Bu yıl 23 Mart’tan 25 Mart’a ertelenen Pakistan Hava, Deniz ve Kara Kuvvetlerinin yıllık askeri geçit töreni, Pakistan ordusunun herhangi bir savaşta Hindu güçlerini yenebilecek yetenekte olduğunu gösterdi. Pakistan Silahlı Kuvvetleri, en modern savaş uçaklarına, nükleer balistik ve seyir füzelerine, dronlara, tanklara, topçu ve zırhlı birliklerine, dünya standartlarında askeri birliklere sahip. Dahası kalplerinde köklü bir iman gücü var. Buna rağmen Pakistan’ın hain yöneticileri, Keşmir’i kurtarmak için askerlerimizi seferber etmek yerine aslanlarımızı kışlalarına zincirliyorlar.

Bir buçuk yıl önce Modi, anayasa değişiklikleriyle Keşmir’in tartışmalı statüsünü tek taraflı olarak sona erdirdi. Keşmir’i Hint Birliği’nin ayrılmaz bir parçası haline getirdi. Acı verici bu durum, İslamabad’da askeri geçit töreninde gövde gösterisi yaptırmak yerine Pakistan Silahlı Kuvvetlerini Srinagar’a seferber etmeyi, Keşmir Vadisinde cihat tekbirlerinin yankılanmasını gerektiriyor. Ancak, sömürgeci efendilerinin talimatı üzerine Pakistan’ın askeri liderliği, İslam’a ve Müslümanlara açıkça ihanet etti, Hindistan’a barış önerisinde bulundu. Askeri liderliğin aşağılık duruşu, Modi’nin işgal altındaki Keşmir işgalini güçlendirmekle kalmıyor aynı zamanda işgal altındaki Keşmir’i kurtarmak için acil askeri seferberliği de engelliyor. Pakistan Müslümanları Keşmir sorununun gömme planını tereddütsüz reddettiler. Pakistan’ın cesur silahlı kuvvetleri, bu hain yöneticilerin ve sömürgeci efendilerinin kararlarını ayaklar altına almalı, Keşmir Müslümanlarının acılarını sona erdirmek için seferberlik ilan etmelidir. Hindu devletinin acımasız zulmünün intikamını almak için sadece Allah’a güvenmeli, Keşmir’i kurtarmak için askeri gücünü kullanmalıdır.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! 23 Mart, Müslümanların büyük fedakârlıklarını anma günüdür. Müslümanlar İslami sisteme göre yaşasınlar diye İngiliz sömürgecilere karşı büyük fedakârlıklar yaptılar. Güçlü mücadelelerinde “Pakistan’ın anlamı nedir?” sloganını dillendirdiler. “Allah’tan başka İlah yoktur”bir realiteye dönüşüyor. İslam ülkelerinde Allah’ın Şeriatı uygulanacak, Allah yolunda cihat yeniden başlayacaktır. Atalarımız, bu çok tanrılı Hinduların egemenliği altında yaşamayı reddetmişlerdir, o halde biz, nasıl Hindu Devleti ile barış masasına oturabiliriz? Allah’ın birliğine inanan bir ümmet, bu bölgede müşrik Hinduların egemenliğini kabul edebilir mi? Kesinlikle hayır! Damarlarınızda akan kan, Muhammed bin Kasım’ın kanıdır. O genç general, on üç yüzyıl önce Hint Yarımadası’nda İslam’ın hâkimiyetinin temellerini attı. Peki şimdi hanginiz inisiyatif alıp bir adım öne çıkacak, bu asil kanın hakkını verecek ve çağımızda İslamiyet’in hakimiyetini sağlayacaktır? Hanginiz Hilafetin kurulması için nusret verecek? İslam’ın yeniden uygulanması ve İslam topraklarının kurtarılmasıyla gücünüze kavuşabilirsiniz. Bu dünyada ve ahirette kurtuluşu ermek için bir adım öne çıkın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ * أُوْلَئِكَ الْمُقَرَّبُونَ“İyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır. İşte bunlar, naîm cennetlerinde (Allah’a) en yakın olanlardır.” ^{[Vakıa 10-11]}