Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu

No: MSu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201307 H. 22 Cumâde’l Ûlâ 1436
M. Cuma, 13 Mart 2015

Basın Açıklaması Şarm el-Şeyh Ekonomik Konferansı Kapitalist Sistemin İfsat Ettiğini Asla Islah Edemez

Mısır rejimi, Şarm el-Şeyh kentinin ev sahipliği yapacağı ve 13 Mart Cuma'dan Pazar gününe kadar sürecek ekonomik konferans sayesinde Mısır ekonomisinin büyüme hızını artırmak amacıyla yabancı yatırımcıların milyarlarca dolarını ülkeye çekmeyi umut ediyor. Devlet, 50 listelik bir proje hazırladı. Yatırımcıları bunların ekonomik faydalarına ikna etmeye çalışacak. Devlet, ayrıca yatırımcılara teşvik ve imtiyazlar vermek için yatırım yasasında bir takım değişiklikler de yaptı. Örneğin yatırımcıya arazinin kullanım hakkı verilecek, diğer mekanizmalar için mülkiyet hakkı tanınacak, devlet, işçilerin sigorta primlerinin bir kısmını ödeyecek ya da farklı sektörlerde teşvikler verilecektir. Yatırım ve Kalkınma Bakanı Eşref Selman, konferansın başarılı olacağını ve 10 ile 15 milyar dolar arasında değişen projenin ülkeye geleceğini tahmin ediyor. Rejim, bu konferansı can simidi olarak görüyor. Bu boğucu ve sıkboğaz eden ekonomik krizden kurtulmak için konferansa çok güveniyor. Garip olanı ise rejimin yatırımcı aklı ile hareket etmesidir. Sanki bu krizden çıkış çözümü, milli gelir düzeyini yükseltmek için Mısır piyasasına çok para çekmek de. Oysa mevcut rejim, kendisini destekleyen Körfez ülkelerinden 200 milyar cüneyhi aşkın zaten büyük parasal yardımlar alıyor. Buna rağmen rejim, en son gaz ve benzin krizi de dâhil art arda gelen krizler ile can çekişiyor.

İlletin nedeni, Mısır'da uygulanan kapitalist ekonomik sistemin ta kendisidir. Bu sistem, bünyesinde bizzat hastalık taşıyor. Çünkü insanın ihtiyaçlarının sınırsız, mal ve hizmetlerin ise sınırlı olduğunu kabul ediyor. Yani ihtiyaç ve yoksulluk doğaldır, kaçınılmazdır. Ayrıca bu sistem, üç yüzyıldır kapitalist ülkelerde uygulandığı halde bu ülkeler, küresel krizlerin buhranı altında bocalıyorlar. Servetleri yağmaladığı ve insanlığın kanını pire gibi emdiği halde yoksulluk, işsizlik ve borçlar sorununu çözebildi mi? Neden hâlâ bu bozuk sistem çığırtkanlığı? Neden bu bozuk sistemi klonlama yoluyla sorunlarımız çözülmek isteniyor. Oysa bu sistem acizdir ve bize köklü çözümler sunmaktan yoksundur. Onun için onun köklerini kazımak gerekir.

Bu konferans, ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunu çözemez. Verimli geçtiği düşünülse bile faydası GSMH oranlarını artırmaktan öteye geçmez. GSMH ise gerçekte bir çözüm ve ölçüt değildir. Ülkenin gerçek ekonomik durumunu yansıtmaz. Aksine bireylerin değil, sadece insanların yıllık toplam gelirlerinin artışını yansıtır. Daha doğrusu bir avuç işadamlarının gelirlerini artırabilir. İnsanlar da ekonomik canlanmanın olduğunu sanırlar, ama aslında bir serap ve illüzyondur. İnsanların serveti arttığı için buna bağlı olarak da GSYİH artar. İşte olan şey budur.

Bu yüzden tüm açıklıkla şöyle söyleyebiliriz ki ekonomisini bu zalim temele dayayan herkes, halkına daha fazla yoksulluk ve zarardan başka bir şey miras bırakamaz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَمْ مَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ "Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez." [Tevbe 109]

Hâlbuki çözüm, bellidir, belirsiz değildir. O da yüce İslam hükümleridir:

1- Şeri hükümler, tek tek tüm tebaanın yiyecek, içecek ve barınak olan temel ihtiyaçlarını bütüncül olarak karşılamak için geldi. Zira İslam, nafakası üzerine farz olanlara bakmak için gücü yetene çalışmayı farz kıldı. İhtiyacını karşılamıyorsa, çalışamamak ya da geçimini sağlayan kimsenin olmaması gibi, o zaman İslam bunu devlete farz kıldı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الإمام الذي على الناس راع وهو مسئول عن رعيته "İmam, insanların çobanıdır ve tebaasından sorumludur." İslam Devletinin başı ve devletin yetkili yönetici sıfatıyla Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

من ترك كَلاًّ فإلينا ومن ترك مالاً فلورثته "Kim külfet bırakırsa, bize aittir. Kim de mal bırakırsa varislerine aittir." Hadiste geçen külfet, kendisine bakamayan muhtaç kimsedir.

2- İslam, mülk edinmeyi mubah kılarak bireylerin servete sahip olmalarını garantiledi ve bu mülk edinmenin şeri sebeplerini de belirledi. Sadece bu yollarla mülk edinebilir. Bu sebepler ile mal ve servete sahip olmak, çok kolaydır ve kapitalist sisteme baskın gelen karmaşıklıktan çok uzaktır. Ama aynı zamanda da diğerlerinin özgürlüğüne tecavüz etmediği sürece dilediği gibi ve herhangi bir yolla mülk edinmesi için insana mülk edinme özgürlüğü de tanımaz. Çünkü bu durumda toplum kurtlar sofrasına dönüşür ve mal kazanmak için birbirleri ile kıyasıya mücadele ederler.

3- Şeri hükümler, mülkiyet konusunu detaylıca açıkladı. Bireysel mülkiyet, kamu mülkiyeti ve devlet mülkiyeti arasını ayırdı. Böylece şeri hükümler, tebaanın hakkı ve ihtiyacı olanlardan faydalanmasını garanti etti. Bireylerin ya da devletin tekelleşmesini önledi. İslam, devlete ait mülkleri belirlediği için devlet bu mülkiyet sayesinde mükellef olduğu yükümlülükleri yerine getirebilir. Bireylerin ya da kamu mülkiyetine çöreklenmez.

4- Şeri hükümler, insanlar arasında adaletli dağıtımı güvence altına aldı. Servetin sadece bir grup zengin arasında dolaşımına veya bazılarının bu servetten mahrum bırakılmasına neden olabilen farklılıkları dikkate aldı. İşte İslam, servetin tüm insanlar arasında dolaşımını garanti eden şeri hükümler ile bu sorunu çözdü. Bu bağlamda olmak üzere altın ve gümüşün biriktirilmesini haram kıldı. İslam, devlet mülkiyetinden zenginlere değil de yoksullara vererek toplumsal iktisadi dengeyi oluşturmayı devlete farz kıldı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

كي لا يكونَ دُولةً بين الأغنياءِ منكم "O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin diye." [Haşr 7] Bu, sadece yoksulun ihtiyacını karşılamak için değil, aksine mal sahibi olmak, projeler ve benzeri hususları geliştirmek içindir.

5- İslam, bireye kumar, tefecilik, tekelleşme, dolandırıcılık ve aldatma gibi meşru olmayan yollarla mülkiyetin geliştirilmesini yasakladı. Bu yüzden özel bir yaşam tarzı olan İslami bir toplum sıfatıyla toplumun üzerinde olması gereken değerleri korudu.

6- Muazzam servet ve zenginliğe sahip olmasına rağmen Mısır'ın ekonomik açıdan darda olmasının ana nedeni, mevcut faiz sistemidir. Mısır'ın dış borç faiz tutarı, 34 milyar dolardır ve bu, GSYİH'nın %11'i tekabül etmektedir. Toplam borca yıllık tahakkuk eden faiz, Mısır'ın toplam kamu harcamalarının dörtte birini denk gelmektedir. Bu demektir ki devlet, üretimi iki katına çıkarsa bile bu kötü akıbetten kurtulamayacaktır. Faiz düzeni ve faizli krediler, büyüklüğü ne olursa olsun bir ekonomiyi tarumar edebilir. Bugün Amerika ve Avrupa gibi güçlü ekonomilerin yaşadığı sıkıntılar da bu. İslam, faiz meselesine müsamaha göstermedi. Sadece faizi haram kılmadı, aksine faiz yiyeni, Allah'a ve Rasûlü'ne savaş açmakla tehdit etti. Kuran, faiz alış verişinde bulunanı şeytan çarpmış gibi niteledi.

الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ "Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar." [Bakara 175] İslam, sadece faizi haram kılmakla yetinmedi, aksine faize dayalı olmayan bir sistem de sundu. Devlete yaşamak için tebaanın ihtiyaçlarını karşılamayı farz kıldı. Yatırım için paraya ihtiyacı olana gelince, İslam, faizsiz borç vermeyi mendup kıldı. Örneğin hisse şirketleri gibi salt finansal şirketleri haram kıldı. Ayrıca vurgunculuk, mal ve hisse satışı gibi borsada işlem gören güncel finansal işlemlerin çoğunu sahip olunmadan işlem yapıldığı için yasakladı. Her türlü sigorta şirketlerini ve sözleşmeleri de haram kıldı. Tüm bu haram işlemler, reel ekonomiye dayalı olmayan çok büyük yapay mali şişirmelere neden oldu. Sonra da bu baloncuklar patladı. 2008 yılındaki küresel ekonomik kriz ve bu krizin tırmanmasının doğrudan nedeni bu şişirmelerdir.

İslam, ticaret ve benzerleri gibi malı geliştirmek için caiz olan alış verişleri beyan etti. İslam'ın uygulandığı toplumda faize ihtiyaç olmaz. Faizli işlemlere ve haram sözleşmelere müsaade edilmez. Böylece şiddetli krizleri tetikleyen tüm nedenler yok edilir. Sadece bu da değil, aksine İslam'ın ekonomik sistemi, ülkeyi Batıya olan bağımlılıktan kurtarır ve onu sömürgeci kâfirlerin pençelerinden söküp alır.

7- Son yıllarda Mısır'da kamu mülkiyetinde meydana gelen savurganlık ve taşkınlık, insanların İslam'ın kendilerine verdiği haklardan mahrum olmalarına yol açtı. Özelleştirme yoluyla ülkenin serveti peşkeş çekildi. Bu servetler insan kargaları tarafından yağmalandı, çalınanlar yurtdışına kaçırıldı. Mademki petrol veya gaz kuyuları, madenler, kamu arazileri ve diğer hususlar kamu mülkiyetinden olup bunlarda herkesin hakkı vardır, o halde bunların bireyler ya da özel şirketler tarafından mülk edinilmesi caiz değildir. Dolayısıyla kamuya iade etmek için onlardan geri alınacaktır. Bu konuda tazminat hakkı olup olmadıkları hususunda şeri kurallara göre hareket edilecektir. Ayrıca haksız madencilik hakları gibi bu firmalara kamu mülkiyetinde tanınan imtiyaz sözleşmeleri de iptal edilecektir. Devlet, kamu çıkarı için bizzat kendisi yeraltı zenginliklerini çıkaracak ya da kendisi bunu yapana kadar devletin gözetimi altında bunu yapacak olanlara kiraya verecektir.

8- Şuan ki para sistemi de mevcut krizde önemli bir rol oynuyor. Çünkü devletin para sistemi, gerçek değere dayalı değildir. Bu da enflasyon oranının ve fiyatların aşırı derece de yükselmesine neden oluyor. Öyle ki insanların hayatı çekilmez hale geliyor. Oysa İslam'ın ekonomik sistemi, para sistemini tekrar altın ve gümüş sistemine dayalı hale getirecektir. Yani basılan paranın mutlaka %100 altın ve gümüş karşılığı olmalıdır. Dolayısıyla paranın gerçek bir değeri olacaktır. Şeri dinar, 4.25 gram saf altın, dirhem de 2.975 gram gümüş ağırlığındadır. Kriz durumunda altın ve gümüş insanlar arasındaki nakit değerini koruyacaktır. Bu yüzden altın ve gümüş, ekonominin istikrarı için güçlü faktörlerdir. Kriz anında para birimi değerini kaybetmeyecek ve şimdi olduğu gibi insanların elinde eriyerek krize kriz katmayacaktır. Mısır'ın mevcut altın madenlerinin ne kadar bereketli olduğunu dikkate alırsak, dolaşımdaki para biriminin altın karşılığı olması o kadar zor değildir.

İşte bu, ekonomik sistem ile ilgili İslam'ın hükümlerinden sadece bir kaçıdır. Bunlar, herkesin hissettiği bu ekonomik kötüleşmeden ülkeyi kurtaracak yegâne hükümlerdir. Bu hükümler, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti altında uygulandıklarında yine aynı meyvelerini kesinlikle verecektir. İşte Hizb-ut Tahrir ve onunla birlikte ümmet, refah ve huzurdan faydalanmak için Hilafeti kurmak üzere var gücüyle çalışıyor. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ikinci Raşidi Hilafetin durumu hakkında şöyle buyurmuştur:

لا تدع السماء من قَطر إلا صبته مدراراً ولا تدع السماء من خيراتها ولا بركاتها شيئاً إلا أخرجته "Sema bol yağmur yağdıracak, çıkarmadık hiç bir bereket ve iyilik bırakmayacaktır."

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالأرْضِ وَلَكِنْ كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
"O ülkelerin halkı inansalar ve sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik." [Araf 95]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır
Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010
www.hizb.net/
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER