Cebel Evliya Mahallesindeki Davet ve İrşat Müdürü, uzunca bir tartışmanın ardından Hizb-ut Tahrir üyesi Dr. Muhammed Abdurrahman ile El Kelakile El Münevvere semtindeki İbadurrahman Cami imamı ve vaizini, güvenlik güçleri ve istihbarat teşkilatına teslim etti. Davet ve İrşat Müdürü, “Bu düzenlemeler bütün Cami vaizleri için bağlayıcıdır. Düzenlemeleri kabul ediyorsan, sorun yok. Etmiyorsan, o zaman komiteden seni değiştirmesini isteyeceğiz ya da komiteyi feshederiz ve imamı değiştirecek yeni bir komite oluştururuz.”deyince, Muhammed Abdurrahman, “Bütün bu konuşma sadece zalimlerin zulmüne ve ümmette kalkınma bilincini oluşturma platformları olması gereken camilerin sekülerleşmesine yardımcı olur.”yanıtı verdi. Münakaşa sonrası bu casus, güvenlik güçlerini aradı. Gelen güvenlik güçleri, Muhammed’i güvenlik birimleri ve istihbarat servisinin zindanına götürdüler. Burada yaşanan tartışmanın ardından istihbarat servisi, Muhammed’den ertesi gün gelmesini istedi... Ertesi gün geri geldiğinde, aralarında rejim ve rejime başkaldırı konusunda uzun bir tartışma yaşandı. İmam Muhammed, konuyu detaylıca açıklasa da zalimlerin yardımcıları daha doğrusu zalimler, hiçbir şey anlamamış olmalı ki gidip ertesi gün tekrar gelmesi konusunda ısrar ettiler. Dr. Muhammed bunu reddedince, darp ettiler. Ardından üstleri gelip “Seni iki şartla serbest bırakırız. Birincisi bir daha asla minbere çıkmayacaksın, ikincisi yarın saat 11’de geri geleceksin.”dedi. Bunun üzerine Dr. Muhammed, “Ben hakkı söylemek üzere Allah’a bir söz verdim. Sana asla söz veremem?”cevabını verdi.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, (Davet ve İrşat) Müdürü ile Cebel Evliya Mahallesindeki güvenlik güçleri ve istihbarat servisinin bu aşağılık davranışı karşısında şunları vurguluyoruz:

Birincisi: Allah’a, Rasûl’üne, müminlere düşmanlık yapanların davet ve irşat görevinde bulunması gerçekten talihsiz bir durum. Böyleleri ancak zalim ve fasıkların yardımcısıdır. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in minberlerinde imam ve hayır davetçilerine karşı casusluk yaparlar. Onları baskıcı, zalim ve terör birimlerine teslim ederler. Böylesi casus ve benzerlerine deriz ki Allah imhal eder ihmal etmez.

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ “Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” ^{[Şuara 227]}

İkincisi: Zalimin zulmüne, fasıkın fıskına yardımcı olan, dahası insanlara iyiliği öğreten imamları darp eden güvenlik güçlerini, kötü akıbetten sakındırıyoruz. Allah, onları kıyamet günü zalimlerle birlikte haşredecektir. Çünkü güvenlik güçleri ve casusları (İrşat müdürü) sadece zalimlerin yardımcıları değil, aksine zalimlerden sayılırlar. Rivayete göre İmam Ahmed meşhur Kuran mahlûk mudur değil midir meselesinden dolayı hapse konduğunda, hapishanedeki gardiyanlardan biri bir gün ona zalimlere yardımcı olanlar ve onlara gelen azaplarla ilgili hadisi sordu. Ahmed, o hadisin sahih olduğunu söyledi. Adam benim gibilerin zalime destekçi olduğunu söyleyebilir misin dediğinde Ahmed: “Hayır sen zalimin yardımcısı değilsin, zalime yardımcı olanlar senin elbiseni diken, sana yemek hazırlayan, senin ihtiyaçlarını giderenlerdir. Sen ise zalimin ta kendisisin dedi.”

Üçüncüsü: Hizb-ut Tahrir ve gençleri, hakkı söylemek üzere kendilerine söz vermişlerdir. Allah hakkında ne minberdekilerin ne de başkalarının kınamasından asla korkmazlar. Zalimlerden gördükleri işkenceleri imtihan ve sınav olarak görürler. Nitekim önceki imamlar ve davetçiler de imtihana maruz kaldı. Bu konuda onların önderleri Sevgili Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabeyi kiramdır. Onlar, Allah ile karşılaşacakları güne kadar ya da Allah onlara zulüm ve zalimleri yok edecek, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet yönetimini iade edecek gerçek bir zafer nasip edene değin bu hal üzere devam edeceklerdir.

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” ^{[Yusuf 21]}