Geçen gece 15 Temmuz Salı günü Navaz Şerif, Gazze'de Müslümanlara karşı Yahudi Devletinin vahşetini soykırım addederek kınadı ve Yahudi Devletinin acımasız saldırganlığını durdurmak için dünyaya bir çağrıda bulundu. Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir, Navaz Şerif'e diyor ki; dünyaya yalvarmadan önce nükleer silah ve balistik füzelerle donatılmış dünyanın yedinci büyük silahlı kuvvetlerine komutanlık eden bir Müslüman yönetici olarak Filistin'i kurtarmak için kendisinin ne yaptığına bir cevap aramalıdır. Allah'ın şu buyruğunu okumadı mı hiç?

وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْر "Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur." ^{[Enfal 82]} Peki neden Rahil-Navaz rejimi Filistinli Müslümanlara yardım etmek ve Yahudi Devletinin düşmanlığından ve işgalinden onları kurtarmak için herhangi bir askeri kuvveti harekete geçirmedi?

Durum böyleyken bir yandan nasıl Navaz Şerif, İslami ümmetin sessizlik ve etkisizliğinin Filistinlileri daha savunmasız hale getirdiğinden ve Yahudileri de daha agresif yaptığından şikayette bulunabilir ki? Öte yandan en güçlü Müslüman ülkenin yöneticisi olarak neden silahlı kuvvetlere seferber olma emrini vermekten kaçınıyor ki? Hâlbuki Müslümanlar sessiz değil, onların yöneticileri ne hareket eden ne de işiten ölü cesetler gibidirler. Filistinli Müslümanlar sürekli yardım için Müslümanların yöneticilerine çağrıda bulunuyorlar. Tüm dünyadaki Müslümanlar da bu yöneticilerden onları kurtarmak için Müslüman silahlı kuvvetleri seferber etmelerini talep ediyorlar.

Ey Rahil-Navaz rejimi! İslami ümmet sessiz değil. Aksine sessiz olan sizsiniz. Zira diğer tüm Müslüman yöneticilerin kalpleri, Müslümanların, bacıların, annelerin ve çocukların çığlık ve haykırışlarının işitemeyecek şekilde taşlaşmıştır, bunları algılayacak duyularını kaybetmişler!

Ey mücrim rejim! Yahudi Devletinin saldırganlığını durdurmak için dünyaya yalvararak sorumluluğunu yerine getirdiğini iddia etmekle bu ümmeti aptal sayamazsın. Tüm dünyada Müslümanların mevcut yöneticilerin Washington'un emri üzerine dünyanın herhangi bir köşesine BM bayrağı altında asker gönderdiğini biliyorlar. Ama kendilerinden kâfirlerin baskısından Müslümanları kurtarmaları istendiğinde yere çakılıp kalıyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ buyurdu ki:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ "Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz?" ^{[Tevbe 38]}

Ey Rahil-Navaz rejimi! Artık açıklamanız ümmeti daha fazla kandıramaz, aldatamaz. Çünkü ümmet, ister demokrat isterse diktatör olsun yöneticilerin kıblesinin Kâbe değil, Washington olduğunu, kalplerinin ümmet için değil, kâfirler için çarptığını biliyor. Pakistan dâhil olmak üzere tüm dünyada Müslümanlar arasında Hilâfetin yeniden kurulmasına yönelik arzu ve isteklerin artmasının nedeni işte budur. Çünkü Hilâfet, öyle bir devlet ki Müslümanları düşmanlarından korur, Müslümanlar onun aracılığıyla düşmanlarına karşı savaşır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

انما الإمام جنة, يقاتل من ورائه, ويتقى به "Gerçekten İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur."