Hadi hükümeti Dışişleri Bakanı Halid El Yemani, Yemen halkının Filistin toprakları işgalcisi Yahudi varlığı düşmanlığını yansıtmayan benzeri görülmemiş bir adım atarak, Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen konferansta üst üste iki gün Yahudi varlığı başbakanı Benjamin Netanyahu’nun yanına oturdu. Orta Doğu konulu konferans, Arap ve Batılı ülkelerinin katılımıyla gerçekleşti. Katılımcıların iddiasına göre İran’la “mücadele” konferansın en önemli gündem maddesidir. Yemen halkından gelen tepkiler ve kınamalar üzerine bu utanç verici ve hain tutumunu meşrulaştırmak için Twitter hesabından bir açıklama yapan Hadi hükümeti Dışişleri Bakanı El Yemani, “Yemen’in, Cumhurbaşkanı Hadi’nin Filistin meselesi, halkı ve liderleri konusundaki tutumu değişmez ve pazarlık kabul etmez.” ifadelerini kullanarak, “ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na sunulmasında Yemen’in, “Arap Birliği Dönem Başkanı” sıfatıyla Arap ülkelerine öncülük ettiğini” hatırlattı. Ve Varşova konferansına katılmalarının amacının, Filistin sorununu tartışmak değil, İran’ın Yemen’de artan nüfuzuna karşı uluslararası toplumu seferber etmek olduğunu söyledi.

Filistin toprakları gaspçısı Yahudi varlığı ile bu hain normalleşme tutumu, Allah’a, Rasûl’üne ve müminlere ihanettir. Bu ajanlar, haydut Yahudi varlığına karşı cihat için yanıp tutuşan iman ve hikmet halkı Yemenlilerin temsilcisi olamazlar. Yemen halkı, Filistin’i özgürleştirmek ve ilk kıblenin ve üçüncü Haremeyn’i Şerifin gaspçısı Yahudi varlığını ortadan kaldırmak için kendilerine önderlik edecek samimi liderlikten yoksundur.

Bu ajanlar iradesizdir. Sömürgeci kâfir efendilerinin talimatları doğrultusunda hareket ederler. Yahudi varlığı ile normalleşme yoluyla Amerika’ya yanaşıyorlar ki kuklası Husiler ve İran’a baskı yapsın. Ancak yaptıkları bu şeyin, Yemen ya da bölgede İran ve Husilerin gücünü artıracağını bilmiyorlar. İran ve yandaşı Husilerin, gerçekten Yahudi varlığı düşmanı olduklarını sanıyorlar. Oysa İranlı yetkililer, açıkça Yahudi varlığına düşman olmadıklarını, sadece Amerika ve “İsrail”e ölüm” sloganı attıklarını söylediler. Bunlar, sadece slogandır, Amerika veya Yahudi varlığına karşı cihat ilan edildiği anlamına gelmez. Bu gerçek birçok kez dile getirilmiştir. En son İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Fransız Le Point dergisine verdiği demeçte, “Ülkesinin Yahudi varlığını haritadan silmek istediği suçlamalarını reddetti. “Ne zaman (İsrail)i yok edeceğimizi söyledik? Dedi ve ülkesinin, Yahudi varlığını haritadan sileceğini asla söylemediklerini vurguladı. Bu bağlamda şöyle dedi: “Ne zaman (İsrail)i yok edeceğimizi söyledik? Bana bunu söyleyen bir İranlı yetkili gösterin. Hiç kimse böyle bir şey söylemedi”.

İslami olduğunu iddia eden partiler ve organların, Hadi hükümeti Dışişleri Bakanının bu utanç verici ve hain pozisyonuna sessiz kalmaları gerçekten çok tuhaf. İman ve hikmet Yemen’indeki âlimler ve vaizler nerede? Yoksa bunlar, ajanlar ile birlikte mi hareket ediyorlar? Onların dine ve ümmete karşı işledikleri suçları mı meşrulaştırıyorlar?

Filistin, kınamalar, lanetlemeler, gösteriler ve yürüyüşler ile kurtarılamaz. Yahudi varlığının kökünü kazımak üzere orduları seferber etmekle ancak kurtarılabilir. Yemen kabileleri içindeki güç ve kuvvet ehlini, ordu komutanlarını ve subayları sömürgeci kâfirlerin planları uğrunda aralarında savaşmak yerine Yahudi varlığına karşı savaşmaya, utanç, ihanet ve helake sürükleyen çatışmacı tüm ajan taraflardan uzaklaşmaya çağırıyoruz.

Suudi Arabistan ve BAE hükümdarları ve diğer hain yöneticiler, İran’a baskı yapması, Yemen ve bölgedeki nüfuzunu dizginlemesi karşılığında Amerika’yı memnun etmek için Hadi hükümetini Yahudi varlığı ile normalleşmeye sürüklüyorlar. Amerika ayrıca İran’la mücadele ve nüfuzunu dizginleme bahanesiyle ümmetin Yahudi varlığı ile varlık savaşını ümmet arasındaki savaşa evirilmesini istiyor. Bunu “yüzyılın iğrenç anlaşmasını” kabul ettirmek için yapıyor. Ancak Allah’ın izniyle bu anlaşma başarısız olmaya mahkûmdur... Müslümanlar, düşmanların planlarının farkında olmalıdırlar. Birlikleri ve kalkınmalarını yeniden sağlamak üzere radikal değişim için çalışarak o planları başarısızlığa uğratmalı ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmalıdırlar. Hilafet, Müslümanları yeniden izzete kavuşturacak, onur ve haysiyetlerini koruyacak, kutsallıklarını özgürleştirecek, gaspçı varlığı ortadan kaldıracak, kâfirlerin elini kesecek ve sefih ajanlara engel olacaktır. Kuşkusuz bu Allah’a zor değildir.