28 Aralık 2021 Salı günü Maliye Bakanı Siham Boughediri Namsieh düzenlediği basın toplantısında, cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle hükümetin 2022 yılı bütçesini açıkladı. Bütçede cari açık 8.548 milyar dinar olarak tahmin edilmektedir. Bakan, “Tunus devletinin, 12,6 milyar dinar yurt dışından ve 7,3 milyar dinar yurtiçinden olmak üzere 19,9 milyar dinar ek krediye ihtiyacı olacağını söyledi.” Aslında bakan, IMF’ye başvurulmasını meşrulaştırma çabasında. Dahası, Tunus’un yakında IMF ile müzakerelere başlayacağını duyurdu.

Tunus’un yetenekleriyle oynanması karşısında Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, kamuoyuna aşağıdaki hususları açıklıyoruz:

1- Bu kararname, aslında cumhurbaşkanının yeni bir aşama ve yeni bir düşünce iddialarını çürütmektedir. Bu mali yasayla hükümet, “Mali Komisyon” vesayeti altında olduğundan beri Tunus’taki ardışık hükümetlerin izlediği yolu izlemektedir. Devlet bugüne kadar bu Mali Komisyon’dan bir milim bile sapmamıştır. Öyleyse yeni düşünce nerede? Halkın isteği nerede? Yoksa bu sadece kamuflaj ve aldatma mı?

2- Cumhurbaşkanının Mali Yasası, haksız ve adaletsiz vergilerin uzun bir listesinden başka bir şey değildir. 2022 bütçesinde en büyük payı vergi gelirleri oluşturmaktadır. Yaklaşık 38.618 milyar dinarlık bütçede, vergi gelirlerinin 35.091 milyar dinar olduğu tahmin ediliyor. Bilindiği gibi 100 milyar dinar (30.3 milyar dolar) borç tutarıyla bütçe yeni bir rekor kırmıştır. Bu, GSYİH’nın yüz 90’ına tekabül ediyor. Bütçe, ceplerinde derin delik açmak için milyonlarca Tunusluyu cezalandırmayı amaçlıyor. Her zamanki gibi vatandaşların cepleri, devletin en büyük gelir kaynağı olmayı sürdürüyor. Vatandaşlar ise yüksek enflasyondan ve temel gıda mallarındaki pahalılıktan muzdarip! Peki, Cumhurbaşkanının halkın parasını hırsızlardan geri alma iddiası nerede kaldı?

3- Cumhurbaşkanı ve hükümetin propagandasını yaptığı reformlar, halk düşmanı IMF’ye duyulan sevginin bir göstergesidir. Reformlar esasında dinarın döviz karşısında değerinin düşürülmesi, sübvansiyonların kaldırılması, kamu kurumlarının satılması ve ücretlerin dondurulması gibi adaletsiz koşullar temeline dayalıdır.

Dinarın devalüasyonu, gıda fiyatlarının çoğunda artışa neden olacaktır. Akaryakıttan sübvansiyonların kaldırılması ekonomik durgunluğu artıracaktır. Üretim maliyetleri arttığında üreticiler üretimi durduracaktır. Buna ek olarak memuriyet kapılarının kapanması, yüksek lisansa sahip yüzlerce insanı çalışma hakkından mahrum edecek, devlete bazı kamu kurumlarını satmaktan veya elçilik kapılarını süpürmekten başka bir çare kalmayacak, belki de kredi almak zorunda kalacaktır, böylece krizleri iyice derinleşecektir.

Ey değerli Tunus halkı! Devrim yüzünden cezalandırılıyorsunuz. Bu defa saf devrimciler kılığına girmiş ve yağmalanan paranızı geri almak için hırsızlarla mücadele ettiğini iddia eden bir cumhurbaşkanı tarafından cezalandırılıyorsunuz. 2022 yılı Mali Yasası, yağmacı yabancı çevreler yararına ceplerinizdeki son kuruşları soymayı ve ülke ekonomisine yönelik yıkıcı politikalarını uygulamayı hedefliyor.

Bugün Tunus’un karşı karşıya olduğu en tehlikeli şeylerden biri, bu yıkıcı ve kölelik bütçesidir. Bütçede borç oranı daha da artacaktır. Cumhurbaşkanı Kais Said, kamuoyunu değişim konusunda yanıltıyor, sömürgeci IMF ve türevlerinin koşullarını kabul etmeye yönlendiriyor; öte yandan saadetten bahsediyor, kölelik anlaşmaları imzalıyor. Bardo Parlamentosu’ndaki hırsızlar tehdit ederken, her gün servetimizi çalan soyguncu büyük hırsızlara sessiz kalıyor.

Ey değerli Tunus halkı! Biz Müslüman değil miyiz? Ümmeti Muhammed’deniz. Allah bizi onurlandırmak için bir din göndermedi mi? Niye düşmanlarımıza yalvarıyoruz ve onlardan dileniyoruz? Yüce İslam hükümlerinde sorunlarımızın çözümü yok mu? Neden insan yapımı yasalardan medet umuyoruz?

Hakkımızda hiçbir ahit ve yakınlık gözetmeyen bu laik kapitalist saçmalığa meydan okumanın zamanı gelmiştir. Bütün dertlerimize çare olan İslam’ın ilahî hükümlerine doğru yürümeliyiz. İslam’sız bir hayat, İslam’sız bir haysiyet, gerçek bir devlet tarafından uygulanan İslam ve hükümleri olmadan üstünlük olmaz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in halifesi olan devlet, insanların işlerini İslam’a göre güdecektir. İnsanlar zillet içerisinde değil üstün olacaklardır. Diğer milletlerin aşağılamasına, hakaretine ve saldırısına maruz kalmayacaklardır!

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ “Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.”^{[Münafikun 8]} Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}