Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayetindeki Bir Dava Erinin Vefat Duyurusu

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً

“Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.”^{[Ahzab 23]}

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti, genel olarak İslam ümmetine, özel olarak Tunus halkına yüksek ahlak ve aydın düşünce sahibi saf ve dindar dava eri Muhammed El Fadıl Şatara’nın ölüm haberini duyuruyor. Karkana adasındaki Asil El Ataya Köyünde 12 Eylül 1942 yılında dünyaya gelen merhum, ünlü Zeytune Şeyhi Âlim ve Hatip Abdül Fettah Şatara’nın oğludur. Merhum, 14 Ocak 2021 Perşembe sabahı 78 yaşında Rahmeti Rahmana kavuşmuştur. Ömrünü Yüce Allah’a itaat yolunda harcadı, İslami hayatı başlatmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir ile çalıştı. Tüm gücünü ve enerjisini daveti insanlara taşımak için sarf etti. Sabretti, sevabını Allah’tan umdu, daveti ve Hizb-ut Tahrir gençlerini çok severdi.

1960’larda Almanya’nın Köln Üniversitesi’nde beden eğitimi, pedagoji ve psikoloji alanında okurken davet ile tanıştı. 1971’de Tunus’a döndükten sonra Kartaca öğretmen adaylığı Okulu’nda, sonra Tunus’taki Fen Fakültesi’nde dersler verdi. Daha sonra Tunus’taki Şeriat Fakültesi’nde okudu ve lisans derecesini aldı.

Allah, onun eliyle iyilik yaptı. Daveti taşıyan ve Tunus’ta aydın düşünceyi yayan ilk meşale oldu. 1973’te ilk Hizb-ut Tahrir halkasını oluşturdu. O ve beraberindekiler, başkent Tunus, Menzil Tamim, Kabas ve Karkanah’da Hizbe destekçiler kazanmaya başladı, davet böylece Allah’ın lütfu ile diğer illerde yayıldı.

Merhum, zor koşullarda ve dalgalı denizlerde Hilafet çağrısını taşıdı. Hak ile meydan okudu, tıpkı Allah’ın Hanif Şeriatını hâkim kılmak ve Müslümanları kalkındırmak için çalışan tüm ıslahatçılar gibi Allah uğrunda eziyet gördü. 1983 yılında Burgiba rejimi tarafından tutuklandı, haksız yere düşmanca hapsedildi. Hapisten çıktıktan sonra güvenlik denetimi altındayken bir okulda İslami eğitim öğretmeni olarak görev yaptı.

Umarız Allah, İslam ümmeti ve bizim kaybımızı geniş rahmetiyle kuşatır da onu Firdevs-i Ala cennetinde Nebiler, Sıddıklar, şehitler ve Salihler ile birlikte eyler. Onlar ne güzel dostturlar. Ve onu en güzel mükâfat ile mükâfatlandırır.

Gözler yaslı, kalpler hüzünlüdür. Fakat biz ancak Rabbimizi razı edecek şeyi söyleriz. Biz şüphesiz Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.