Demokrasinin zehirli bitkisinin meyvesi belli. Bu bitkiye ne kadar su ve gübre verilirse verilsin, ne kadar güneş ışığı alırsa alsın, şimdi ve gelecekte sadece zehirli meyveler verecektir. ‘Yolsuzluktan arındırılmış’ demokrasi projesi, üç buçuk yılda çöktü, kendi ağırlığı altında kaldı. Bu ‘yolsuzluktan arınmış’ demokraside vergiler dayanılmaz seviyelere çıktı. Vergi gelirleri, IMF ve tefeci elitlerin cebine girdi. Müşerref döneminde başlayıp Navaz Şerif ve Zerdari yönetiminde devam eden İşgal Altındaki Keşmir’e ihanet zinciri, İmran Han döneminde kemale erdi. Önceki hükümetler gibi İmran Han yönetiminde de sömürgecilerin çıkarları ümmetin işlerinin önüne geçti. Faiz oranları fırladı, toplanan vergilerin yarısından fazlası faiz ödemelerine gitti, enflasyon rekor seviyelere ulaştı, milyonlarca insan yoksulluk sınırının altına düştü, milyonlarcası geçim kaynağını kaybetti, ekonomi durağanlaştı.

Demokrasi, dünyanın dört bir yanındaki zor durumdaki ekonomileri, sömürgeci gaspçı bankacı elitlerin adeta ATM’lerine dönüştürüyor. Demokraside seçkinlerin üstünlüğü kaçınılmaz, çünkü parlamenterler sömürgecilerin çıkarları için yasa yaparlar, bu yüzden ekonomi, trilyonlarca rupi zarara uğradı. İktidar paylaşımı için parlamenterler arasındaki anlaşmalar, yıllarca halkın çıkarlarının katledilmesinin ilk adımı. Açıkçası, demokrasi tek bir bireyin sorunu değil. Demokrasi, özü itibariyle zehirli, çünkü milletvekillerine yasa yapma yetkisi vermekte. Bu meclis, özel hastaneler ve sigorta şirketlerine devasa karlar sağlamak için sağlık sektörünü özelleştirdi. Konut sektörünü büyük karlar elde etmeleri için tefeci bankalara peşkeş çekti. Dolandırıcılara ve hırsızlara af çıkardı, sıradan insanlar için hiçbir şey yapmadı. Milletvekillerinin çıkardığı yasalar ile şeker, un, gübre ve araç lobileri akıl almaz karlar elde ettiler, halkı fiyat tsunamisi altında ezdiler. Peki, önceki demokrasilerle bu ‘yolsuzluktan arınmış’ demokrasi arasındaki fark ne?

Pakistan Müslümanları boş bir hayal veya umuda kapılmamalı. İmran Han hükümetinin devrilmesinden sonraki hükümet de demokrasinin zehirli meyvesi olacak. Demokrasi, Müslüman dünyasındaki sorunlarımızın kaynağı. Gerçek değişim yerine, yeni meclis ve kabineyi yine aynı eski partiler ve liderler oluşturacak. Demokrasi, onlarca yıldır Pakistan Müslümanlarını başarısızlığa uğratan formülün daha fazlasını sağlayacak.

Değişim ancak yönetim sisteminin değişmesi, demokrasinin ortadan kaldırılması ve Hilafetin yeniden kurulması ile gerçekleşebilir. Seçilmiş temsilciler çoğunluğu ya da beş yıllık görev süresi Halifeyi deviremeyecek. Halife, İslam’ı uyguladığı sürece ömür boyu Halife olacak, dolayısıyla siyasi şantaja maruz kalmayacaktır. Hilafet, İslam tarihi boyunca yaptığı gibi devrimci uzun vadeli politikalarla Hilafeti modern, gelişmiş, sanayileşmiş bir devlete dönüştürecektir. Hilafet, Şeriat hukuku dışında yasalara izin vermediğinden, kimse sömürgecilerin ve elitlerin çıkarlarına göre yasalar yapamayacaktır. Hilafet, bırakın askeri ve siyasi işbirliği ve koordinasyonu, harbi düşman sömürgeci güçlerin elçiliklerini Müslüman topraklarda yasaklayacaktır. İşgal altındaki Keşmir ve Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu için askeri güçleri hemen seferber edecektir. Altın ve gümüşe dayalı para birimi basacak, petrodolar hegemonyasını ortadan kaldıracak, fiyatları istikrarlı hale getirecek ve enflasyonu yok edecektir.

Mümin aynı delikten iki kere ısırılmaz. Öyleyse ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi subayları! Bu zehirli sistemi ortadan kaldırın, Allah’ın indirdiği vahye dayalı bir sistem getirin. İslam ümmeti ve projesinin yanında durmanın ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermenin zamanı gelmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ  “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.”^{[Mülk 14]}