Diyanet İşleri Bakanı Nasrettin Müfreh’in talimatıyla Kadarif ili Dim En Nur Garp semtindeki Direniş ve Hizmet komiteleri, Cuma hutbelerinde siyasi konuşmalar yapılmaması kararı aldı. ^{(15.02.2020 El Ceride)} Komiteler tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Cuma hutbesi aslında cemaati iyi ahlaka, erdemliliğe, iyiliği emretmeye, kötülüğü yasaklamaya teşvik etmesi gerekiyor... Ama şu anda camilerde, siyasi hutbeler veriliyor, halkın temiz kanıyla gelen geçiş hükümetine eleştiriler yöneltiliyor” denildi.

Allah’ın evlerine yapılan bu saldırı, İslam ve hükümlerini anlamadaki bu belirgin sapma karşısında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri açıklıyoruz:

Birincisi:İslam, kâmil bir dindir, akide ve hayat sistemidir. İnsanın yaratıcısıyla olan ilişkisini akide ve ibadetle, kendisiyle olan ilişkisini, ahlak, yiyecek ve giyecekle, diğer insanlarla olan ilişkisini de muamelat ve cezayla düzenler. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِيناً “Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam’dan razı oldum.” ^{[Maide 3]}

قُلْ إِنَّ صَلَاتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ “De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” ^{[Enam 162]} Dinin, siyaset de dâhil olmak üzere hayattan ayrılması, sömürgeci kâfir Batı inancıdır.

İkincisi: Yöneticileri İslam temelinde muhasebe etmek, iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak görevinden biridir. Huzeyfe b. El Yeman’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ عَنْ الْمُنْكَرِ أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّهُ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْ عِنْدِهِ ثُمَّ لَتَدْعُنَّهُ فَلَا يَسْتَجِيبُ لَكُمْ “Nefsim elinde olana yemin derim ki ya marufu emreder, münkerden nehyedersiniz ya da Allah katından size bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz ama size icabet edilmez.” Geçiş hükümeti, İslam temelinden ziyade İslam ve dava erlerine düşmanlık temeline kuruludur. O halde hakkın davetçileri, bu hükümetin durumunu deşifre etmelidir. Saygın bir hükümet olsaydı, önceki rejim gibi susturmak ve zorbalık yapmak yerine argümana argümanla karşılık verirdi!

Üçüncüsü: Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın yolundan alıkoymak, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in minberini uysallaştırmak, zorbaların uygulamasıdır. Totaliter hükümetler ile demokratik hükümetler arasında hiçbir fark yok, hepsi de hakikatten tırsıyor ve düşünceye haydutlukla karşılık veriyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.” ^{[Bakara 114]}

Direniş Komiteleri, eski rejimde camilerde casusluk yapan, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın evlerine komplo kuran, insanları haktan alıkoyan, zorbalık yapan halk komitelerinin motamot kopyasıdır. Hizb-ut Tahrir, hak bayrağının taşıyıcısıdır. Bir yaşam sistemi olarak İslam’a çağırır. Halk Komiteleri tarihin çöplüğüne atıldığı gibi Direniş Komiteleri de aynı kaderi paylaşacak, insanların lanetine maruz kalacaktır.

Sonuç olarak Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetin kurulması çağrısını sürdürecek, pusu kuranların pususu ona zarar veremeyecektir.

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}