Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD–BA–2017–RS–TR–46 H. 6 Zilhicce 1438
M. Pazartesi, 28 Ağustos 2017

“Hizb-ut Tahrir ve İsrail Sevdası” Makalesine Yanıt

Sayın Muhammed Abdullah Yakup,

Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

06 Zilhicce 1438 / 28 Ağustos 2017 tarihinde Ahram El Yevm gazetesi, “Sefer Karafi” köşesinde Hizb-ut Tahrir ve İsrail Sevdasıbaşlıklı bir makale yayımladı. Yayınladığınız bu makaleyi okuduk. Aşağıdaki yanıtı köşenizde yayımlayacağınızı umuyorum.

Birincisi: Makalenizde Hizb-ut Tahrir’in halk tabanından yoksun olduğunu söylediniz... Bu bilgileri nereden aldınız bilmiyoruz! Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti’nin aktivite ve faaliyetlerini takip etmiş olsaydınız, o takdirde adaletli davranır ve Hizbin faaliyetlerini takip eden herkesin bildiği gerçekleri siz de söylerdiniz. Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti tarafından 2009 yılında düzenlenen Dünya Ekonomik Konferansı’na 8 binden fazla insanın katıldığını belirtmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Eğer mesele (sayı) ise, Güney Sudan’ın bağımsızlığını reddetmek için binlerce insan Hartum sokaklarına dökülmüştür. Yanı sıra Hizb, silahlı kuvvetleri ve diğer büyük kitleler için de bir yürüyüş tertip etmiştir. Bu olgular, ümmetin dürüst ve içtenlikle sahip olduğumuz siyasi İslam projesi safında yer aldığı inancımızı teyit etmektedir. Dostlar bir yana düşmanlar bile Hizb-ut Tahrir’in ümmetin akidesine dayalı mütekâmil ve ayrıntılı siyasi projeye sahip olduğu görüşündedir. Kardeşimiz tarafından belirtildiği gibi biz duygusal insanlar değiliz! İslam akidesi ve ondan fışkıran hayat sistemidir bizleri iten faktör! Biz, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın buyruğuna imtisal etmek için kurulduk. Allah Subhânehu ve Teâlâ, İslam’ı hakem kılmayı ve İslam ile muhakeme olunmayı farz kılmıştır. Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَلا وَرَبِّكَ لا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًاHayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.[Nisa 65]

İkincisi: Biz İslam hükümleri uyarınca vakaya karşın bir tavır belirleriz. Zalimlerin kaprislerine uygun olarak tavır ve pozisyon değiştirmeyiz veya belirlemeyiz. Diğer bir deyişle, bize göre çözüm ve düşüncenin kaynağı vaka değil. Yüce İslam ideolojisine göre vaka sadece çözümlerin konusudur. Bu yüzden rızaları olmaları gerektiğini belirttiğiniz kimselerden eğer ihanet zuhur etmişse, o zaman bunlar İslam’a göre Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ihanet etmiş kimselerdir. Ümmetin temsilcilerinden olup olmamalarının hiçbir önemi yoktur. Zira koşullar ne olursa olsun herhangi bir İslam toprağını peşkeş çekmek asla caiz değildir. Bu topraklar, Allah’ın çevresini mübarek kıldığı kutsal topraklar olursa durum ne olur varın siz düşünün? Söz konusu kimseler, eğer Selahaddin Eyyubi ve Abdülhamit gibi adam olamıyorlarsa, o zaman köşelerini çekilip ahlaksızlık karşısında çaresizliği yeğlesinler. Ebu Hurayra’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

سَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ يُخَيَّرُ الرَّجُلُ بَيْنَ الْعَجْزِ وَالْفُجُورِ، فَإِنْ أَدْرَكْتَ ذَلِكَ فَاخْتَرِ الْعَجْزَ عَلَى الْفُجُورِSizin üzerinize bir zaman gelir ki, adam acizlikle facirlik arasında muhayyer kalır. Kim bu zamana ulaşırsa aczi, fücura tercih etsin!” Ki Allah Subhânehu ve Teâlâ, kendisini seven, onların da O’nu sevdiği, kâfirlere karşı güçlü, müminlere karşı alçakgönüllü adamlar zuhur eylesin. Onların eliyle fetihler nasip etsin, vaadini gerçekleştirsin.

فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًاİki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescide girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7] Ve Allah Rasûlü’nün müjdesi gerçekleşsin. Müslim Sahihinde Ebu Hurayra’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمُ الْمُسْلِمُونَMüslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz.Başka bir rivayette ise Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

تُقَاتِلُكُمُ يَهُودُ، فَتُسَلَّطُونَ عَلَيْهِمْ“Yahudiler ile savaşacaksınız, fakat neticede siz onlara musallat kılınacaksınız!

Arap ve “İslam” dünyasının “İsrail” ile normalleşmesi, normalleşmenin câiz olduğunu anlamına gelmez. İhanet, ihanettir pek çok insandan zuhur etse de. Batıl, batıldır, İslam’a göre meşru olmayan günümüzdeki şerli devletlerinin tamamı batılı işlemiş olsa da.

Son olarak diyoruz ki, ümmet ile omuz omuza uğrunda çalıştığımız Hilafet, diğer farzlar gibi bir farzdır. Hatta farzların tacıdır. Kuruluşu için çalışmamak, günahtır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Hilafet için çalışmayan herkesi hesaba çekecektir. Hal böyleyken ihanet eden ya da küçük görenin durumu nasıl olacaktır? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:

وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةًKim boynunda biat olmaksızın ölürse, cahiliye ölümü ile ölür.

Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi sevdiği ve razı olduğu şeye muvaffak eyler de Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasını hızlandırır. Biz Allah’ın izniyle bu ceberut saltanattan sonra Hilafetin yeniden dirileceğinden eminiz. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً، فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ، ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا، ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةٍ، ثُمَّ سَكَتَDaha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allahın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER