Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SRu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130009 H. 18 Şevvâl 1432
M. Cuma, 16 Eylül 2011

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz. Enfal 2 Suriye'de

14 Eylül Çarşamba günü akşamı Suriye Resmi Ajansı (SANA), 15 Eylül Perşembe günü akşamı ise Suriye resmi televizyonu  Yarbay Hüseyin Harmuş'un itiraflarını yayınlayacağını açıkladı, (geçen haziran ayından bu yana ordudan ilk ayrılan subay ve onlarca subayı içeren ‘Özgür subaylar hareketi' komutanı). Suriye rejimine bağlı medya organları, Suriye ordusunun İdlib (şehri) dolaylarında düzenlediği operasyonda onu (yarbayı) ve 13 subay ve militan gurubu ile birlikte ele geçirdiğini açıkladı.

Ardından ‘Özgür subaylar hareketi' Yarbayın tutuklanıp Şam'a teslim edilmesindeki ‘bütün sorumluluğun' Türk hükümetine ait olduğuna dair bir bildiri yayınladı. Bildiride; ‘subaylar için asıl tehlikenin kendilerine himaye sağlanması amacı ile sığındıkları Türk hükümeti tarafından gerçekleştiği ortaya çıktı' dendi. Bildiri şöyle devam etti: ‘Böylece Türkiye kendini açıkça Suriye halkının düşmanı konumuna koydu. Zira herhangi bir devlet ve istihbarat birimleri arasında Suriye halkının kanları üzerinden pazarlık yapılması ve değiş tokuş da söz konusu olamaz'.

Suriye rejimine bağlı medya organlarının yarbayın teslim edilmeyip Suriye topraklarında yani İdlib dolaylarında, tutuklandığı şeklindeki haberini subayın ailesi yalanladı. Oysa onların rivayeti kendisinin, eşinin, çocuklarının ve kardeşinin bulunduğu Türkiye'deki kamplardan kayıp olduğu yönündedir. Haberin bu şekli ile bu mesele hakkında Suriye-Türkiye arasında resmi gizli bir anlaşmanın var olduğuna delalet etmektedir. Bunu teyid eden husus ise; Suriye rejiminin Türkiye'deki patlama ile ilgili suçlu bir kaç Kürtü Türkiye'ye teslim etmesi karşılığında Türk makamlarının da Suriye'ye bu subayı teslim etmesi şeklinde medyada geçen haberdir. Belki ‘Özgür subaylar hareketi' bildirisinde geçen ‘Zira herhangi bir devlet ve istihbarat birimleri arasında Suriye halkının kanları üzerinden pazarlık yapılması ve değiş tokuş da söz konusu olamaz' ifadesinden bunu kast etmiştir. Bu gizli anlaşmayı teyid eden diğer bir husus Türk makamlarının ilk günlerden beri subayın kayboluşuyla ilgili durumu bilmesidir. Zira onun akibeti hakkında en üst düzey makamlara baş vuruldu. Fakat bu makamların verdiği cevap onların bilgisi dahilinde onun Suriye-Türkiye sınırları arasında bulunan bir dairede ve güvenilir bir yerde olduğu ve bir kaç gün sonra ailesine döneceği yönünde idi. Yine subayın ailesi de şöyle anlattı: Ondan gelen haber kendisiyle kamp dışında yüzbaşı rütbeli bir Türk emniyet görevlisi görüştükten sonra kesildi. Nitekim Türkiye, Suriye'lilerin Türk topraklarına sığındıklarından beri sadece kendi bakımı ve himayesi altında olduğunu açıklamıştı. Bunun üzerine insani yardım veya basın takibi gerekçesiyle devletlerin casuslarının sızmasından kaygılandığı için bütün uluslararası insani örgütlerin ve medya kuruluşların kamplara girmesini yasakladı. Böylesi bir subayın elbet bütün hal ve hareketleri, bağlantıları ve görüşmeleri Türk istihbaratı tarafından yoğun ve sürekli takip altında olması gerekiyor... Eğer onun kaçırılışı sadece Suriye istihbaratı tarafından gerçekleşmiş ise, bu Suriye'nin Türkiye'ye karşı bir savaş ilanıdır. Oysa biz Türkiye'nin hiçbir şey yapmadığını gördük.

