Moskova Şehir Mahkemesi, Hizb-ut Tahrir üyesi dört kişiyi Rus anayasal düzeni değiştirmeye yönelik hazırlık yapmak suçlamasıyla 7 ila 11 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırdı. Orta Asya doğumlu Aziz Beck Anamov ve Zikrullah Hadicof, 11 ve 7 yıl hapis cezası aldı. Dağıstanlı Doktor Seyfullah Kurbanov ve Şamil İsmailov da gıyaben 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Rusya Federasyonu Ceza Kanunu'nun 205,5 maddesi gereğince kuvvet yoluyla anayasal düzeni değiştirmek ve zorla iktidarı ele geçirme amaçlı eylemlere katılma gerekçesiyle hapse mahkûm edildiler. Ayrıca Rusya Federasyonu Ceza Kanunu'nun 278 ve 30 Maddesi gereğince kuvvet yoluyla anayasal düzeni değiştirmek ve zorla iktidarı ele geçirmek için hazırlık yapmakla da suçlandılar. Buna ek olarak hepsi, Ceza Kanunu'nun 282,2 Maddesi temelinde aşırılık aktiviteleri uygulamak yüzünden de ceza aldılar. Ayrıca Rahman Hadicof arama sırasında ele geçirilen mühimmat yüzünden Rusya Federasyonu Ceza Kanunu'nun 222 Maddesinin ilk fıkrası gereği de suçlu bulundu.

Mahkemede savcılık, tutukluların bilfiil Hizb-ut Tahrir üyesi olduğunu kanıtladı. Hizb, Müslümanları Hilafetin kurulması yoluyla İslami hayatın başlatılmasına davet eden siyasi bir partidir. Yanı sıra dini etüt ederler ve İslami ümmetin tüm sorunları ile ilgilenirler. Bunun kanıtları, tutuklu Müslümanların düzenledikleri toplantılara ilişkin sesli ve görüntülü video kayıtları yanı sıra Ağustos 2012 yılında Moskova Salyut Otelde düzenlenen İslam Konferansı'na ait video kayıtlarıdır.

Sanıkların "suçlu" olduğunu ispat etmek için mahkemeye sunulan bu materyallere bakan herhangi bir kişi, onların saatlerce İslam ve İslam tarihinden, uygulamalardan bahsettiklerini görür. O kayıtlarda rejimi devirmek için herhangi bir plandan bahsedildiğine rastlamak mümkün değildir. İslam Konferansı videosu, o gençlerin açıkça İslami ümmetin sorunlarını ve bunların çözüm yollarını ele aldıklarını göstermektedir. Sanıkların kendileri bile bunu reddetmiyor. Tutuklandıktan sonra İslami siyasi parti olan Hizb-ut Tahrir üyesi olduklarını açıkça itiraf ettiler. Video kayıtları, sadece siyasi faaliyetlerin varlığını kanıtlar. Hizbin herhangi bir şiddet etkinliğine karıştığını ispat etmez. Hatta yalancı şahitler bile sanıkların iktidarı silah yoluyla ele geçirmek için hazırlık yaptıklarına dair suçlamaları ispat edemediler. Çünkü onların ileri sürdükleri tüm kanıtlar, sanıklar tarafından kapsamlı ve eksiksiz olarak çürütüldü.

Hizb-ut Tahrir üyelerine yöneltilen anayasal düzeni yıkma girişimi suçlamalarının yalan ve saçmalığı çok açık olduğu halde Moskova Şehir Mahkemesi hâkimi Elena Joshinkova, onları suçlu buldu. Böylece Rus mahkemesi verdiği kararlarda bir kez daha Rusya Federal Güvenlik kurumlarına dayandığını gösterdi. Hizb-ut Tahrir üyelerinin terörist olduğuna ve Rusya Federasyonu'nda zorla iktidarı ele geçirmeye yönelik çalışma yaptıklarına dair halkı ikna etmek için sürekli girişimlerde bulunmak, artık Rusya Federal Güvenlik kurumlarında bir saplantı haline geldi.

Mahkemede sanıklar, sadece Hizb-ut Tahrir'in siyasi bir parti olduğunu söylediler. Ayrıca savunma avukatları da aynen bunları söyledi. Geçen yüzyılın doksanlı yıllarından bu yana Hizbin faaliyetlerini inceleyen ve takip eden İnsan Hakları Merkezi "Memorial" yöneticisi Vitaly Ponomarev, tanık olarak dinlendi. Bu kişi, Hizb-ut Tahrir'in siyasi bir parti olduğunu ve siyasi hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmadığını söyledi.

Keza bu bilginin kaynaklarını da gösterdi. Bu bilgiyi şu dört kaynaktan aldığını ifade etti: Birincisi: Hizbin kültürü. Rusya ve çoğu Özbekistan olmak üzere [ki orada binlerce hükümlü var] Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı açılan dava belgeleri ve kararları ile Batı ve Doğu Londra'da Kazakistan'dan gelen Hizbin üyeleri ile yapılan görüşmeler bunun kanıtıdır. Açıklamalar ve veri sonuçları, gazetecilerin makaleleri ve uluslararası kuruluşlarının gözetiminde Batı'da yayınlanan ciddi araştırmalar ile karşılaştırmak mümkündür.

Ponomarev'e göre Hizb-ut Tahrir'in daveti, aslında başlangıçta bir ülkede Hilafet Devletinin kurulmasına yol açacak ve sonra da yayılacaktır. Hizbin davetinde açıkça ülkeler, Müslüman dünyasına göre tasnif edilmiştir. Hilafetin fethettiği bölgeler, Hilafetin kurulacağı bölgeler ve Müslüman dünyası dışında kalan ülkeler. Müslüman dünyası haricindeki ülkelerde Hilafeti kurma çalışması, parti programı dâhilinde değildir. Hatta bu çalışma bile bütün İslam dünyasında mevcut değildir.

Ponomarev, Ağustos 2012 yılında Moskova "Salyut" Otelde düzenlenen İslam Konferansı etkinliğine konuk olarak katıldığını söyledi. Ponomarev, "Salona girişin, güvenlik kurumları tarafından takip edildiğini söyleyebilirim. Güvenlik birimleri katılımcıların pasaport vizelerini göstermelerini zorunlu kıldı. Ben bu koşullarda o etkinliğin aşırılığa mensup gizli bir yeraltı örgütüne ait gizli bir etkinlik olduğunu söylemenin zor olduğunu düşünüyorum. Açıkça biri, konuklar arasında birçok cami temsilcilerinin olduğunu kolayca ayırt edebilir. Konferansta Rus vatandaşları ve Bağımsız Devletler Topluluğu vatandaşlarından gençler vardı." dedi.

Bütün bunlara dayanarak Hizb-ut Tahrir'in metot ve hedefini bilen bir kişi, açıkça istihbarat kurumlarının Hizbe karşı kurdukları komplonun yalan olduğunu anlayabilir. Aslında bu, herkes için açıktır. Çünkü istihbarat birimleri, uydurdukları yalanlarda medyada çalışan vicdansız bireylerin saçmalıklarına dayanmaktadır.

Bu bağlamda Rus basınına işaret etmek adına, sözde namus belgesi olarak bilinen gazetecilik mesleğinin etik kurallarını hatırlatmak isteriz. Çünkü bilgi doğruluğu, inceliği ve tarafsızlığı, her şeyden önce gelir. İslami medya temsilcilerine de Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözünü hatırlatmakta fayda vardır:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَىٰ مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ "Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın." ^{[Hucurat 6]}

Avukatlar, mahkûmlara verilen hükümlerin makul olmadığını ve mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürdüğünü söylediler.