Batı Darfur Eyaleti’nin (El Cenine) başkentine 80 kilometre uzaklıkta bulunan Krink bölgesinde bir kez daha kanlı olaylar ve şiddetli çatışmalar patlak verdi. Kabile çatışmasında kaynaklarımıza göre şimdiye kadar iki yüzden fazla insan öldü, yüzlercesi yaralandı, yerinden edilenler oldu. Geçiş hükümeti, itaat ayı olan mübarek Ramazan ayında kan dökülmesini durdurmak, güvenliği sağlamak, sorumluları, azmettiricileri ve haram kana bulaşanları hesaba çekmek için ciddi hiçbir eylemde bulunmadı.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, Müslümanların kanının saygınlığına vurgu yapıyor ve şu gerçekleri açıklıyoruz:

Birincisi: Krink bölgesinde yaşanan çatışmalar türünün ilk örneği değil. Son olacak gibi de görünmüyor. Çünkü devlet, kanı koruma, istikrarı sağlama ve bu çatışmanın sorumlularından hesap sorma yükümlülüklerini yerine getirmiyor.

İkincisi: Bu bölgede silahlı hareketler ve milislerin elindeki ağır silahlar, devletin kontrolünde değil. Aynı zamanda hükümet de güvenliği sağlayamıyor. Dolayısıyla bütün bunlar talihsiz felaketlerin habercisi. El Burhan’ın danışmanı Ebu Haja’nın da itiraf ettiği gibi ordu, ülke halkını devletsizlik durumuna soktu. Ebu Haja, “Sudan’da şu anda devlet yok. Bu durumun devam etmesi Sudan’ın yararına değil. En kısa sürede boşluk doldurulmalı.”dedi. ^(Sputnik)

Üçüncüsü: İslam hukukuna göre Müslümanlar arasında savaş haram. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِذَا تَوَاجَهَ الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِي النَّارِ». قَالَ: فَقُلْتُ، أَوْ قِيلَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، هَذَا الْقَاتِلُ فَمَا بَالُ الْمَقْتُولِ؟ قَالَ: «إِنَّهُ قَدْ أَرَادَ قَتْلَ صَاحِبِهِ “İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa ölen de öldüren de Cehennemdedir.” Bunun üzerine ben dedim ki ya da denildi ki: Yâ Rasûlullah! Öldürenin durumu belli, ama ölen niçin cehennemdedir? diye sordum. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem: “Çünkü o, arkadaşını öldürmek istiyordu” buyurdu.”^[Müslim]

Dördüncüsü: İslam’a göre kabilecilik savaşı haram. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَمَنْ قَاتَلَ تَحْتَ رَايَةٍ عِمِّيَّةٍ يَغْضَبُ لِعَصَبَةٍ أَوْ يَدْعُو إِلَى عَصَبَةٍ أَوْ يَنْصُرُ عَصَبَةً فَقُتِلَ فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ  “Kim körü körüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gazaplanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım ederse, cahiliye ölümü ile ölmüş olur.” ^[Müslim] Buna göre bu kabilelerin ileri gelenlerine ve âlimlerine diyoruz ki, aranızda aklı başında biri yok mu? Gerekçesi ne olursa olsun bir Müslümanın bir Müslüman kardeşini öldürmesine nasıl izin verirsiniz?

Beşincisi: Ülke genelindeki güvenlik boşluğu, sömürgeci kâfir ürünüdür, kukla yöneticiler, milis liderleri ve ordu da bu durumun uygulayıcısıdır. Güvenlik boşluğuyla sömürgeci kâfir, değişim arzusundaki Müslüman kitlelerden intikam almak, ülkeyi uluslararası çatışmanın bir arenası haline getirmek istiyor.

Sonuç olarak, her düzeydeki gerçekler ve olaylar, İslam temelinde değişimin kaçınılmazlığını ortaya koyuyor. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti, tebaanın güvenliğini sağlayan, iyi bir yaşam sunan bir güdüm devletidir.

فَالْإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ  “İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”

Ey Müslümanlar! Sizi dünya ve ahiret iyiliğine çağırıyoruz.