Başbakan Abdullah Hamduk, Sudan Kadın Bakanlar Konseyi ile yaptığı görüşmenin ardından geçiş hükümetinin kadınları siyasi ve ekonomik olarak güçlendirme ve sosyal hayata katılımlarını artırmaya olan bağlılığını yeniledi. Hamduk, Sudan Kadın Bakanlar Konseyi ile ülkenin demokratik süreci hakkında fikir teatisinde bulundu. Aralık Devrimi’nde kadınların oynadığı öncü role atıfta bulundu. ^{(30.06.2021 Ahbar El Sudan)} Sudan resmi haber ajansı SUNA’nın haberine göre, “Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Sudan’ın ulaştığı Ağır Borç Yükü Altındaki Yoksul Ülkeler İnisiyatifi aşamasını “tarihi başarı” olarak nitelendirdi. Georgieva, “IMF’nin ülkeyi bu tarihi dönüşüme götüren Sudan’ın gençliğini ve kadınlarını desteklemeye devam edeceğini” söyledi.

IMF programları ile açgözlü kapitalizmin rahminden doğan kadınları güçlendirme düşüncesi arasında sıkı bir ilişki var. IMF politikalarını uygulayan bir ülkede, insan yapımı sistemlerin yetersizliği ve çelişkisi nedeniyle kadın krizleri ve sorunlarında bir artış olduğunu görüyoruz. Birleşmiş Milletler, önlemler ve programlar benimsedi, dernekler ve kurumlar kurdu, sözleşmeler hazırladı, konferanslar ve sempozyumlar düzenledi. Tüm bunlar, kadınları çalışmaya teşvik etmek içindir. Kadınlara, yaşamlarını erkek egemenliğinden uzak idame ettirmenin, benliklerini ve kişiliklerini kanıtlamanın, adil davranmanın ve haklarını elde etmenin tek kurtuluş yolunun bu olduğu umudunu aşıladılar.

Bu parlak sloganlarla Batı, kötüleşen ekonomik krizden de yararlanarak, kadınların çalışmasını süslü püslü gösterdi. Kadınları düşük getirili işlerde ve görevlerde istihdam etti. İş ve istihdamı kadınlar için birinci öncelik haline getirdi. Bunu tek çözüm olarak gördü. Peki, bu politikalar kadınlara sefalet ve sistematik zulümden başka ne kazandırdı? Kadınlar, açgözlü kapitalist sistem altında yaşadıkları sürece acı çekmeye devam edecekler. Serbest piyasa politikalarının bozukluğu nedeniyle yoksulluğun ve acıların ana nedeni, kapitalizmdir. Serbest piyasa, dış ve ulusal ticareti, vergi sistemlerini yerel tüccarlar pahasına büyük kapitalist şirketler yararına maniple etmektedir. Kadınıyla erkeğiyle ülkenin evlatlarını korkunç ekonomik koşulların avı haline getirmektedir.

Güçlendirme ve kadın hakları düşüncesi nerede? Kadınlar, eşitlik ve ekonomik güçlendirme bahanesiyle çalışmak zorunda kalıyor. Kadınlar dayanılmaz şeylere katlandılar. Kendilerinin bazen de çocuklarının nafakalarını kazanmak için mücadele ettiler. Oysa nafaka temini, erkeğin görevidir. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıktı, aileler parçalandı. Çalışma nedeniyle kadınlar, çocuklarıyla zaman geçiremiyorlar, bakımlarını üstlenemiyorlar. Kocalarının yokluğunda veya varlığında ailesinin bakımını üstleniyorlar. Görev ve vecibelerdeki bu değişiklikler, evlilik ve annelik fikrini ertelemek, bu şeytani fikri (kadınların güçlendirilmesi) gerçekleştirmek için kendini işe vermek gibi başka bir soruna yol açtı. Sonuçta topluma zararlı kız kurusu olgusu doğdu.

İslam’a göre kadınların çalışması farz değil, bir seçenektir, tabii güvenli şeri koşullar olması şartıyla. Haysiyet ve insanlıklarından uzaklaştıran herhangi bir işte çalışmaları yasaktır. Kadının nafakasını kazanmak ve malından belli bir pay ayırması erkeğin görevidir. Bu, bir iyilik ya da lütuf değildir. Kadınların ve erkeklerin Rabbinden gelen ve tüm bireylerin ekonomik refahını sağlayan ekonomik politikasıyla sadece İslam sistemi, kadınları koruyabilir ve güçlendirebilir. Nafaka, kadının erkek yakınlarının görevidir. Kusur gösterirlerse, devletin görevidir. Kadınlara güvenli koşullarda çalışma hakkı verilir, sömürü ve istismara izin verilmez. Böylece çalışma, refah meselesi haline gelir, iddia ettikleri gibi yaşamın devamı için tek bir çözüm olmaz.