Bir İslami Rus internet sitesi, üst düzey bir Hamas heyetinin Moskova ziyaretinden ve Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mikhail Bogdanov ile yaptığı temaslardan söz etti. Ayrıca site, Rusya’dan ayrılmadan önce Hamas heyetinin Müslüman Rus temsilcileri ile de gayri resmi bir görüşmede bulunduklarını belirtti. Rusya’daki Müslümanların Filistin’e nasıl katkıda bulunabileceklerine dair bir soruya karşılık Hamas Siyasi Birimi Başkan Yardımcısı Musa Ebu Merzuk şöyle yanıt verdi: “Sayıları milyonlara ulaşan Rusya Müslümanları, etkin siyasi bir güç olabilirler. Avrupa’daki Müslümanlar gibi göçmen değiller. Aksine bu ülkenin asli unsurlarıdır. Barış sürecinde etkili olabilirler. Tıpkı eski Sovyetler Birliği’ndeki diaspora Yahudilerinin “İsrail” politikasında etkili oldukları gibi. Rusya Müslümanları da Rusya’nın Orta Doğu politikasında önemli rol oynayabilirler.”

Evet, Rusya Müslümanları etkili siyasi bir güç olabilirler, ama maalesef bugün Hamas onlar için iyi bir örneklik teşkil etmiyor. Çünkü gerekli etkin siyasi güç olabilmek için Müslümanlar, amaç ve amaca erişim yöntemi dâhil kelimenin tam anlamıyla dinin emirlerine uymak zorundadırlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ “Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.”^{[Ahzab 36]}

Örneğin, Hamas’ın başlangıçta belirlenen hedeften ve Şeri hükümlere sadakatten nasıl da saptığını görüyoruz. Bu küçük düşürücü ziyaret, bunun göstergesidir. Moskova, Yahudi varlığı için en güvenilir işbirlikçidir. Kaldı ki tüm dünya tarafından İslam karşıtı politikaları ile de bilinmektedir. 

Filistin toprakları Hamas ve Fetih örgütünün mülkü değildir. Onun için istedikleri gibi ticaretini yapamazlar. 67 sınırlarını kabul edemezler. Filistin, Müslümanların topraklarıdır. Bu demektir ki Hamas, Yahudi varlığına peşkeş çekmek için bu mübarek toprakların bir metre karesinde bile müzakere yürütme hakkı ve salahiyetine sahip değildir. Ayrıca Rusya Müslümanlarının barış sürecinde etkin olmaları gerektiği sözü, Filistin’in kurtuluşundan vazgeçmek anlamına geldiğinde hiç şüphe yok.

Filistin’in işgal Yahudilerinden kısmi kurtuluşuna ihtiyacı yok. Tersine bütün topraklarında Şeriatın kâmilen uygulanmasına muhtaç. Filistin’in geleceği hakkındaki bu görüş, Rusya’daki bütün Müslümanların görüşüdür. Ayrıca yüzlerce Hizb-ut Tahrir üyesi, Filistin’i sonsuza dek yeniden İslam’ın kucağına iade edecek olan Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurma çağrısı yüzünden cezaevlerinde çürümektedir. Bu, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in siretinde izlediği yöntemdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا “Andolsun, Allah’ın Rasûlü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” ^{[Ahzab 21]}

İslam Şeriatı dışında çözüm aramak, Yahudilerin Filistin işgalini perçinler. Ömrünü uzatır ve Allah düşmanları önünde zülle yol açar. Bu nedenle Ebu Merzuk’un iddiasına bir yanıt olarak Ömer ibn el-Hattab’ın şu sözünü hatırlatırız: “Biliyorsunuz ki biz, Allah’ın bizi İslam ile izzetlendirdiği bir kavimiz. İzzeti başka yerlerde ararsak, Allah bizi zillete düşürür.”