek vermesini engelleyen onlardır. Artık orduların yöneticilerine değil Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaat etmelerinin zamanı gelmiştir. Bilin ki, Filistin meselesinin denizden nehre kadar tamamen özgürleştirilmesinden başka çözümü yoktur. Filistin, haraci bir arazidir, Müslümanların malıdır. Müslümanlara iade edilmelidir, orada gaspçıya ve işgalciye yer yoktur. Müslümanları kardeşlerinden ayıran, yabancı yapan, yardım etmelerini ve destek vermelerini önleyen Batı’nın yarattığı sömürge sınırları ve bekçileri yok edilmelidir. Nübüvvet metodu üzere Hilafet devletinin kurulmasının zamanı gelmiştir. Hilafet, zaferler elde edecek, milletlerin en ön saflarında kendisine yakışan yerini alacak ve böylece Allah’ın nitelediği hayırlı ümmet vasfına yeniden kavuşacaktır.

كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.” [Ali İmran 110]

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ“Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER