16 Temmuz 2018’de Pakistan rupisi, bankalar arası işlemde ABD doları karşısında yüzde 5,7 değer kaybetti. ABD doları, bankalar arası piyasada 128,50 rupiden işlem gördü. Bu hükümet altında rupi ikinci kez devalüasyon yaşadı. Öncesinde hükümet, yakıt fiyatlarını iki kat arttırdı. Bu önlemler, ülke içinde kitlesel enflasyona yol açacak, etkileri kitleler tarafından hemen hissedilecektir. Fikirleri iflas eden Pakistan’daki politika yapıcıları, bir süredir Pakistan ekonomisinde devam etmekte olan krizi yönetmek için on yıllardır denenmiş, eskimiş ve başarısız olmuş Batılı çözümlere başvurdular. Son günlerdeki devalüasyon ve petrol fiyatlarındaki artış, aslında ülkenin eksilen döviz rezervlerini artırmak için bir kez daha IMF programına başvurma hazırlıklarıdır. Maliye Bakanı Dr. Şemshad Akhtar, 14 Temmuz 2018’de Pakistan Borsası’nda düzenlediği basın toplantısında, “Zemin çalışması başlatıldı. Kurulacak hükümet, (IMF kurtarma programı) üzerinde mutabakat sağlarsa programın işleyişini hızlandırabilir”dedi.

IMF programının ülkeye ne getireceğine gelince, devalüasyon ve yakıt fiyatlarındaki artış, ön hazırlık çalışmalarıdır. Çok daha sert adımların takip etmesi bekleniyor. IMF, giderlerde bir azalma ve vergi politikası reformunda bir artış talep ediyor. Şimdiden bu vergi politikasının, oybirliğiyle son derece sert ve durgunluğa neden olacağı sanılıyor.

1958’den beri Pakistan, IMF’nin 16 programını uyguladı ve ülkedeki ekonomik durum hâlâ vahim. Bu başarısız yaklaşımı sürdürmek şoke edicidir. Büyük çaptaki başarısızlık ve doğurduğu olumsuz sonuçlara rağmen Pakistanlı yöneticiler, tekrar IMF’ye başvurma konusunda ısrar ediyorlar. Gerçekten de bu, onların beceriksizliğinin, entelektüel iflasın ve Batılı güçlere köleliğinin kanıtıdır.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, değişim ve ülkenin geleceğinin tartışıldığı bir ortamda bazı politik reçeteler sunmak istiyor. İslam Hilafet Devleti, Pakistan’ın ekonomik koşullarında radikal değişiklikler yapmak, refah ve ekonomik huzur getirmek için bu reçeteleri benimseyecektir.

• Para birimi olarak altın standardını benimsemek ve Rupi dolar endeksini koparmak. Hilafet Devleti, altın ve gümüşü para birimi olarak benimseyecektir. Zati değeri nedeniyle altın, uluslararası ticarete istikrar kazandıracak ve çeşitli devletlerin, uluslararası ticarette kar elde etmek için paralarını manipüle etme yeteneğini azaltacaktır. İkincisi, altın standardı devletin istediği zaman para basma kapasitesini kısıtlayacaktır. Devlet yalnızca sahip olduğu altın ve gümüş rezervi oranında para basabilecektir. Bu, tedavüldeki para miktarını kısıtlayarak ülke ekonomisini enflasyondan koruyacaktır.

• İslam, faize dayalı kredileri yasaklar. Şu an Pakistan devleti, Pakistan ekonomisinden elde edilen gelirin yaklaşık yüzde 30’u ile kredi borcunu kapatmaktadır. Kredi, Pakistan bütçesinin en yüksek gideridir. Hükümet, mevcut bütçede borç için 1620,2 milyar rupi ayırdı. Bu oran neredeyse Bhasha Barajı’nın inşası için gerekli miktara eşdeğerdir. Hilafet Devleti, tüm faiz bazlı kredileri iptal edecek ve sadece ana sermayeyi iade edecektir. Bu, halkın ve devletin diğer ihtiyaçlarına harcamak üzere devleti büyük miktarlardaki giderden kurtaracaktır.

•İslam, finansal piyasalardaki mevcut düzeni, uygulamaları, hisse senetlerini, finansal araçları, spekülasyona, mali istikrarsızlığa neden emtia alım satımını ve sermayenin finansal sektöre yönlendirilmesini yasaklar. Dahası İslam, büyük bankalardan büyük kredi almaya dayalı mevcut kapitalist şirket yapısını reddeder. İslam’ın ticaret ve şirket ile ilgili hükümleri, ağır sermaye sektörünün özel sektör tarafından kontrolüne izin vermez. Hilafet Devleti, ağır sermaye sektöründe önemli rol oynayacak, böylece şu an bir avuç özel sektördeki zenginin kontrolünde olan büyük miktardaki sermaye devletin kullanımına geçecektir.

• İslam, eşsiz mülkiyet bakış açısına sahiptir ve Hilafet Devleti ekonominin yönetiminde bu bakış açısını uygulayacaktır. İslam’da üç çeşit mülkiyet vardır:

1-    Kamu mülkiyeti: Petrol, demir, bakır, altın, doğal gaz gibi katı, sıvı ve gazlı mineraller, her türlü enerji ve meralar, büyük enerji gerektiren ağır sanayi tesisleri kamu mülkiyetinden sayılır. Devlet, bu kamu mülkiyetini yönetir ve gelirini tüm insanlar arasında dağıtır.

2-    Devlet mülkiyeti: Devlet tarafından toplanan çeşitli vergiler, tarım, ticaret ve endüstriden elde edilen gelirler ve kamu mülkiyeti kapsamı dışında kalanlar devlet mülkiyetini oluşturur. Devlet, bu gelirleri devletin giderleri için harcar.

3-    Özel mülkiyet: Yukarıdaki iki mülkiyetten ayrı olarak bireylerin Şeri hükümlere uygun olarak elde ettikleri mülkiyettir.

Şu an Pakistan enerji sektörü, büyük kârlar elde eden özel sektörün kontrolündedir. Hilafet Devleti, bireylerin kamu mülkiyeti üzerindeki hâkimiyetini sona erdirecektir. Dolayısıyla devlet, şu an özel sektördeki bir avuç zengin tarafından hortumlanan büyük miktarlardaki gelirleri halkın yararına harcayacaktır.

Ey Pakistan Müslümanları!

Allah Subhânehu ve Teâlâ, yüce İslam dini ile sizi onurlandırdı. İslam nedeniyle siz tüm insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. Onur ve refahınız bu dinin uygulanmasına bağlıdır. Bu refah sadece size özel değil, insan yapımı sistemler altında ezilen tüm insanlık içindir. Bu yüzden sahip olduğunuz lütuftan ötürü sevinin. Hazır olun ve Hizb-ut Tahrir’le birlikte çalışın, onu destekleyin, Allah’ın kutsal saydığı bir Hizb ile Allah’ın lütfunu arayın. Ki Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hâkimiyet ve istihlaf vaadine, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden doğuş müjdesine nail olasınız.

وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ  “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”^{[Yusuf 21]}