29 Kasım 2023 Çarşamba günü El Umena Net sitesinde, ABD Dışişleri Bakanlığı bölge sözcüsü Samuel Warburg’un “ABD Dışişleri Bakanlığı: Washington tek bir nedenden dolayı Husilere yeni yaptırımlar uygulamak istemiyor.” başlıkla basın açıklaması yer aldı. Açıklamada, “Mevcut ABD yönetiminin, Yemen halkını etkilememek adına Husilere yeni yaptırımlar uygulama niyetinde olmadığı” belirtildi. Husilerin yaptığı eylemler, Washington’u kızdırmaktan ziyade ABD planlarına hizmet etmektedir.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı bu açıklama, USS Mason adlı destroyerin Central Park’ın yardım çağrısına yanıt verdiği sırada iki balistik füze saldırısına maruz kalmasından ve Aden Körfezi’nde güvertesine çıkan 5 kişinin USS Mason destroyeri tarafından yakalanmasından iki gün sonra geldi.

Washington’un bu açıklaması, uluslararası toplumun Husilere yaptırım uygulamasını engellemeye matuftur. Yoksa ne zamandan beri Washington Yemen halkına ilgi ve özen göstermektedir? Zira Yemen’de devam eden çatışmanın arkasında, Husileri iktidara getirerek Yemen’de siyasi nüfuz elde etmek ve İngiliz siyasi nüfuzunun yerine geçmek isteyen ABD var. Devrik Ali Salih’in partisi ve Islah Partisi, taraftarları bilse de bilmese de İngilizlere hizmet ediyordu. Daha önce Husiler, Marib ve Taiz şehirlerine saldırdıklarında sessiz kalan Washington, Husilerin kontrolündeki El Hudeyde şehri düşerken bir anda sivilleri koruma sevdası depreşmişti. Washington, 9 yıldır süren savaş sırasında öldürülenlere ve yerinden edilenlere hiç aldırış etmemiştir. Washington’ın dillendirdiği bu gerekçe, Husilere meşruiyet kazandırma planlarıyla örtüşmektedir.

Washington, Tahran üzerinden Husilere bölgesel destek sağlamaktadır. 2001’deki Bush yönetiminden, Obama, Trump ve şu anki Biden yönetimine kadar mesele nettir ve planlarıyla tutarlıdır. Amerika, Orta Doğunun sınırlarını yeniden çizmek için Ortadoğu’da mezhep çatışmalarını kışkırtmaktadır. Dolayısıyla Husilerin eylemleri, Washington’u öfkelendirmek yerine ABD’nin planlarına hizmet etmektedir.

Öte yandan Yahudilerin süngüleri altında Kudüs’ün haccedilmesi çağrısında bulunan Hani bin Brik ve Yahudi varlığıyla normalleşme çağrısında bulunan Aydarus El Zubeydi gibi güneydeki İngiliz ajanları, Husilerin “yasadışı” olarak Galaxy Leader gemisini alıkoymasını kınayan ve serbest bırakılması çağrısında bulunan efendileri İngiltere’ye bağlı olarak seslerini yükseltmişlerdir.

İngiltere-Amerika çatışma tuzağına düşen Yemen de dahil olmak üzere Orta Doğu’daki çatışma ve çekişmenin temel nedeni, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Hilafetin ilga edilmesinden sonra eski ve yeni sömürgeci ülkelerin bölgeye doğrudan müdahalesi, bölgede İslami yönetimin yokluğu, Sykes-Picot sınırlarıyla İslami bağların kesilmesi ve bölgeye Yahudi varlığının yerleştirilmesidir. Çatışan sömürgeci ülkelerin etkisi, Hizb-ut Tahrir’in kurmak için çalıştığı Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti kurulmadıkça Müslüman ülkelerin- Orta Doğu- kalbinden çıkmayacaktır.

Ey iman ve hikmet halkı! Bir sömürgeciye karşı diğerinin tarafında olmayın, İslâm’ın değirmeninin döndüğü yere dönün.