Cumartesi, 28 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/30
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu

No: YMu2013BAu20132012u2013MBu2013TRu20130033 H. 17 Safer 1434
M. Salı, 01 Ocak 2013

-Basın Açıklaması- Sayın Yemen El-Yevm Gazetesi'nin Editörü Kardeş

"Yemen el-Yevm" Gazetenizin, 07.12.2012 Cuma günkü 204. sayısında yazar Faysal es-Sofi'ye ait sütunda "Radfani'nin Görüntüsü Savaş Nedenidir" başlıklı bir makale yayınlanmıştır. Makalede, Savunma Bakanı Müsteşarı Yarbay Fadl Muhammed Cabir Radfani'nin, 25.12.2012 Salı günü Sana'a'daki Yemen kapısında bulunan Savunma Bakanlığı'nın binalarından birinin önünde öldürülmesi olayından bahsedilmektedir. Nitekim konuşmasına, ordu ve güvenlik hakkındaki şu sözleriyle son vermiştir: "Bu ikisi, İslamî Hilafet'i kurmak için mevcut devleti devirmekle ilgisi olan diğer çevreler tarafından hedef alınmadığı anlamına gelmez."

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti olarak bizler, gazetenizde yayınlamanız amacıyla Hilafet meselesi hakkındaki cevap hakkımızı gönderiyoruz. Hilafet, İslam'daki Yönetim Sistemi olup o, kendisinden önceki ve sonraki diğer yönetim şekillerinden tamamen farklıdır. Zira onun hakkında deliller varit olmuştur. Nitekim  İmam Ahmed'in Müsnedi'nde Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

تكون النبوة فيكم ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعَها، ثم تكونُ خلافةٌ على منهاج النبوة فتكون ما شاء الله أن تكون ثم يرفعُها إذا شاء اللّه أن يرفعَها، ثم تكون ملكا عاضا فيكون ما شاء الله أن يكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها، ثم تكون ملكًا جبريّة فتكون ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها، ثم تكون خلافة على مِنهاج النبوة ثم سَكتَ "Allah'ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı Hanedanlık olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır." Sonra sustu.

El-Buhari ve Muslim Sahihlerinde, Ebu Hazım'dan şöyle dediğini rivayet ettiler. Ebi Hureyra ile beş yıl oturdum ve ondan Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Selem]'in şöyle buyurdu dediğini işittim: كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَ قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الأوَّلِ فَالأوَّلِ أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْ "İsrail oğulları, nebiler tarafından siyaset ediliyordu (yönetiliyordu). Bir nebi vefat edince, bir diğer nebi ona halef oluyordu. Artık benden sonra nebi yoktur. Halifeler olacak da çoğalacaklardır." Dediler ki: "Öyleyse bize ne emredersiniz?" Dedi ki: "İlk olana, ilk olana biatinize sadakat gösterin. Muhakkak ki Allah size karşı görevlerini yerine getirip getirmediklerini onlardan soracaktır."

Yine İbn-u Hıbban, Sahihinde Ebu Seleme'den o da Ebu Hurayra'dan Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: سيكون بعدي خلفاء يعملون بما يعلمون ويفعلون ما يؤمرون ثم يكون من بعد خلفاء يعملون بما لا يعلمون ويفعلون مالا يؤمرون فمن أنكر عليهم فقد بريء ولكن من رضي وتابع "Benden sonra Halifeler olacak. Bildikleri ile amel edecekler ve emrettikleri şeyleri yapacaklar. Sonra yine Halifeler olacak. Bilmedikleri şeylerle amel edecekler ve emrettikleri şeyleri yapmayacaklar. Kim onlara karşı çıkarsa beri olur. Ama kim razı ve tabi olursa o başka!"

Sahabe, Ebu Bekir'in Müslümanların Halifesi görevini üstlendikten sonra ihtilaf etmemişler ve Hilafet, 88 yıl önce yıkılıncaya kadar 1300 küsur yıl baki kalmıştır. Nitekim Hilafet, "dini korumak ve onunla dünyayı siyaset etmek üzere tüm Müslümanların genel başkanlığı" olarak tarif edilmiştir. Dolayısıyla Hilafet, dahilde ve hariçteki işlerini İslam ile yürütmek üzere Müslümanları tek bir devlet altında toplayan siyasi varlıklarıdır. Zira siyasî, iktisadî, içtimaî, eğitim, dış siyaset ve hayatın diğer tüm alanlarında İslam'la hükmetmek ancak Hilafet Devleti'nin gölgesi altında mümkündür ki şeri kaide şudur: "Vacibin kendisi ile tamamlandığı şeyde vaciptir". Ayrıca İslam ümmetinin bugünkü durumu, İngilizlerin ve Fransızların kendileri dışındaki diğer Batılıların desteğini de alarak "Sykes-Picot"  anlaşması ile inşa ettikleri sınırlar yoluyla parçalanması ve onların sistemlerine ve fikirlerine mahkum edilmesidir.

