مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً "Müminlerden, Allah'a verdiği ahdi yerine getiren nice adamlar vardır. Kimi, bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. ahitlerini hiç değiştirmemişlerdir." ^{[el-Ahzab 23]}

Tüm İslamî Ümmetin şehitler ümmetine, el-Ukab Râyesi'in kaldırmak ve mübarek Şam topraklarında İslamî Hilafet'i kurmak için sadece Allah yolunda şehitlik şerefine nail olup Allah'ın izniyle şehit olan muhlis davet taşıyıcılarından yeni bir şehit daha katıldı. Nitekim İbn-u el-Atîbe el-Bâr, davet taşıma vacibini eda ederken 06 Şaban 1434 tarihinde tagut Beşar'ın çetelerinin vahşî bombalamasına maruz kalarak şehit oldu.

Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmaksızın hakkı söyleyen ve hakkı yerine getiren Edhem [Rahımehullah], Şam Sanatlar Fakültesi'nde mücrim rejime meydan okuyanların ilklerinden olduğu gibi insanlarla, guruplarla ve tüm faaliyetlerle sıkı bir ilişkiye girerek onları, Cenevre-1 ve Cenevre-2 gibi hain konferansları ve sömürgeci kafirler ile ajanlarının projelerini reddetmeye teşvik ettiği gibi... Şam halkını, konferanslar gibi ayaklanmalarına karşı kurulan tüm tuzakları reddetmeye ve sorunlarımızın çözümünü, başta Rusya, Amerika ve Avrupa olmak üzere sömürgeci ülkelerden olan düşmanlarımızın yanında arayan herkesten uzaklaşmaya davet etmiştir. Dolayısıyla tagut ve zebanilerinin oturumlarına katılan herkes, Allah'a, şehitlerin kanlarına ve yerinden edilenlerin, hürlerin, yaşlıların ve çocukların acılarına ihanet etmiş demektir.

Ayrıca Edhem, Rabbi Subhânehu'ya kavuşmadan önce, İslamî hayatı yeniden başlatmak için sadık bir şekilde çalışmış, dili Allah'ın zikriyle ıslanmış, "Allah'tan Başkasının Önünde Eğilmeyeceğiz" şeklindeki hak sözü haykırmış ve tüm bunları da Allahu Subhânehu'nun şu vaadine güvenmesinden dolayı yapmıştır:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaadetti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkar ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." ^{[en-Nûr 55]}

وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine galiptir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!" ^{[Yûsuf 21]}

Allah sana rahmet eylesin ey kahraman! Nitekim insanlar hakkı batıldan ayırsınlar diye Doğu Guta'da taşımış olduğun davet, Allah'ın izniyle Şam ayaklanmasını aydınlatan bir nur olmuştur. Allah senin evini, daha hayırlı bir evle ve aileni de daha hayırlı bir aile ile değiştirsin. Allah ailene ve sevdiklerine sabır ve metanet versin. Dolayısıyla bizler Allah'tan, bizi seninle seni de Allahu Teâlâ'nın izniyle Naîm Cenneti'nin altında olanlarla bir araya getirmesini temenni ediyoruz... Bizler senin ayrılışından dolayı çok üzgünüz ey Edhem! Ama Rabbimizin razı olduğundan başkasını söylemiyoruz:

إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

"Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz." ^{[el-Bakara 156]}