24 Ramazan 1444 / 15 Nisan 2023 Cumartesi sabahından itibaren ansızın silahlı kuvvetler ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalar çıktı. Bu basın açıklamasının yazıldığı ana kadar çatışmalar, Sudan’ın çeşitli bölgelerinde, başkent Hartum ve çeşitli semtlerinde şiddetli bir şekilde devam etmekteydi. Bu haram çatışmada her iki tarafta da yüzlerce insan hayatını kaybetti ya da yaralandı. Dahası bu çatışmada hiçbir ilgisi olmayan silahsız siviller yaşamını yitirdi.

Takva ve tövbe ayı olan mübarek Ramazan ayında Müslümanlar arasında çatışmanın çıkması gerçekten talihsiz bir durum. Çatışmalar, batıl üzere bir mücadeledir, Allah’ın kelimesini yüceltmek ve Şeriatını uygulamak için bir mücadele değildir! Sömürgeci kafirin arzularına göre kararlaştırılan ve yönlendirilen bir iktidar mücadelesidir. Kimin yönetme hakkına sahip olduğunu ve kimin olmadığını belirleyen kafirdir. Hatta ülke anayasasının ve yasalarının ayrıntılarına bile müdahale etmektedir. Dolayısıyla sömürgeci kafir, çatışmanın sponsoru ve aktörüdür. Sömürgeci kâfirler, ülkedeki tüm siyasi süreci yönetenler olsalar da şeytan gibidirler. Çatışmalar çıkınca ve haram kanlar dökülünce, yaşananların bir iç mesele olduğunu söylediler! ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in El Hadath kanalına yaptığı açıklama, kanımızın dökülmesini umursamadıklarını, aksine ülkenin yeteneklerini kontrol etmekle ve servetini yağmalamakla ilgilendiklerini teyit etmektedir.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, akan ve akmakta olan bu kandan ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri komutanlarını sorumlu tutuyor ve şunları vurguluyoruz:

Birincisi: Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetler arasındaki bu çatışma, haram bir çatışmadır, bu çatışmada ölen de öldüren de cehennemdedir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إذَاالْتَقَىالْمُسْلِمَانِبِسَيْفَيْهِمَافَالْقَاتِلُوَالْمَقْتُولُفِيالنَّارِ“İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa ölen de öldüren de Cehennemdedir.”

İkincisi: İslam’da ordunun görevi, iktidar peşinde koşmak değil, Müslümanların yurtlarını korumak ve Allah yolunda cihat etmektir.

Üçüncüsü: Müslümanların Halifesinin emrinde tek bir ordudan başka bir ordunun bulunması şeran caiz değildir.

Dördüncüsü: İslam, otoriteyi ümmete ait kılmıştır, dolayısıyla ümmet, Allah’ın Kitabı ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünneti ile hükmetmek üzere Hilafet şartlarını barındıran bir erkeğe biat eder.

Beşincisi: İslam’da yönetim ve otorite bir ganimet değil, Allah’ın hükümlerinin uygulanması ve ümmetin işlerinin güdülmesidir, bir sorumluluk ve emanettir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

وَإِنَّهَاأَمَانَةُوَإِنَّهَايَوْمَالْقِيَامَةِخِزْيٌوَنَدَامَةٌإِلَّامَنْأَخَذَهَابِحَقِّهَاوَأَدَّىالَّذِيعَلَيْهِفِيهَا“Bu iş bir emanettir, emanet, üstesinden gelemeyen kimse için kıyamet gününde zillet ve perişanlık doğurur”

Sonuç olarak ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri komutanlarına diyoruz ki, Allah’tan korkun, aklınızı başınıza alın, Müslümanların kanını akıtmayın ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet’i kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Umulur ki Allah geçmiş günahlarınızı affeder de Ensar’ın mükafatı ile sizi mükafatlandırır. Ensar, Medine-i Münevvere’de ilk İslam devletini kuran Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e nusret vermiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ övgüde bulunduğu Ensar hakkında şöyle buyurmuştur.

وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقّاً لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ“Muhacirleri barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” ^{[Enfal 74]}