Rahil-Navaz rejimi, Çin Devlet Başkanı'nın Pakistan ziyareti ve ekonomik anlaşmalar imzalanması hakkında boş boş konuştu. Bu ziyaret, benzeri görülmemiş Amerikan karşıtı duygularının zirvede olduğu bir ana denk geldi ve Amerikan boyunduruğu ve hizmetkârlığından kurtulmanın bir çabası olarak görüldü. Ama maalesef siyasi iradeden yoksun ve vizyonsuz Rahil-Navaz rejimi, insanları kandırıyor. Pakistan, futbol topu gibi bir Amerika, bir Çin'e savruluyor. Yani iki seçenek arasında bırakılıyor. Bu asla bir seçenek değildir. Her ikisi de siyasi intihardır, zira yabancı bir ülkeye olan bağımlılık, Pakistan'ın güçlü bir devlet olarak zuhur etmesini engelleyecektir.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve Raşidi Halifeler döneminde ümmet, yönünü asla Batıya Roma İmparatorluğu'na ya da doğuya Pers İmparatorluğu'na dönmedi. Bunun sebebi İslam'ın vizyonudur. Zira İslam, yükseklere tırmanmak ve geleceğe bakmak için ne başkalarının sırtına yaslanır ne de onun ellerine bakar. Ümmetin vizyonu, tüm insanlığa İslam Risalet'ini taşımaktır. Bu da Hilafetin dünyanın lideri olmasını gerektirir. Dolayısıyla Müslümanlar, güçlü bir devlet inşa etmek için kendi öz kaynaklarına bağımlı bir yol izlediler. Bunun sonunda küresel ilişkilere hâkim olan eski iki imparatorluğu tarihin sayfalarına gömdüler. Yüzyıllar boyunca Hilafet dünyanın tek lideri olarak kaldı.

İslam'ın hâkimiyetini güvence altına alan o onurlu bir vizyonu, yalnızca Hilafet geri getirebilir. Doğu ya da Batının önünde eğilmek yerine ümmetin muazzam kaynaklarını bir araya toplayacaktır. Başka güçler, Hilafet karşısında uygun koşullar aramaya kalkacaklar. Enerji yıldızı Çin, Doğu Türkistan da dâhil olmak üzere Çinli Müslümanlara karşı yapılan barbarca eylemler hakkında bin kez düşünmek zorunda kalacak. Hilafetin orduları kapısına dayandığında korkudan tir tir titreyip cizye ödediği günleri hatırlayacak.

İnşaAllah yakında kurulacak Hilafet Devleti, yabancı güçlere bağımlı olmadan kendi güçlü sanayileşmesini inşa edecektir. İslami yasaları uygulayarak şu anda kapitalist sistemin tekelinde olan petrol, gaz ve madenler gibi kamu mallarını bu tür projelere harcayacaktır. Bu tür servetler altyapı projelerinin yatırımında da kullanılacaktır. Kritik altyapı alanlarında yabancı güçlere bağımlı olmadan bu tür ağır maliyetli projeler kamu malları sayesinde finanse edilecektir. Hilafet Devleti, Müslümanların, dünyanın önde gelen devleti olmaları için sanayileşmenin bir parçası olarak gerekli teknolojik bilgiyi geliştirmelerini sağlayacaktır. Böylece Hilafet Devleti, Hilafet yıkıldıktan sonra sömürgecilerin teknoloji transferi ile ilgili politikalarını imha edecektir. Bugün bu siyaset gereği İslam dünyası zengin hammadde kaynağı ve büyük bir tüketici pazarı olarak görülüyor. Tüketici pazarı, büyük ölçüde yabancı mallara bağlıdır.

إِنَّ اللَّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ

"Şüphesiz bir kavim nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah o kavmin halini değiştirmez." ^{[Rad 11]}