بَشِّرِ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا

“Münafıklara, kendileri için elem dolu bir azap olduğunu müjdele. Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.”^{[Nisa 139]}

Hilafetin yıkılışının 96. yıldönümü münasebetiyle bu yıl Receb ayında 22 Nisan 2017 Cumartesi günü İslami cemaat liderleri ve ilim adamlarının katılımıyla Şambat Rabita Meydanı’nda “Raşidi Hilafet altında tek ümmet, tek bayrak.”başlıklı bir konuşma festivali düzenlemek için 02 Nisan 2017 tarihinde mercilerden gerekli ön izin alınmış olmasına rağmen sahtekâr yönetim, sözünü yuttu. Festivali yasaklamak, insanları Allah’ın dinine davetten alıkoymak ve Hilafet projesi üzerinde toplanmalarını önlemek için baskıcı haydut güçlerini yolladı.

Yönetim, eğri iktidar koltuğunu korumak ve zehirli pastadan pay almak karşılığında Güney Sudan’ın bağımsızlığının ardından açıkça laikliği yerleştirmek, İslami şiarları tırpanlamak ve federalizm, özerklik yoluyla Sudan’ın geri kalanını parçalamak için çalışan Amerika projesini uygulama yolunda uygun adımlarla yürüyor.

Hükümet, Amerikan Büyükelçiliği ve ardından da Washington’daki Siyah Saray’a yakınlaşmak amacıyla İslami konuşma festivalini kurban seçiyor. Özetle hükümet, İslam ile mücadelede efendisinin safında yer alıyor. Allah yolundan alıkoymak, İslam ve davetçileri ile mücadele etmek ve Âlemlerin Rabbini kızdırmak pahasına olsa da efendisinin rızasını umuyor!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı başlatmak ve İslam Şeriatını uygulamak için daveti taşıma çalışmalarına devam edecektir. Bu amaca ulaşmak için Müslümanların enerjilerini seferber edecek, ümmeti kalkınma projesi ve itaatkâr bir yaşam etrafında bir araya getirecektir. Tarih, altın mürekkeple, dava adamları, destekçileri ve sempatizanlarının kahramanlıklarıyla ölümsüzleşecektir. Ayrıca tarih, Allah’a itaatten yüz çeviren, düşmanın ayakkabılarını yalamak için diz çöken, sevgi gösterisinde bulunan münafık ve erkeksi adamların yüz karalığını da yazacaktır. Onlar ki Müminlere karşı şiddetli kâfirlere karşı da alçak gönüllüdürler. İşte gerçek hüsran budur.

إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ “Onlara vâdolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?”^{[Hud 81]}