Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti tarafından yayınlanan “Yakıt ve Elektrik Zammı Geçim Sıkıntısına Neden Olan Bağımlılık ve Sefilliğin Bir Karışımıdır”başlıklı bildirinin dağıtımının ardından güvenlik güçleri ve istihbarat teşkilatı, Doğu Nil bölgesinden Ahmed Abdül Fettah isimli kardeşimizi gözaltına aldılar. Cumartesi günü de serbest bıraktılar. Ayrıca camilerdeki genel dağıtımının ardından Şekilat bölgesinden Muhammed Hamis ve Adil Ferah isimli kardeşlerimiz de gözaltına alındı. Ceza Kanunu’nun 63. Maddesi uyarınca El Kalakla Emniyet Müdürlüğü’nde kardeşlerimiz hakkında dava açıldı. Söz konusu 63. Madde diyor ki “Şiddet ya da cebir yoluyla kamu otoritesine muhalefete çağırmak” Soruyoruz, zamlar gerçeğini deşifre eden ve ümmetin bilincini artıran bildiride şiddet ve cebir olgusu nerede? Akıllı biri bu maddenin İslam’a davet çağrısı gibi yüce bir çalışma hiçbir ilgisinin olmadığını kolayca ayırt edebilir. Kardeşlerimiz, sadece şeri hükümleri beyan eden bir bildiri dağıttılar. Şeri hükümler, insanlara yok olan gerçekleri göstermekte, onları İslam Devletini kurmak için çalışmaya çağırmaktadır. Çünkü İslam Devleti, ülkenin yaşadığı sorunlar ve zorlukları İslam hükümleri ışığında çözümler üretir.

Özgürlüklere sadık olduğu iddiasında bulunan rejimin zebanileri, Hizb-ut Tahrir gençlerinin kararlılık ve hak üzerindeki sebatlarını kıracağını sanıyorlar. Gençler, bu basın açıklamasının yazıldığı anlara kadar mahkemeye çıkarılacakları iddiasıyla hâlâ polis karakolunda gözaltında tutuluyorlardı. Zalimler, gençlerin bildiri dağıtımı ya da Hizb-ut Tahrir üyeliğini inkâr etmediklerini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle amaç, Pazar gününe kadar veya sonrası güne kadar gençleri içeride tutup umutlarını kırmaktır. Ancak ne yazık ki hayal kırıklığına uğradılar ve istediklerini elde edemediler. Zira gençler, başlarına geleni Allah’a yakınlaşma olarak görüyorlar, ama zalimler bunu bilmezler.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, hükümeti ve güvenlik birimlerini Allah’ın gazap ve öfkesinden şiddetle sakındırıyoruz. Güvenlik birimleri, Allah yolundan alıkoymak ve zalimce gözaltılar ile dava adamlarını kovuşturmak için uğraşıyorlar. Ancak bu eylemler, dava adamlarının güç ve sebatını, Aziz ve Kaviyy olan Allah’ın yardımının yakın olduğuna dair imanlarını artıracaktır. 

Eğer düşünen varlıklar iseler o zaman onların dikkati nazarlarını Kurana çekiyoruz. Onlar yakinen bilmelidirler ki Allah, önceki zorbaları, zorbalıkları Allah’ın kullarına iftira ve ceberut derecesine vardığında ansızın yakalayıvermiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلادِ فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ “Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.”^{[Fecr 11-14]}

Gerçekten de Rabbin her zorba ve ceberutu, Allah’ın Şeriatını uygulama çağrısından insanları alıkoyanları, hatta yaratıklara eziyet edenleri, yeryüzünde her türlü bozgunculuk çıkaranları gözetlemektedir. İnsanları haksız yere zalimce gözaltına alarak eziyet etmek de bozgunculuktur. Biz, Kaviyy ve Cebbar olan Allah’ın yardımından eminiz. Tehditler bizi yıldıramaz ve gözaltılar bizi yolumuzdan caydıramaz.