28 Kasım 2016 Pazartesi sabahı Doğu Nil güvenlik güçleri ve istihbarat teşkilatı elemanları, Hizb-ut Tahrir/ Sudan Vilayeti tarafından Sudan Üniversite Veterinerlik Fakültesi yakınındaki Hulle Koko’da düzenlenen İslami kitap fuarına baskın düzenlediler. Gangsterler tarzında fuarda arama yaptılar. Akabinde Hizb-ut Tahrir üyesi Muhammed Zeyn kardeşimizi bilinmeyen bir yere götürdüler. Bu basın açıklaması yazıldığı sıralarda kardeşimiz henüz serbest bırakılmış değildi. Oysa fuar yetkililerden alınan izin kapsamında düzenlenmişti.  

Bu kabalık karşısında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz diyoruz ki:

Birincisi: Devlet ve güvenlik güçlerinin bu barbarlık ve ikilemi de neyin nesi? Hem fuara izin vereceksin, hem de Allah ve kullarından utanmadan güpegündüz fuarı basacaksın. Devlet, kendi yaptığı kanun ve anayasayı ihlal edip hiçe saymaktadır!

İkincisi: Kim bizim bu baskılar ve gözaltılar nedeniyle İslami hayatı yeniden başlatma davetinden ödün vereceğimizi ya da geri adım atacağımızı düşünüyorsa, yanılıyordur ve kesinlikle hayal kırıklığı yaşayacaktır. Çünkü biz, Allah’a, Peygambere ve Müslümanlara asla ihanet etmeyiz.

Üçüncüsü: Yetkililer yaptıklarından dolayı Allah’tan korkmalıdır. Allah’ın Şeriatı ile yönetmemek, bu iğrenç uygulamalarla insanları haktan alıkoymak, hiç bir hata ve kusuru olmadan keyfi gözaltılar ile Allah’a davet edenlere baskı yapmak büyük günah olarak yetmez mi? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا “Mümin erkekleri ve mümin kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden eziyet edenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.” ^{[Ahzab 58]}

Dördüncüsü: Yetkililer Muhammed Zeyn kardeşimizi hemen serbest bırakmalı ve Hizb-ut Tahrir gençlerine yönelik baskıları durdurmalıdır. Gençler, Allah’ın vaadi ve Peygamberin müjdesi olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışıyorlar. Bu uğurda barışçıl yöntemlerle fikri mücadele ve siyasi çatışma yapıyorlar. Ayrıca rejim ve güvenlik birimlerini Allah’ın gazabı ve azabından da sakındırıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” ^{[İbrahim 42]}

Sonuç olarak diyoruz ki: Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. İslami hayatı yeniden başlatmak için kurulmuştur. Gençler, gayeleri ve âlemlerin Rabbinin rızasını kazanma uğrunda canlarını, kanları ve mallarını adamıştır. O yüzden bu tür eylemler onları yıldıramaz, kararlılıklarını zayıflatamaz. Aksine onların güç ve direncini artıracaktır. İslam ümmetine yakışmayan bu bozuk gerçeği değiştirmek için ellerinden geleni yapacaklardır. Biz yüce Allah’a sonsuz güveniyoruz. O bizim Mevla’mız ve yardımcımızdır.