Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PKu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201310 H. 19 Cumâde’l Ûlâ 1436
M. Salı, 10 Mart 2015

Basın Açıklaması Hizb-ut Tahrir Zulmünü Sonlandırın Yargı, Zorbaların Değil Hilafeti Savunanların Yanında Yer Almalıdır

Rahil-Navaz rejimi, Hilafetin samimi savunucuları olan Hizb-ut Tahrir gençlerine amansızca zulüm yaparken yargı da İslam adına kurulmuş olan bir devlette gerçeği koruma görevini ihmal ediyor. 5 Aralık 2014 tarihinde rejim, Lahor'da Hizb-ut Tahrir'e baskın düzenlemiş, İslam'a davet ettikleri ve ülkedeki Amerikan Rajı reddettikleri için Müslümanları tutuklamıştı. Hâlâ da tutuklulukları devam ediyor. Rejimin baskısıyla yargı, bilinmeyen bir veya birden çok nedenlerden dolayı gençlerin kefaletle serbest bırakılmalarını ya da mahkemenin reddi taleplerini veya duruşma isteklerini reddediyor. Ayrıca Peşaver, İslamabad, Karaçi ve Lahor mahkemelerinde çok sayıda Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı açılmış davalar var. Bu gençler, rejimin haydutları tarafından rutin olarak rahatsız ediliyorlar. Ne eşlerinin onurları, ne çocuklarının psikolojisi ne de evlerinin kutsallığı hiç gözetilmiyor. Yine burada Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti Resmi Sözcüsü Naveed Butt'un kaçırıldığı 11 Mayıs 2012 tarihinden beri zorbaların zindanında olduğunu da hatırlatalım.

Tüm bu suçlar işlenirken rejim, Amerikan istihbaratı ve paramiliter güçleri yanı sıra Hindistan ajanlarına her türlü imkânları seferber ediyor. Bunlar da silahlı kuvvetler ve sivillere yönelik acımasız saldırıları deruhte ediyor, planlıyor ve finanse ediyorlar. Lahor'da Hizb-ut Tahrir'e düzenlenen operasyondan sadece on gün sonra 16 Aralık 2014 tarihinde Peşaver Ordu Harbiyesi çocuklarına karşı gerçekleşen saldırı sadece bunlardan biridir. Rejim, düşmana açık kapı bırakıyor. Oysa vatandaşları düşmandan korumak devletin asli görevidir. Bu öyle bir görevdir ki Amerikan ve Hindistan düşmanının topraklarımıza saldırılarını bertaraf etmeyi, düşmanın elçilik ve konsolosluklarını kapatmayı, casuslarını yakalamayı ve tüm personelini ülkeden sınır dışı etmeyi gerektirir. Ama askeri ve siyasi liderlik içindeki hainler, yargı engeline takılmadan açık ihanetlerinde tamamen elleri kolları serbest bırakılıyor. Biz yargıya Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şu meşhur hadisinde geçen hususu hatırlatmak isteriz:

الْقُضَاةُ ثَلَاثَةٌ وَاحِدٌ فِي الْجَنَّةِ، وَاثْنَانِ فِي النَّارِ، فَأَمَّا الَّذِي فِي الْجَنَّةِ فَرَجُلٌ عَرَفَ الْحَقَّ فَقَضَى بِهِ، وَرَجُلٌ عَرَفَ الْحَقَّ فَجَارَ فِي الْحُكْمِ، فَهُوَ فِي النَّارِ، وَرَجُلٌ قَضَى لِلنَّاسِ عَلَى جَهْلٍ فَهُوَ فِي النَّارِ "Yargıçlar üçtür: Birisi cennette, diğer ikisi ateştedir. Cennette olanı, hakkı bilip onunla hüküm verendir. İnsanlar arasında bilgisizce hüküm veren ile hakkı bilip hükümde haksızlık yapan ise ateştedir." [Ebu Davud] Hakkı bilip rejimin baskısı ile haktan uzak duranın Allah Subhânehu ve Teâlâ huzurunda hiçbir bahanesi yoktur. Yargıçlar, Hilafetin kurulmasını farz ve İslam'a davet edenlere zulmetmeyi de haram kılan İslam'a göre hükmetmelidirler. Ayrıca biz yargıya Müslümanları şöyle diyerek uyaran Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şu sözünü hatırlatırız:

إِنَّمَا أَهْلَكَ الَّذِينَ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ كَانُوا إِذَا سَرَقَ فِيهِمْ الشَّرِيفُ تَرَكُوهُ وَإِذَا سَرَقَ فِيهِمْ الضَّعِيفُ أَقَامُوا عَلَيْهِ الْحَدَّ وَايْمُ اللَّهِ لَوْ أَنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ مُحَمَّدٍ سَرَقَتْ لَقَطَعْتُ يَدَهَا "Sizden öncekilerin helak olmalarının sebebi şu idi. Aralarında nüfuz sahibi ve soylu biri hırsızlık yaptığında onu serbest bırakırlardı. Hırsızlığı yapan kimsesiz ve zayıf ise gereken cezayı tatbik ederlerdi. Allah'a yemin ederim ki eğer Muhammed'in kızı Fatıma çalsaydı onunda cezasını verirdim." [el-Buhari] Ve Müslümanların lideri olarak Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, onları yöneticileri muhasebe etmeye teşvik etmiştir. Şöyle buyurdu:

فمَنْ كنتُ جلدتُ لهُ ظهراً فهذا ظهري فليَسْتَقِدْ منه، ومَنْ كنتُ شتمتُ لهُ عِرضاً فهذا عِرضي فليَسْتَقِدْ منه، ومن كنتُ أخذتُ لهُ مالاً، فهذا مالي فلْيَسْتَقِدْ منه "Kimin sırtına bir kamçı vurmuşsam işte sırtım, gelsin o da bana vursun! Kimin kalbini kıracak bir söz söylemişsem işte kalbim, gelsin o da bana aynı sözü söylesin! Kimin hakkını almışsam işte malım gelsin o da benden hakkını alsın!"

Yargı, güçlü olana haddini bildirerek ve zayıf olanı da destekleyerek toplumun yok olmasını engeller. Bugün ise acımasız zorbalara yol verilirken, hak söz ile onların zorbalıklarına meydan okuyanlar tutuklanıyor. Yoksa biz yine İngiliz Raj gibi bir dönemde mi yaşıyoruz? Bu üzücü durum, sömürgecilere karşı mücadele verilen 190 yıla bir ihanet değil midir? Dolayısıyla bugün yargı, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın rızasını ummak ve müminlerin de duasını kazanmak için yükselen Amerikan Raj karşısında dik durmalı değil midir?

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER