Uzun vadeli strateji ve iyi planlı komplonun ardından kapitalist ve sömürgeci ülkeler, kutsal Receb ayının sonunda Receb 1342 / Mart 1924 yılında Osmanlı Hilafet Devletini yıktılar.

İslam, tüm insanlık için bir rahmettir. Hilafet Devleti de Müslümanlar ve insanlık için bir aydınlık ve kurtuluştur. Dolayısıyla Hilafetin yıkılışı, her alanda büyük bir etki, endişe ve sıkıntı yaratmıştır. Diğer bir deyişle Hilafetin yıkılışı, Müslümanlar ve insanlık için sefalet, felaket, rezalet ve feryadı figanlara yol açmıştır.

Hilafetin ilgasıyla İslam’dan başkasıyla yönetilen Müslümanlar, büyük bir yıkım yaşadılar. İslami hayat farzından ve yaratıcıya ibadetten uzaklaştılar. Renk, coğrafi yapı veya sömürgecilerin çizdiği ulusal sınırlara bakmadan onları tek bir ümmet yapan bir kalkan altında yaşamaktan mahrum bırakıldılar.

Barış, huzur ve mutluluk içinde yaşamak yerine korku, acı, katliam, işgal ve keyfi saldırılara maruz kaldılar. Ne bir savunucu ne de bir koruyucuları oldu. Dahası Müslümanlar ve İslam, Batı ülkeleri özellikle ABD tarafından insanlığın düşmanı olarak betimlendi.

Gayrimüslimlere gelince, Hilafetin yıkılışıyla İslam ile yönetilme altın fırsatından yoksun oldular. İslam’da zorlama yoktur. İslam hükümleri uygulansaydı, İslami entelektüelliğin gücüne, pratik olarak da adalet, eşitlik ve dürüstlüğe tanıklık edeceklerdi. Bu sayede dini dışlayan, insan yapımı sistem ve yasalara dayanan laik demokratik modern diktatörlük sistem ile insan fıtratına uygun İslami sistem ve yönetim arasında ayrım yapma fırsatı da elde etmiş olacaklardı.

Ayrıca Hilafetin yıkılışıyla Gayrimüslimler, din, ırk veya kabilesine bakmadan sadece vatandaşlık olgusunu baz alan bir devlet altında yaşamaktan da mahrum oldular. Tarihte Hilafet Devleti, ayrımcılık yapmadan her türlü insanı İslam’ın potasında tek bir ümmet yaptı.

Dahası dinlerini koruma fırsatını kaçırdılar. Hâlbuki bugünkü demokratik/ kapitalist sistem, dinlerini koruyamaz. Demokratik sistemde, din ve yönetim kapris ve arzulara göre idare edilir. Eşcinsellik gibi utanç verici ve yasal kötülükler dayatılır.

Müslümanlara gelince, Raşidi Hilafeti yeniden kurma çalışması ile meşgul olmaya devam etmeleri gerek. Güç, silah veya şiddete başvurmadan Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodolojisini takip ederek büyük bir İslam ülkesinde bir devlet kurmayı kendilerine amaç edinmelidir.

Gayrimüslimler için alternatif adil gerçek bir sistem olarak İslam hakkında derin bir araştırma yapmalarının zamanı gelmiştir. Bugün dünyada kapitalizm ve demokratik siyasal sistem, insanlık için büyük bir yıkım ve sefalete neden olmuştur.

Mesûd Msellem
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tanzanya
Medya Temsilcisi