Pakistan’ın nükleer programının kurucu babası olarak kabul edilen Dr. Abdul Kadir Han’ın 10 Ekim 2021’de ahirete irtihali, dünya çapında Müslümanları üzüntü ve yasa boğdu. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ“Gerçekten biz Allah’a aitiz ve gerçekten de ona döneceğiz.”^{[Bakara 155]} Allah’tan Abdul Kadir’i bağışlamasını, bolca mükafatlandırmasını ve cennetin en yüksek mertebesine koymasını diliyoruz. Dr. Abdul Kadir Han’ın, bilim adamlarının ve mühendis ekibinin dinamizmi, nükleer yeteneği keşfetti. Kısa süre sonra nükleer testler gerçekleştirildi. Devlet desteği ve Allah’ın rızasına erişme motivasyonuyla İslam ümmetinin güzide çocukları, en son askeri teknolojiyi buldular.

Sınırlı kaynaklara ve birçok engele rağmen nükleer bombalar, termonükleer savaş başlığı içeren balistik füzeler (MIRV), Cruise füzeleri, uçaklar, denizaltılar ve savaş gemileri geliştirdik. Ancak trajik bir şekilde Haçlı Amerika, yirmi yıl boyunca Afganistan’ı işgal etmek için yeteneğimizi sömürdü. Dahası yeteneklerimize rağmen Müslümanların yöneticilerinin ihaneti sayesinde Suriye, Irak, Myanmar (Burma), Doğu Türkistan, Assam, Mübarek Toprak Filistin ve Keşmir’de de benzer trajediler yaşadık. Fakat Hilafet, bizi dünyanın en güçlü ülkesine dönüştürmek için Pakistan, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Mısır, Cezayir, İran, Suudi Arabistan, Mısır, Cezayir ve Endonezya’nın silahlı kuvvetlerini ve askeri teknolojilerini birleştirecektir. Gerçekten de vizyoner Hilafet Devletinin liderliğinde gizli teknoloji, yapay zekâ, mekatronik ve kuantum hesaplama da dâhil olmak üzere tüm askeri becerilerimizi geliştirecek, Batının askeri hegemonyasına ve bozuk dünya düzenine son vereceğiz.

Uluslararası düzen, Batının egemenliğini sürdürmek için tasarlanmıştır. Batının uluslararası hukuku ve sömürgeci kurumlarının zincirleri yüzünden asla ilerleyemeyiz. Pakistan’ın nükleer programı, mevcut dünya düzeninin zincirlerini kırma gerekliliği için net bir örnektir. Çünkü Washington, sürekli Pakistan’ın uzun menzilli balistik füzelerinin imhasını talep etmektedir. Benzer şekilde IMF’ye boyun eğilmesi ve uluslararası ticarette dolar hegemonyasının kabulü nedeniyle ekonomik bağımsızlığa ulaşılması imkânsızdır. Uluslararası toplum görmezden gelinmeden yasal ve anayasal bağımsızlığımız düşünülemez. Taliban’ın durumu ortada. Doha Anlaşması’nda, Şeriatı terk etmeyi mecbur kaldılar.

Batının baskıcı uluslararası düzenine direnmek, elzemdir, Pakistan’ın nükleer programı, hem şuan ümmet için hem de yakında kurulacak Hilafet için değerli bir varlıktır. Yoksa Hilafetin kurulmasından sonra Batının yasal, ekonomik, sosyal, politik ve askeri hâkimiyetini nasıl devireceğiz? Hilafet, Pakistan’ı, Afganistan’ı, Orta Asya ve ötesini kendi kendine yeterliliği sahip güçlü bir devlette birleştirecek, Avrasya sahnesini sarsacak, ABD’yi sürekli geri çekilmeye zorlayacak, Keşmir ve Filistin de dâhil olmak üzere işgal altındaki Müslüman toprakları özgürlüğe kavuşturacaktır.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Canınız elinde olan Allah için bu onura erişmek istemez misiniz? İslam dininin hâkimiyetini ve prestijini yeniden inşa edin, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّـهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ  “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”^{[Muhammed 7]}