14 Ocak 2016 Perşembe günü, Gelecekteki Çalışmalar Merkezi’nin ev sahipliğinde Amerikan-Sudan ilişkileri hakkında düzenlenen toplantının ardından Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur, “Hükümet, İsrail ile ilişkileri normalleştirme çalışmasında bir sakınca görmüyor”diye konuştu. Yahudi varlığı tarafından yapılan açıklama ise aşağılanan, küçük düşürülen ve neredeyse yalvaracak pozisyonuna gelen hükümette soğuk duş etkisi yarattı. Yine de sözde İslamcı olarak geçinen iktidardaki politikacılar, Yahudi varlığı ile ilişkileri normalleştirmeyi düşünüyorlar. Yahudi devletçiğinin Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hotovely bugün yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur tarafından açıklamalara bir yanıt olarak Yahudi devletinin düşmanı olduğunu gerekçesiyle Sudan ile ilişkilerin normalleşmesinin söz konusu olamayacağını belirtti!

Görüldüğü gibi her şey apaçık ortadadır. Vizyon ve tavırlar net ve belirgindir. Kutsal toprakları gasp eden ve sabah akşam Filistinli Müslüman kardeşlerimizi katleden Yahudi devletçiği, Sudan ile normalleşmeyi reddetti. Aslında diğer İslam ülkelerindeki devletçikler ile birlikte Sudan devletinin görevi, Mescidi Aksa’yı Yahudi pisliğinden temizlemektir. Ama onlarca yıl ümmeti kandıran Sudan yöneticileri, Müslümanların kâfir Batı ajanı olan yöneticilerinin ipine tutunarak asalak gibi yaşayan Yahudi devletçiği ile ilişkilerin normalleşmesinde bir sakınca görmediklerini açıkça ilan ediyorlar.

Güney Sudan’ı kuzeyden koparan ve orada Yahudiler için bir varlık kuran Sudan yöneticilerine deriz ki yazıklar olsun size. Amerika’ya yaranmak için yaramaz çocuk Yahudi devletçiği ile ilişkileri normalleştirirken utanmıyor musunuz? Sizden önce Yahudiler ile ilişkileri normalleştirerek Allah’a, Rasûlü’ne ve müminlere ihanet edenler zillet ve alçaklıktan başka ne elde ettiler? Yahudiler ile utanç ve hüsran anlaşması imzalayan dibinizdeki Mısır’a bir bakın. Bir gün olsun bile refah ve istikrar yüzü gördü mü?

Evet, Sudan, Yahudi varlığına düşman bir devlettir. Sudan halkının durumu, diğer İslam ümmetine mensup halkların durumundan pek farklı değildir. Yahudilere karşı cihat etmek ve onları mübarek topraklardan sürmek için can atıyorlar. Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, daha önce onları Medine ve Hayber’den sürmüştür. Ama ümmet, İslam dünyasındaki mevcut yöneticilerin kâfir Batının ajanı ve uşağı olduğundan emindir. Onlardan pek hayır gelmez. Zira onlar ya açıktan ya da perde gerisinden Yahudi varlığının hamisidir. Gaflet ve alçaklık döneminde iktidara gelen bu Ruveybida yöneticiler, Yahudi devletçiği ile ilişkileri normalleştirmek için üşüşüyorlar. Silahlarını kendi halkları ve kardeşlerine çeviriyorlar.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Müslümanların yöneticilerinin ihanet ve ajanlık kokan bu açıklamalarından Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya sığınırız. Açıkça şunu belirtmek isteriz ki Müslümanların Halifesi, kutsal toprakları Yahudilerin pisliğinden kurtaracak, paramparça olmuş ümmeti bir araya toplayacak ve onları Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin gölgesi altında birleştirecektir. Zaman, Hilafet zamanıdır.

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا وَنَرَاهُ قَرِيبًا“Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar. Biz ise onu yakın görmekteyiz.”^{[Mearic 6-7]}