Çalışma ve Sosyal Kalkınma Bakanı Lina Şeyh, kadınların korunmasını önceliklerinin başına koyduklarını, kadınların durumunu iyileştirmek, onur ve haysiyetlerini korumak için şiddetle mücadele birimi kurduklarını söyledi. Bakan ayrıca Sudan’da cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için bir önlem belgesinin tamamlandığını doğruladı. Bakanlığının, polis teşkilatındaki Aile ve Çocuk Koruma birimiyle, savcılar ve uzmanlarla koordinasyon halinde, aile içi şiddet raporları almak için bir telefon hattı hizmeti geçirdiğini belirtti. Küresel standartlara uygun olarak psikolojik, sosyal, sağlık ve yasal destek sağlanacağını ifade etti. ^{[19.06.2020 SONA]}

Geçiş hükümetinin Bakanlarının Batıda yaşamış, ahlaksızlığını, yozlaşmışlığını ve sosyal çöküşünü görmüş olması ironidir... Bununla birlikte, amaçlarını ve hedeflerini Batının eski uygarlığından alan mevzuatın ışığında bize koruma ve onurlu bir yaşam müjdesi veriyorlar! Birçok Batı ülkesinin, topluma ciddi zarar verdikten sonra kadınların rolünün önemini hatırlamak için yasalarını değiştirmeleri de paradoksaldır. Feminizmin aile yapısına verdiği ciddi hasar sonucu üreme oranında ciddi düşüşün olduğunu fark ettiler. Ülkemizdeki hükümetler ve örgütler ise, Batının sosyal deneyiminin peşinde koşmaya devam ediyorlar. Batının hasta fikirleri temelinde politikalar belirlediklerini, kanunlar yaptıklarını görüyoruz. Batıda işe yaramaz oldukları kanıtlandıktan sonra bu zehirli fikirleri reddetmek yerine ilerlemenin işareti olduğunu ve kadınlara onurlu bir yaşam sunacağını iddia ettiler!

BM delegesinin hayali gerçek oldu. Daha önce Müslüman bir ülkede resmi medya platformunda kümelenmemiş, sosyal duyarlılık yasamasına katılmamıştı.  Ancak geçiş hükümeti, Sudan toplumunu laikleştirdi, toplumumuza yabancı ve kadına yönelik şiddetle mücadele, cinsiyete dayalı şiddet ve cinsel şiddet gibi kültürel mirasımızdan uzak değerleri dayattı. Yağa zehir katan bu sinsi kavramlar, sadece toplumun küreselleşme ajandasına ve Batıda olduğu gibi ailenin parçalanmasına hizmet edecektir. Bu kavramlar, Sudan’da kadınların gerçek sorunlarını ele almayan Batı malıdır.

Bakanın müjdelediği yasal, adli ve idari önlemler, kısacası aileyi düzenleyen tüm yasal hükümlerin iptal edilmesi, ahlaksızlığı yayan, aileyi yıkan, kadın ve çocukların pozisyonunu güçlendiren, eşler ve babaların otoritesini kaldıran pozitif hukukun benimsenmesi, aile ve işlevlerini yok edici mekanizmaların aktifleştirilmesi, kayyumluğun yıkılması, annelik görevlerine zarar vermek amacıyla annenin gelişime entegrasyonu anlamına geliyor...

Türe karşı şiddet algısı, toplumu yozlaştırmak, şiddet yanılsamasıyla aile hayatının uyum ve birliğine büyük zarar vermek isteyen hasta bir aklın hayal gücünü gösteriyor. Çünkü bireysel laik bakış açısı, her zaman dar görüşlüdür. Değerler ve ideallerden uzak insan arzuları ve tutukları için en iyi olanını arar. Sapıklıklarla dolu Batı modelini örnek alır, insanların özgürlük ve başıboş sefil hayatlarının her anında acı çekmesini sağlar. Bu yüzden intihara yol açan şiddet oranlarında büyük artış yaşanmıştır.

Ey Sudan halkı! Akıl ve zeka, balta kafaya düşmeden önce toplumun maruz kalabileceği sonuçları araştırmanızı gerektirir. Batıyı taklit eden ülkelerin durumunu bir düşünün. Batı düşüncesinin pisliği ile kirlenen toplum dibe vurmuştur! Aileler yıkılmadı mı? Aile içi şiddeti artıran, ailenin tüm bileşenlerini etkileyen, aile hayatındaki uyumu baltalayan boşanma oranları ve anlaşmazlıklarda artış olmadı mı?

Ey Sudanlı Müslüman kadınlar! Bu art niyetli uydurmalar ve yalanlar, öyle propagandası yapıldığı gibi kadınların yaşam standardını iyileştirmeye yönelik değildir. Aksine amacı, yalnızca maddi değerleri hesaba katan kapitalist Batı uygarlığını küreselleştirmektir. Nitekim Hillary Clinton yapmış olduğu açıklamada, “Kadınların ekonomik katılımlarındaki kısıtlamalar, bize muazzam miktarda ekonomik büyümeye mal oldu. Bu, sistematik olarak zenginlik yaratımını diğer önemli insan ihtiyaçlarının ve değerlerinin üzerine yerleştiren bir ideolojidir.” ifadelerini kullandı.

Ey Müslümanlar! Köhne sistemlerin ortadan kaldırılması ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurulması ancak inançlarımızla, ailelerimizin ahengiyle ve toplumun fikirlerinin saflığıyla oynayan elleri engelleyecektir. Hilafet, iyilik ve temizlik saçacak, kötülük ve fuhuş kapılarını kapatacak, Allah’ın Şeriatı ile kadın ve aileyi yapısını ve geçimini baltalayan her şeyden koruyacaktır.