Hilafet Devleti'nin kurulması yoluyla İslamî hayatın yeniden başlatılmasına gelince; 1953 yılında kurulan Hizb-ut Tahrir'in ulaşmaya çalıştığı gayesi işte budur. Bu ise İngiltere'nin, İttihat ve Terakki'nin üyesi Yahudi Mustafa Kemal'in eliyle 1924 yılında Hilafet Devleti'ni yıkmasının ardından olmuştur. Dolayısıyla hizib, İslam ile yönetmek için Hilafet'i yeniden kurmak, İslam ülkelerini birleştirmek ve İslam'ı davet ve cihat yoluyla dünyaya taşımak için çalışmaktadır. Zira Hizb-ut Tahrir, siyasî bir hizib olmasının yanı sıra Hizb-ut Tahrir'in ameli de "gözetimin İslam'ın fikir ve hükümlerine göre olması ve bunların da siyasî amellerin üzerine indirilmesi" şeklindeki siyaset olduğu gibi onun ideolojisi de "yönetim, ekonomi, içtimaî, uluslar arası ilişkiler, öğretim ve benzeri hususlarda İslam akidesinin cinsinden olan ve hayat sorunlarına çözüm getiren İslamî sistemleri belirleyen" İslam'dır. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir, Allahuteala'nın şu kavlinden dolayı kurulmuştur: وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ "Aranızda hayra (İslam'a) davet eden, marufu emredip münkerden nehyeden bir ümmet (siyasi bir hizb) bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." [Âli İmran 104]

Hilafet'i kurma metodunu şu üç merhale ile özetlemiştir: Birincisi; amel edecek bir kitle oluşturmak. Bu merhale, İslamî kültürle kültürlenme ve onu yabancı fikirlerden temizleme anlamına gelmektedir. İkincisi; hatasını izhar etmek ve onun yerine İslam fikirlerini ibraz etmek amacıyla İslam dışı fikirlerle fikrî çatışmada bulunmak ve Batı ile ajanlarının, istenilen değişime ulaşmak için olan ayaklanmalara düşük yaptırmak gibi İslam'a ve Müslümanlara karşı kurmuş oldukları planları ve komploları ifşa ederek ve insanları bunları ve bunların başarısızlıklarını anlamaya davet ederek siyasî mücadele bulunmak, ardından da Hilafet'in kurulması için yönetimin teslim edilmesi olan üçüncü merhaleye ulaşmak amacıyla Müslümanların içindeki güç ve kuvvet ehlinden nusret talebinde bulunmak. Resul Muhammed [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Medine-i Münevvera'da ilk İslamî Devleti kurduğundaki metodu işte budur. Dolayısıyla Hilafet Devleti'ni kurmak için bunun dışındaki bir metot, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in metoduna muhalefet etmek sayılır. Nitekim ensar, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] ile olan İkinci Akabe Biatı'nda Mekke halkı ile savaşma hususunda izin istediğinde İmam Ahmed'in Müsnedi'ndeki şu hadis varit olmuştur: والذي بعثك بالحق لئن شئت لنميلن على أهل منى غدا بأسيافنا قال فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لم أؤمر بذلك "Seni hak ile gönderen Allah yemen ederim ki eğer istersen biz yarın kılıçlarımızla Mina halkına hücum ederiz deyince Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: Henüz bununla emrolunmadık."

Mina halkından kasdedilen; Kureyş Müşrikleridir. Peki o halde bugün Müslümanların hayatındaki hedefi nasıl olmalıdır?

Hizb-ut Tahrir, İslam ile hükmedecek ve şeri hükümler ile bunların hayat vakıasına indirilmesine bağlı kalarak ümmetler arasındaki onurunu geri iade edecek olan Hilafet Devleti'ni kurmak amacıyla İslam ümmetiyle birlikte çalışmakta ve Hilafet Devleti'nin tuğlaları olacak olan İslam ümmetinin evlatlarına dönük güveni yeniden kazandırmaya hırs göstermektedir.

Sonuç olarak Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti olarak bizler, Yemen'deki gazete ve medyadan talep ettiğimiz üzere "Yemen el-Yevm" Gazetesi olarak sizlerden de Hizb-ut Tahrir'e dayatılan karartma rolünden vazgeçmenizi talep ediyoruz. Zira Hizb-ut Tahrir olarak bizler, Hizb-ut Tahrir'in muhtelif siyasî ameller vakıasına indirmiş olduğu hükümler ile benimsemiş olduğu fikirler hakkında söylediklerini insanların öğrenmeleri amacıyla geçmişte de olduğu gibi bizim tarafımızdan Yemen ve dünyadaki muhtelif olaylar hakkında yayınlananların tamamını gazetenizin sahifelerinde yayınlanması için sizlere ulaştırmaya devam edeceğiz.


Dr. Muhammed Et-Taşî
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Bürosu Başkanı
Yemen Vilâyeti

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 735417068
http://www.domainnomeaning.com
E-Mail: yetahrir@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER