Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Kadın Resmi Sözcülüğünün, "Sudan Rejimi Amerika'yı Memnun Etmek İçin Gençleri Kurban Ediyor" başlıklı basın açıklamasının ardından iktidardaki Ulusal Kongre Partisinin düşünce ve kültür dairesi sekreter yardımcısı Ubeyy İzzeddin Hizbin bürosunu geldi. Orada Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Merkezi Temas Lecnesi Koordinatörü İsam Eytem ile bir araya geldiler. 30.11.2013 tarihinde yapılan görüşmeye ayrıca Merkezi Temas Lecnesi üyesi Halil Abdurrahman da katıldı. Konuşmanın gündemi, Amerikan ilişkileri idi. Özellikle son konuşma, Amerikan dışişlerinin dans da dâhil çeşitli etkinliklerde Sudan gençlerini eğitmeleri için eğitmenler gönderdiği üzerinde odaklandı. İşte kadın sözcülüğün hakkında basın açıklaması yaptığı konuda, bu idi. Kadın sözcülük, rejimin sürekli Amerika'yı hoşnut etmek için kurban ve tavizler verdiği üzerinde durmuş, tavizlerin sonuncusunun da ABD'yi memnun etmek için gençlerin kurban edilmesi olduğunu belirtmişti. Sayın İsam konuşmasında Amerika'nın bir ideolojisi olduğunu, ondan bir kültürün fışkırdığını, Amerika'nın bu kültürü Sudan'da yerleştirmek istediğini vurguladı. Rejimin de bu konuda Amerika'ya yardımcı olduğu üzerinde durdu. Sayın Ubeyy, İsam'ın konuşmasına "Biz, Amerikan halkı ile ilişki kuruyoruz" diye itiraz etti. İsam buna, bu çalışmanın ABD dışişleri bakanlığı aracılığıyla yürütüldüğü ile yanıt verdi. Yani ABD hükümetinin resmi bir çalışmasıdır. Sudan rejiminin bilgi ve yardımı dâhilinde olmaktadır dedi. Toplantı boyunca Hizb-ut Tahrir tarafı, Sudan rejiminin Amerika ile olan ilişkisi konusunda yanlış anlaşıldığı ve bundan dolayı özür beyan etmeyi aklının ucundan bile geçirmedi.

Ancak ne var ki 3 Aralık 2013 tarihli Sudan gazetesinde, "...Açıklama yapıldıktan sonra yanlış anlaşıldığını itiraf eden Hizb-ut Tahrir'e teşekkür ederim..." diye Ubeyy İzzeddin'e atfen yazılanları görünce şaşırıp kaldık. Bu ise bizim olanları kabul ettiğimiz anlayışını uyandırmaktadır. İkinci sürpriz ise Facebook sayfasında Hizbi aşırılık ile nitelemesidir.

Biz Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak, Sayın Ubeyy ve hükümet mensuplarına deriz ki, Hizb-ut Tahrir, bu rejimin ülkenin kaybı ve halkın ahlakını bozma pahasına bile olsa, Amerika'yı memnun etmek için çok hırslı ve istekli olduğunu görüyor. Biz daha önce söylemiştik yine söylüyoruz, bu rejim Amerika'yı hoşnut etmek için Güney Sudan'ı kurban olarak sundu. Hatta meşum Nifaşa anlaşması aracılığıyla Sudan'ın geri kalan bölgelerini parçalamak için hazırlık yaptı. Kadın sözcülükte geçen ifadeleri aynen doğruluyoruz ve devletin gençlere yönelik görevinin, müfredat ve medya programları aracılığıyla İslami kültür ile kültürlendirmek olduğunu özellikle vurguluyoruz. Onlara askerlik eğitimi verilmelidir. Yoksa Amerikalı dans uzmanları tarafından edepli veya edepsiz dans dersleri alması bu ümmetin karakterine yakışmaz.

Facebook sayfasında belirtilen özür dileme meselesine gelince, salt yalan ve iftiradır.  Niçin özür dileyeceğiz ki? Aslında onlar özür dilemelidir. Çünkü ümmetten özür dileme gerektiren şerri, onlar işlediler. Yirmi yıldan fazla küfür hükümleri ile yöneten ve ülkenin bütünlüğünü parçalayan onlardır. Onlar, Allah'a tövbe etmeli ve O'na dönmelidirler.

Hizbin aşırılık ile nitelenmesine gelince, Amerikan rızasını gözeten bir rejimin mensuplarının, kâfir Batı çevrelerinin dillerine pelesenk olmuş bu tür ifadeler ve sözcükleri kullanmaları şaşırtıcı değildir. Müslümanların çocuklarına öğretmek ve eğitmek istedikleri kültür, Amerikan kültürüdür. O kültür, yeryüzünde Allah'ın yönetimini kurmak için çalışanları, Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı başlatmak için çabalayanları, terörist ve aşırılar diye niteler.  Amerika'yı hoşnut etmek için çalışanları, Amerika'nın hükmettiği sistemler ile hükmedenleri, demokrasi ve özgürlük gibi küfür fikirlerine teşvik edenleri de ılımlılar diye tanımlar.

Siz ne kadar çok tavizler verseniz de Amerika asla sizden razı olmayacaktır. Kur'an-ı Kerim bunu ne güzel dile getirdi. Ama nerede o anlayışlı ve bilinçli akıl sahipleri?

وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلا نَصِير "Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır^{." [Bakara 120]} Hizb-ut Tahrir Allah'ı razı etmeye devam edecektir. Hakkımızda söylenen aşırıcılık ve aksi söylemler bizi hiç ilgilendirmez, bize asla zarar de veremez. Bizim örneğimiz, niteliklerin en güzeli ile nitelenen Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'dir. Bunlar ona zarar veremedi. Zafer sonunda onun oldu. İnşaAllah sonunda bizim de olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آَمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الأَشْهَاد

"Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz." ^{[Mümin 51]}