Biz Hizb-ut Tahrir olarak bu tehlikeli olay karşısında, bu subayın kaçırıldığı gibi mübarek Suriye devriminin de kaçırılmasından -kullanılmasından- endişelenirken, tekrar şunu hatırlatmak istiyoruz: şuan ki Suriye rejimi de Türk rejimi gibi bölgedeki Amerika'ya bağlı olan rejimlerin sütunlarından biridir. Söylemleri ise dışı rahmet (devrimi desteklemek) içi azap olan (Amerika'nın alternatif bir rejim sağlamasında rol oynaması) göstermelik bir tutumdur. Türk rejiminin siyasi geçmişini bilmeyen bir kişi onun oynamakta olduğu rolün hakikatinin ne olduğunu kestiremez. Zira o devrime boş destekler verirken Suriye rejimi ve onun icraatlarına karşı da süslü açıklamalar yapıyor ve rejimin insanları katletmeye devam edip sınırı aştığı takdirde tehdit edeceğini söylüyor. Aynı rejim sınırı çoktan aştı, ama Türk rejimi çok gecikti... Neden bu gecikme peki!? Çünkü o, Amerika'nın kendisine vereceği talimatı bekliyor. Anlaşılan o ki Amerikan planı iki çizgi takip ediyor:

- Ya yumuşak değişim yöntemi olacak. Yani rejimin eski uşağı Beşşar el-Esad'dan yeni uşaklarına güvenli ve sessiz bir devir geçişi olacak. Bu süreç belki 2014 senesine kadar uzayabilir. Zira -‘Nabil el-Arabi'nin de açıkladığı gibi- sözü geçen yeni uşaklarını bu süre zarfında hazırlamış olur.

- Ya da sert askeri değişim yöntemi olacak. Bu yöntem yukarıdaki senaryo başarılı olmadığı takdirde devreye girecektir. İşte bu görevi yerine getirebilmek için o zaman Erdoğan'a yeşil ışık yakacaklardır. Allah'tan niyaz ediyoruz ki olup bitenler samimi Suriye devrimcilerine ve subaylarına Türk rolünün hakikatini ve tehlikesini göstermiştir.

Ey Suriye'deki subaylar!

Hizb-ut Tahrir olarak böylesi bir haber bize sürpriz olmadı. Ancak çok üzüldük, çünkü biliyoruz ki Suriye devrimini tuzağa düşüren en hilekar ve tehlikeli rol Türk rolüdür. Bu yüzden bizler samimi olarak, size çok düşkün ve sıkıntıya uğramanız bize çok ağır gelmiş bir halde diyoruz ki; her şeyi baştan sonuna kadar İslami olarak ilan edin ve onu sadece Allah [Subhânehu ve Te'alâ] için samimi kılın. Zira ne uluslararası himaye durumu değiştirecek, ne de uluslararası hukuk örgütlerine şikayet etmek hakları geri aldıracaktır. Batı'nın askeri ve medyatik olan maddi gücü sizi Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın size olan desteğinden alıkoymasın. Dolayısıyla siz imanınızla güçlü olun ki O [Subhânehu ve Te'alâ] da ayaklarınızı sabit kılsın ve sadece Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya ait olmak üzere yönetimi almak için işlerinizde en üst düzeyde yardım etsin. Yönetimi zalim zümrenin ellerinden söküp alırken rejimin avenelerinden korkmayacak kadar cesur olun, ecrinizi Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan bekleyin ve biliniz ki eceliniz sizin kalkanınızdır.

Ey Suriye'deki ayaklanan Müslümanlar:

Tağut Beşşar'ın zümresinin döktüğü temiz ve iffetli kanlarınız sizi Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın, Resulünün ve müminlerin razı olacağı doğru bir değişime götürmelidir. Sinsi planları çizme hususunda  usta olan sömürgeci kafirlerden sakının. Özellikle; bir uşağı bir başkasıyla değiştirmek isteyen Amerika ve bu işte pay isteyen Avrupa'dan sakının. Onların tuzaklarından ve devriminizi istismar etmek ve boşa çıkarmak için sarf ettikleri ölümcül çabalarından sakının ve kesin olarak biliniz ki eğer siz Allah [Subhânehu ve Te'alâ] ile beraber olursanız O [Subhânehu ve Te'alâ] da sizinle beraberdir. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur: وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِين Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. Ali İmran 139 Değişimi ancak Batı'nın sağlayabileceği çığırtkanlığını yapan Batı'nın avenelerinin saptırmaları sizi aldatmasın... Muhakkak ki siz Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın izniyle buna kadirsiniz. Biz Hizb-ut Tahrir olarak sizin içinizde ve size nasihat etmekteyiz. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] sizinle beraberdir ve O [Subhânehu ve Te'alâ] amellerinizi asla eksiltmeyecektir. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmuştur: وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler. Yusuf 21

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria
www.tahrir-syria.info
E-Mail: media@tahrir-syria.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER