Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu

No: YMu2013BAu20132010u2013MBu2013TRu20130008 H. 17 Şa'bân 1431
M. Çarşamba, 28 Temmuz 2010

- Basın Açıklaması - Dünyadaki Yolsuzluğun Başı Bizzat Kapitalizmdir Mevcut Nizamlar Islahtan ve Islah Etmekten Oldukça Uzaktırlar

Sana'da, 26-27.07.2010 günleri arasında Dürüstlüğü Güçlendirmek ve Yolsuzlukla Mücadele Etmek amacıyla düzenlenen bölgesel konferansların ikincisi düzenlendi. Konferansa 17 devletten yaklaşık 100'e yakın katılımcı ve yolsuzlukla mücadele hususunda ilgili pek çok uluslararası örgütler iştirak etti. Yemen başbakanı şöyle dedi: "Şüphesiz yolsuzluk, hükümetler ve toplumlar için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Zira yolsuzluk, halkların servetlerini yalayıp yutmakta, yatırımları engellemekte, hukukun üstünlüğünü zayıflatmakta, sosyal adaleti bozmakta, büyük oranda insan ve doğal kaynakların heder olmasına yol açmakta ve siyasi sürecin altını oymaktadır."

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti, yolsuzluk, yolsuzluğun kökeni, zararları, etkileri ve onun sponsorluğunu yapanlar hakkında aşağıdaki hususları beyan eder:

Birincisi: Yolsuzluğa bakış, bir ideolojiden diğer ideolojiye göre farklılık gösterir. Mesela İslam, yolsuzluğun kökenini fikri kaide veya ondan fışkıran nizamlar olarak görürken kapitalizm, insanların sorunlarına çözüm bulmak için ne akidesini -ki o, dini hayattan ayırmaktır- ne de nizamlarını ıslah etmez. Bundan dolayı katılımcılar, yolsuzluğa kapitalist penceresinden bakmaktalar ve yolsuzluğu şöyle tanımlamaktalar: "Adam kayırma, rüşvet, akrabasını kollama ve benzeri yollarla şahsi maksatları gerçekleştirmek için kamu hizmetini kötüye kullanmaktır." Nizamın akidesine ve ondan çıkan kanunlara bakmadılar. Dolayısıyla şahsi maksatları gerçekleştirmek için kamu hizmetini kötüye kullanmanın dışında hükmettiklerinin doğru olduğuna karar verdiler. Oysa yolsuzluk, hükmettikleri fikrin aslından, yani yöneticilerin kanun adı altında halkların servetlerini yağmaladığı, kapitalist zenginleri daha zenginleştiren, fakirleri daha fakirleştiren kapitalist ve laik esasa dayanan anayasadan ve kanunlardan kaynaklanmaktadır. Nitekim Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi batıl dahası şaz bir esas üzerine bina edilmiştir.

İkincisi: Çözüm için İslam'ın sahih ideolojisinin var olmasından ve kendisiyle hükmettikleri siyasi, içtimai, iktisadi ve askeri nizamlarının bozuk olmasından dolayı her şeyden önce değişime muhtaç olan bizzat İslam dünyasındaki mevcut nizamlardır. Zira siyasi nizamları kapitalizm üzerine dayalıdır ve bunlarda esas olan bu köhneleşmiş nizamların başındaki yöneticiler tarafından halkların sömürülmesi, kanlarının emilmesi ve servetlerinin yağmalanmasıdır. Hedeflerini ve çıkarlarını gerçekleştirmek için bu nizamları hareket ettiren, onları koruyan ve destekleyen sömürgecidir. Dolayısıyla kendilerinin de iradeleri gasp edilen ve değiştirilmelerinin zamanı gelen bu nizamların bir parçası olmalarına rağmen konferans katılımcılarının, siyasi iradenin sağlanmasını talep etmeleri boşa kürek çekmekten ve boş yere nefes tüketmekten öte bir şey değildir.

Üçüncüsü: Hadaratı parçalanan Batı, yeryüzünü ifsat etmiş, tüm beşeriyeti şer ve musibetlerin içine sürüklemiştir. O halde nasıl olur da ondan ıslah ve ıslah etmesi beklenebilir? Nitekim içtima nizamın hali apaçık ortadır. Zira aileler parçalanmakta, turizm adı altında fuhuş ticareti yapılmakta, ölüm ve suç çeteleri pazarlanmakta, özelde ve genelde somut bir şekilde su yüzüne çıkan azınlıklara nefretle bakılmaktadır.

İktisadi nizama gelince; Amerika Birleşik Devletleri de dahil mevcut nizamların bütçe açığı seneden seneye korkunç şekilde artmakta, dolar çökmek üzere, ticaret açığı dünyadaki ekonomistlerin ve sermaye sahiplerinin uykusunu kaçıran bir kabus haline gelmiştir.

Askeri konuma gelince; tutuklulara işkence yapmak, esirlere vahşice muamele etmek, yaralıları öldürmek, Irak, Afganistan, Pakistan ve Yemen gibi Müslümanların beldelerine ve daha önce de Kore ile Vietnam'da vahşice saldırarak tüm insani değerleri yok saymak gibi Ebi Garîb'de yaşanan burunların direklerini sızlatan türden skandalların yaşandığı olaylarda olduğu gibi efendileri Amerikalılar ile İngilizlerin çizgisini takip eden bu nizamların işlediği katliam, işkence, hapis, aç bırakma, yoksullaştırma ve aşağılama gibi cürümlerin haddi hesabı kalmamıştır. İşte tüm bunlar, onların akidesi ile onları takip eden ajan yöneticilerin akidesinin bozuk olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla hangi yolsuzlukla mücadeleden bahsediyorlar!! Zira yolsuzluk Batı ile onun örgütlerinde sürekli olarak bulunmaktadır. O halde bu nizamlara nasıl örnek olabilir? Zira ıslah olmaya dahası değişime muhtaç olan bizzat Batıdır. Dolayısıyla durumu böyle olan birisinin ıslah projeleri sunması imkansızdır!!

Dördüncüsü: Müslümanların beldelerinin dahası tüm insanlığın ıslahı akidesi ve şeraitiyle birlikte ancak İslam ile mümkündür: Bu ise Amerika'yı, İngiltere'yi, Fransa'yı, diğer küfür ve kafirleri, onların nizamlarını ve fikirlerini değil sadece Allah'ı, resulünü ve müminleri dost edinmek ve alemlerin Rabbinin inzal ettiği, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in tatbik ettiği ve Raşid Halifelerin onun metodu üzerine yürüdüğü nizamı yönetim mevkiine getirmekle mümkündür. Bu ise ancak İslam beldelerinde Müslümanları tek bir düzeyde, tek bir raye altında, yani [لا إله إلا الله محمد رسول الله] rayesi altında bir araya getirecek olan Hilafet nizamını ilan etmekle mümkündür.

Islah etmeye, zulmü ve karanlığı kaldırmaya, adaleti ve nuru tesis etmeye, Müslümanların beldelerinde ve dünyanın dört bir tarafında şerri yok edip hayrı yaymaya muktedir olan İslam ama sadece İslam'dır.

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 735417068
http://www.domainnomeaning.com
E-Mail: yetahrir@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER