28 Haziran 2021’de Özbek İçişleri Bakanlığı, internette, “Aşırılık yanlısı terör örgütünün ve ideolojik liderlerinin propagandasından sakının” başlıklı bir video yayınladı. Her zamanki gibi videoda, Hizb-ut Tahrir’e “terörist” etiketi vuruldu. Hizb-ut Tahrir fikirlerinden etkilenerek çalışmak ya da eğitim için yurtdışına giden insanların ülkeye girişi korkunç olarak betimlendi! Videoda özellikle şöyle denildi:

“... Kırgızistan vatandaşı olan ve şu anda Ukrayna’da saklanan Mahmud Abdul Momin, Özbekistan vatandaşı Mansur Emin ve İsveç’te yaşayan İslam Ebu Halil ve diğer teröristler, Hizb-ut Tahrir’e adam kazanmak için Youtube, Telegram, Zoom ve Whatsapp’ta aktif faaliyet yürütmektedir. Uyanık olun. Cumhuriyet topraklarında Hizbin faaliyetleri yasaktır. Özbekistan Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi’nin kararı ile söz konusu örgüt, terör örgütü olarak ilan edildi. Hizb-ut Tahrir’e üyelik, bir şekilde çalışmalarına katılım, mali yardımda bulunma, internette ve halk arasında Tahrircilere ait bir bilginin paylaşımı soruşturma yetkilileri ve yargı makamları tarafından terör örgütü faaliyeti olarak kabul edilecek, cezai sorumluluk ve kovuşturulmaya neden olacaktır...”

Saltanatı sırasında zorba Kerimov, “ideolojiye karşı ideolojiyle mücadele edeceğini” söylemiş, ancak İslam ideolojisi karşısında çaresiz kalmıştı. Çünkü ideolojiden yoksundu. Bu yüzden 30 yıl boyunca İslam ve İslam ideolojisine inanan Hizb-ut Tahrir’e karşı acımasızca mücadele yürüttü ve birçok çocuğu yetim bıraktı. Hizb-ut Tahrir üyeleri de dâhil olmak üzere binlerce Müslümanı uzun süre hapse attı, acımasız işkence yaptı. Kerimov rejiminin varisi şimdiki rejim de Kerimov’un ayak izlerini takip ediyor. Aynı yöntemle gerçek İslam’la, Hizb’le ve İslam ideolojisine çağıran davetçi gençleriyle mücadele ediyor. Çünkü Müslümanlar ve özellikle saray âlimlerinin klişe vaazlarından bıkan gençler, Hizbin kitaplarında, derslerinde ve faaliyetlerinde İslam’ın gerçek kavramlarını buluyorlar.

Doğal olarak Özbek rejimi ve efendileri ABD ve Rusya, bu konudan tedirgindir. Çünkü Hizb-ut Tahrir, Orta Asya’da ve diğer İslam ülkelerinde siyasi entrikalarını ifşa ederek orijinal terörist ülkeler olan ABD ve Rusya’nın çıkarlarını tehlikeye atmaktadır. Bu nedenle Rusya’da Hizb-ut Tahrir üyeleri 20 yıl veya daha fazla hapis cezasına çarptırılıyor. Örneğin, son zamanlarda Kırım’da olduğu gibi, haklar yoksulu Rus rejimi vahşice bir Müslümanı vurdu! Perde arkasından sömürgeci Rus hükümeti, kukla rejimleri Hizb-ut Tahrir ve İslam’ın uygulanmasına çağıran gruplara karşı baskıcı önlemler almaya teşvik ediyor. Mirziyoyev hükümeti, Hizb-ut Tahrir üyeleriyle mücadelede Rusya’nın politikasını izliyor. Seçim sonrası baskının önünü açıyor ve insanları buna alıştırmaya çalışıyor.

İronidir ki Özbekistan’ın petrol, gaz ve altın kaynaklarını sömürgeci kâfirlere peşkeş çeken, zorla sömürgecilerden gaz alan, sömürgecilerin iyiliği için insanları milyonlarca dolar borca sokan ve halkın son kuruşunu gasp eden terörist, rüşvetçi zalim yöneticiler, hain görülmüyor, insanlara özlerini tanıtan ve onları karanlıklardan İslam’ın aydınlığına çıkaran Hizb-ut Tahrir’in gençleri hain olarak görülüyor!

Özbek rejiminin ikiyüzlülüğü, daha önce Afganistan’da Taliban’ı terörist bir hareket olarak ilan etmesinden anlaşılabilir. Bugün Afganistan’daki konjonktür değiştiğinde, Özbek Dışişleri Bakanı Abdülaziz Kamilov, Taliban’ı terör örgütü olarak görmediklerini söyledi! Bugün Hizb-ut Tahrir’in İslam ideolojisi karşısında çaresiz kalan bu rejim, yaygara koparıyor ve Hizb-ut Tahrir’i “aşırılık yanlısı bir terör örgütü” ilan ediyor!

Bugün gemisi su alan kapitalist sistem batmaya başladı. Dünyanın geri kalanında olduğu gibi Özbekistan’da insanların hoşnutsuzluğu giderek artıyor. Bu yüzden Özbek rejimi, Hizb-ut Tahrir’i ne kadar lekelemeye çalışırsa çalışsın, güneş balçıkla sıvanamaz. Çünkü artık ümmet uyanmıştır. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, Allah’ın izniyle Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmaya, insanlığı kapitalizmin karanlıklarından İslam’ın aydınlığına çıkarmaya çok yaklaşmıştır.

يُرِيدُونَ أَن يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Allah’ın nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.” ^{[Tevbe 32]}