ABD'nin liderliğini çektiği, kâfir Batı'nın eşlik ettiği, Suudi Arabistan ve pek çok Müslüman ülkenin de içinde bulunduğu koalisyon güçleri, 23-25 Eylül tarihlerinde Suriye ve Irak'a yönelik askeri bir operasyon başlattı. Suriye'nin Rakka ve Deyre'z-Zor şehirlerini bombaladı. Suriyeli çocuk ve kadınları katletti. Katliamı gerçekleştirmeden önce Baas rejimi ve İran'a da bilgi veren Batılı küresel güçlerin oluşturduğu bu koalisyon, açıkça Suriye ve Irak halkına savaş ilan etti. ABD Savunma Bakanlığı bu savaşın süresinin uzun yılları alacağını da gizlemedi.

BM Genel Kurul toplantısına katılmak için New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, koalisyon güçlerinin Suriye'ye yönelik bu saldırısını açıkça destekleyen şu açıklamayı yaptı: "Bölgedeki terör örgütlerine karşı yapılmış bir eylem olarak bizim de olumlu yaklaştığımız bir adımdır. Bu yol haritasının kararlılıkla sürdürülmesi gerekir, ara verilmesi yanlış olur diye düşünüyorum. Özellikle bölgedeki bu terörle mücadelenin bir ortak mutabakat içerisinde yürümesi gerektiğine inanıyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin adımlarının askeri operasyonu da kapsayıp kapsamayacağı konusunda ise "Katkımız askeri, siyasi her türlü desteği kapsar" dedi.

Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti olarak önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'a şu önemli hatırlatmayı yapıyoruz: Ey Erdoğan! Suriye halkı katil Baas rejimi tarafından canice katledildiğinde, 2011 Ağustos ayında aynen şu açıklamayı yapmıştınız: "Biz Suriye konusunu bir dış mesele olarak, bir dış sorun olarak görmüyoruz. Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir. Çünkü bizim Suriye ile 850 kilometre sınırımız var, akrabalık, tarih, kültür bağlarımız var. Dolayısıyla burada olanlar bitenler bizim asla seyirci kalmamıza fırsat vermez. Tam aksine oradaki sesleri duymak zorundayız, duyuyoruz ve tabii ki gereğini de yapmak durumundayız." Şimdi soruyoruz. Bu sözün üzerinden üç yıldan daha fazla bir zaman geçti. Bu süre içinde ne yaptınız? ABD'nin Suriye politikasının kuyruğuna takılıp gittiniz. Şimdi ise Baas rejimini temize çıkarmaya çalışan ve terörle mücadele bahanesiyle Suriye ve Irak halkına savaş başlatan küresel sömürgecilik koalisyonunun katliamlarına destek oluyorsunuz. O gün dost, akraba ve kardeş dediğiniz Suriye halkı, bugün terörist mi oldu? Hani Suriye meselesi sizin iç meselenizdi? ABD ve küresel koalisyon çetesi sizin iç meseleniz olan Suriye topraklarına saldırdı. Eğer Suriye sizin iç meseleniz ise, ABD, topraklarınız ve halkınızın üzerine bomba yağdırıyor. Durmasın, kararlılıkla devam etsin mi diyorsunuz?

Ey Erdoğan! Artık Suriye devriminde kapalı gibi görünen her şey tüm dünya için gün gibi açık oldu. Dost düşman daha net belli oldu. ABD, Batı, Rusya, İran, Çin ve tüm küresel güçler, Baas ve Maliki yönetimi ile birlikte Suriye ve Irak halkına savaş açtı. ABD'nin gözetiminde bu güne kadar yapılan Suriye'nin dostları toplantıları aslında kirli ihanet toplantılarıydı. Ama o gün kâfirlerin bu kirli planlarını deşifre edenlerin nasihatlerine kulak vermediniz. Suriye devrimini çalmak için fırsat kollayan hırsızların oluşumlarına destek oldunuz. Şimdi ise Suriye ve Irak'ı terör bahanesiyle bombalayan sömürgeci koalisyon çetesi, İslam ile devan eden savaşını yeniden ilan etti. Artık vakit, dost ve düşmanı belirleme ve ilan etme vaktidir. Suriye ve Irak halkı mı dost? Yoksa kâfir ABD ve küresel koalisyon çetesi mi?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ "Ey iman edenler! Allah'a ve Rasûl'e ihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de ihanet etmeyin." ^{[Enfal 27]}